10. Hukuk Dairesi 2013/24409 E. , 2014/21743 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Bakırköy 25. İş Mahkemesi
Tarihi : 12.09.2013
No : 2013/103-2013/96
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan M.. Ö.. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 28.06.2008 tarihli trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan ölüm aylıkları ve cenaze gideri nedeniyle doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir.
Mahkemece, davalı sigorta şirketinin hak sahibine ödeme iddiasına dayalı olarak bakiye poliçe limiti ile, faiz yönünden ise dava tarihinden itibaren sorumluluğuna karar verilirken, Kurumun 14.04.2010 tarihli yazısı ile talepte bulunduğunun anlaşılması karşısında, söz konusu taleple davalı sigorta şirketinin temerrüde düşürülüp düşürülmediği araştırılmamış, ödeme belgeleri getirilmeksizin hak sahibine yazılan bilgi yazısına dayalı karar verilmiştir.
Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, kural olarak ilk peşin değerin altında bir rücu alacağına hükmolunamaz. Ancak sorumluların kusur oranı nedeniyle bir indirim yapılabilir. Böyle olunca hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının (tavanın) hesaplanmasına, keza tazmin sorumlularının hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmesine gerek yoktur.
Tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, rücu davalarında, sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı yönünden faiz başlangıcı (temerrüt) tarihinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirlenmesi gerekir. İlgililerce gerekli belgeler eklenerek 2918 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 26.7.2007 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Güvence Hesabı Yönetmeliği"nde öngörülen şekilde başvurulduğu halde 8 iş günü içerisinde ödeme yapılmamışsa 8 iş günlük sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hiç başvurulmamış ya da gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulmuş ise sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemez. Bu durumda faiz başlangıcının, şirkete karşı girişilen icra takip tarihi, ya da takibe girişilmeden dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.
Davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında, hak sahibine ödeme yaptığına ilişkin savunması gözetilerek, mükerrer ödemeye meydan verilmemesi açısından, ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa tarih ve miktarı dayanağı belgeler de getirtilerek yöntemince araştırıldıktan ve bakiye poliçe limiti ile sorumlu olduğu miktar ve davadan önce temerrüde düşürülüp düşürülmediği belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gereği gözetilmeksizin karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacı Kurum ve davalılardan M.. Ö.. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyzi harcının istek halinde davalılardan M.. Ö.."e iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.