
Esas No: 2011/4448
Karar No: 2011/1460
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2011/4448 Esas 2011/1460 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İş sözleşmesi geçersiz neden olmadan feshedilen davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı işveren ise ekonomik krizden etkilendikleri için işçi fazlası oluştuğunu, feshin işletme ve işyeri gereklerinden kaynaklandığını savunarak davanın reddi için temyiz etmiştir. Yapılan yargılama sonunda mahkeme feshin son çare olması ilkesinin gerçekleştiği ve geçerli nedenlere dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, yapılan incelemelerin yetersiz olduğu ve keşif yapılması gerektiği, taşeron sözleşmelerinin ve işçi hareketlerinin incelenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6-7 maddesi de detaylı ve açıklayıcı bir şekilde ele alınmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, yaşanan ekonomik krizden davalı şirketin büyük bir ölçüde etkilendiğini, son yıllarda bilançolarında zarar ettiğini, bu zararlar nedeniyle çeşitli önlemler alındığını, bu önlemler ile küçülen üretim hacmi neticesinde büyük bir istihdam fazlası oluştuğunu, davalı iş yerinin elinden geldiği kadar hizmet akitlerini feshetmemeyi tercih ettiğini, oluşan fazlalık ve fazla işçilik maliyetleri nedeni ile davalı iş yerinin 2009 yılında personeline zam yapmadığını ve fazla mesaileri de kaldırdığını, kendi isteği ile ayrılmak isteyen personellere öncelik tanıdığını ve sözleşmeleri ikale ile ortadan kaldırdığını, istihdam fazlalığının olabildiğince benzer, yakın işlere kaydırıldığını, bir kısım personelin de görev yerinin değiştirildiğini, 2008 yılından 2009 yılına geçerken 90.000 ton civarında olan üretim miktarı satışları, iade oranlarının yüksekliği nedeniyle 60.000 ton civarına indirilerek üretimin azaltıldığını, 2009 yılında .../... fabrikasında Nisan-Ekim ayı döneminde 6 aylık şekilde mevsimsel çalışma düzenine geçildiğini, .../... fabrikasında ise üretim faaliyetlerinin sonra erdirilmesine, fabrikadaki mevcut üretim hatları makine ve ekipmanları ile birlikte veya ayrı-ayrı olarak satılmasına karar verildiğini, sonuç olarak iş gücü fazlalığı sebebiyle davalı şirketin sözleşmeleri feshedilen işçileri diğer işletmelerde istihdam etme olanağının da kalmadığını, feshin işletme ve işyeri gereklerinden kaynaklanan nedenlere dayandığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce “Dosya içeriğine göre davalı işveren işletme dışından kaynaklanan nedenlerle ... işyerinde fabrikanın kapatılması, buradaki bazı makinelerin satılması ve bazılarının nakledilmesi, ... işyerinde mevsimsel çalışmaya geçilmesi işletmesel kararları aldığı ve bu kararlar doğrultusunda, 23.10.2009 tarihinde Toplu İşçi Çıkarma kuralına uygun olarak kurumlara ... fabrikasında 88, ... fabrikasında 52 ve ... fabrikasında da 22 işçi çıkarılacağını bildirdiği, emsal davada bilirkişi raporuna
göre davalıya ait işyerlerinde kapatılan işyeri dahil fesihten önce son 4 ayda tüm işyerlerine taşeron işçileri alındığı, fesihten sonrada özellikle ... işyerine aynı şekilde çok sayıda taşeron işçisi işe başlatıldığının tespit edildiği, öncelikle bazı işyerlerinin kapanması, bazı işyerlerinde sezonluk faaliyete geçilmesi nedeni ile işyerinde istihdam fazlası meydana geleceği, ancak gerçekten işyerinin kapanıp kapanmadığının, sezonluk çalışmaya geçilip geçilmediğinin ve bunun iş gücü fazlalığına neden olup olmadığının, alınan bu işletmesel kararın tutarlı şekilde uygulanıp uygulanmadığının, özellikle fesihten sonra yeni işçi alınıp alınmadığının, feshin kaçınılmaz olup olmadığının belirlenmesi yönünden davacının nakle tabi tutulan işçiler gibi diğer işyerlerinde somut olarak değerlendirme olanağının olup olmadığının, işten çıkaracakları belirlemede bir kural bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, davalının taşeron sözleşmeleri de getirtilerek, bu sözleşmelerin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6-7 maddesi kapsamında incelenmesi ile asıl alt işveren ilişkisinin olup olmadığı, yasaya uygun kurulup kurulmadığı, asıl alt işveren ilişkisi yasal unsurlarını taşımıyor ise davacının bu işte çalıştırılıp çalıştırılamayacağı da feshin kaçınılmazlığı yönünden açıklığa kavuşturulması gerektiği, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak ve adaletin ucuzluğu ve çabukluğu ilkesi uyarınca daha fazla yargılama giderine neden olunmaması için keşfe gerek görülmediği belirtilerek, davacının çalıştığı ... fabrikasının işyeri faaliyetini tamamen durduğu, ... ve ... fabrikası işyerlerinde mevsimsel faaliyete geçildiği, işletmeye yeni işçi alınmadığı, faaliyetine son verilen ... fabrikasından ağırlıklı olarak idari kadrodaki bir kısım işçilerin ... fabrikasına nakledildiği, davacı ile aynı işi yapanlardan nakledilen eleman olmadığı, aynı görevde olanların tamamının işine son verildiği, seçim yapılmasına gerek kalmadığı, buna göre sadece davacıya yeni işyerinde çalışma teklifinin yapılmamış olması feshi geçersiz kılmayacağından bütün bu tespitlere göre feshin son çare olması ilkesinin gerçekleştiği ve geçerli nedenlere dayandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle bozma gereklerinin yerine getirilmesi için emsal dosya üzerinden alınan bilirkişi raporlarına itibar edilmesi yeterli değildir. Zira işyerinin kapanıp kapanmadığının, mevsimlik çalışmaya geçilip geçilmediğinin ve bunun iş gücü fazlalığına neden olup olmadığının, alınan bu işletmesel kararın tutarlı şekilde uygulanıp uygulanmadığının, özellikle fesihten sonra yeni işçi alınıp alınmadığının, davacının nakle tabi tutulan işçiler gibi diğer işyerlerinde somut olarak değerlendirme olanağının olup olmadığının feshin kaçınılmaz olup olmadığının belirlenmesi ve özellikle taşeron sözleşmelerinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6-7 maddesi kapsamında incelenmesi ile asıl alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının, yasaya uygun kurulup kurulmadığının, asıl alt işveren ilişkisi yasal unsurlarını taşımıyor ise davacının bu işte çalıştırılıp çalıştırılamayacağının da feshin kaçınılmazlığı yönünden açıklığa kavuşturulması, işyerinde bilirkişi marifeti ile keşif yapılmasını, bu konu ile ilgili işçi hareketlerini gösteren kayıtların ve taşeron sözleşmeleri ile taşeron işçi hareketlerini gösteren belgelerin incelenmesini, bilirkişilerden bu konularda ayrıntılı rapor alınmasını gerektirmektedir. Mahkemece bu gerekler yerine getirilmediği gibi adaletin ucuzluğu ve çabukluğu ilkesi uyarınca daha fazla yargılama giderine neden olunmaması için keşfe gerek görülmediği gerekçesi ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,31.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.