19. Ceza Dairesi 2019/8382 E. , 2020/5987 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık ..."in 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri gereğince 7.716,46 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 4. İcra Ceza Mahkemesinin 11/07/2017 tarihli ve 2017/405 esas, 2017/667 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, infaz savcılığı tarafından 5941 sayılı Kanun"un 5/1. fıkra 2. cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine oluşan tereddüdün giderilmesi talebi üzerine, cezanın infazının durdurulmasına ilişkin Mersin 4. İcra Ceza Mahkemesinin 14/08/2018 tarihli ve 2017/405 esas, 2017/667 sayılı ek kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 01/02/2019 gün ve 94660652-105-33-17026-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 gün ve 2019/15348 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
10/10/2017 tarihli ve 30206 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 tarihli ve 2016/191 esas 2017/131 sayılı kararı ile 5941 sayılı Kanun"un 1. fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan, "...çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından..." ibaresinin iptal edildiği, her ne kadar 1982 Anayasasının 153/5. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği belirtilmiş ise de; söz konusu iptal kararının sanık lehine bir durum ortaya çıkardığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesinde, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenlemeler uyarınca, sanığın hukuki durumun yeniden değerlendirilerek lehe olan, söz konusu iptal kararı sonrası yürürlük kazanan 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesinde yer alan, "(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…)(2) az olamaz." hükmü gereğince infazın durdurulması ile yetinmeyerek sanık lehine bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. …” ve ikinci fıkrasındaki “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, önce sanığın bilinen en son adresine tebligat gönderilmesi, bu adreste tebligatın yapılamaması halinde 7201 sayılı Kanun’un 10/2. maddesi uyarınca adres kayıt sisteminde tespit edilen adresine, bilinen son adres olarak, tebligat yapılmaya çalışılması, ancak bu şekilde de tebligat yapılamaması halinde, 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği cihetle, Mahkemece, 2017/405 Esas ve 2017/667 Karar sayılı ve 11/07/2017 tarihli asıl karar gibi, kanun yararına bozma istemin konu aynı sayılı ve 14/08/2018 tarihli ek kararın da sanık ...’in adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine göre yapılan tebliği usulsüz olup, bu haliyle kesinleşmiş bir kararın varlığından söz edilmeyeceği ve anılan kararın kanun yararına bozma istemine konu yapılamayacağı anlaşılmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 09/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.