13. Hukuk Dairesi 2017/6190 E. , 2020/1860 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, 04.04.2014 tarihinde öksürük rahatsızlığı nedeniyle başvurduğu davalı hastanede, dahiliye bölümünde muayene olduktan sonra gerekli tetkiklerin yapılması için acil bölümüne sevk edildiğini, aynı tarihte kan tahlili ve influenza testi yapıldığını, test sonuçlarını takiben dahiliye doktorları ve hastanenin enfeksiyon doktorunun yanına gelerek %90 domuz gribi hastalığına yakalandığını, ancak hangi tür olduğundan emin olmak için sigortanın karşılamadığı 800,00 TL’lik bir test daha yaptırması gerektiğini belirtmesi üzerine testi yaptırdığını, hastaneye yatması gerektiği, zor bir gece geçireceği, ateşleneceği, gözaltında tutulması gerektiğinin söylenerek maske giydirerek karantina odasında yatışının sağlandığını, odaya yalnızca anne ve babasının girebildiğini, onlarında 1 metreden fazla yanına yaklaşmadığını, bu süreçte yanına yalnızca görevli hemşire gelip tansiyonunu ölçtüğünü ve kendisine bir hap içirdiğini, saat 22.00 sıralarında artık ilaçlarının verilmesini ve uyuyacağını hemşireye bildirdiğinde kendisine ilaç verilmeyeceğini yalnızca c vitamani verildiğini öğrendiğini, bu denli hasta olduğu söylenirken yalnızca c vitamini verilmesinin kendisini şüpheye düşürdüğünü ve tahlil sonuçlarını incelediğinde ilk testlerde sonucun negatif çıktığını, domuz gribi olmadığı, bunun kendisine söylenmeyerek fuzuli test yapıldığı, karantina altına alınarak ölüm korkusu yaşadığını, gerçek durumu öğrenince hastaneden ayrılmak istediğini, ancak yetkililerin izin vermediğini, kendisini rehin tuttuğunu ileri sürerek; 50.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı hastane, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kendisine müdahale eden hekimin işini gerektiği gibi dikkat ve özenle yapmaması sonucu uğradığı zarardan hekimi istihdam eden hastanenin sorumlu olduğu iddiası ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece alınan ... Üniversitesi ... Tıp Fakültesi iç hastalıkları ve enfeksiyon doktoru ile hukukçu bilirkişiden oluşan kurulunun hazırladığı raporda; grip hastalarının görüldüğü bir mevsimde kas ağrısı ve öksürük yakınmaları ile başvuran bir hastada grip ön tanısının konmasının tıp kurallarına uygun olduğu, bu ön tanı ile hastaya damlacık izolasyonu başlatılması ve tetkik sonuçları (kuşkunun yüksek olduğu olgularda PCR) çıkıncaya kadar devam edilmesi, ... çalışanlarına, hasta yakınlarına, ziyaretçilerine ve diğer insanlara bulaşımın engellenmesi için gerekli olduğu, hastanın yatış, tetkik, izlem ve tedavi aşamalarındaki işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, mütalaa edilmiş, davacı sunulan raporun yetersiz olduğu fiziki muayenesinde sadece boğazda kızarıklık, ateş, öksürük olmamasına rağmen domuz gribi teşhisi konmasının hatalı olduğunu, bu durumda grip olan herkese domuz gribi teşhisi konması gerektiğini, ayrıca kendisine yapılan testler negatif olmasına rağmen kayıtlara pozitif geçirildiği ve yapılan hatalı tedavi nedeniyle ... İl Müdürlüğü’nce yürütülen soruşturmanın raporda hiç irdelenmediği itirazında bulunmuş, mahkemece itiraz red edilip bu rapor esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır.(BK 386-390)(TBK 502.506)
Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md)(TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, BK 394/1(TBK 510) maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; mahkemece ... Üniversitesi ... Tıp Fakültesi iç hastalıkları ve enfeksiyon doktoru ile hukukçu bilirkişi kurulundan alınan rapor esas alınarak hüküm verilmiş ise de; raporda hastanın fiziki muaynesi ve test sonuçları değerlendirildiğinde domuz gribi teşhisi konmasının yerinde olup olmadığı, yapılan A ve B testlerinin sonucu negatif çıkmasına rağmen kayıtlara pozitif geçmesinin hastaneye yüklenebilecek bir kusur olup olmadığı hususlarında yeterli ve doyurucu açıklama bulunmadığı gibi, konu ile ilgili ... İl ... Müdürlüğünce yürütülen soruşturma ve sonucu da, raporda hiç değerlendirilmemiştir. Bu nedenle mahkemece, özellikle davacının az yukarda belirtilen itirazlarını da karşılar şekilde, üniversitelerin tıp fakültelerinde görevli konusunda uzman ve özellikle içerisinde iç hastalıkları ve enfeksiyon uzmanının bulunduğu öğretim görevlilerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 31,40 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi