16. Hukuk Dairesi 2019/406 E. , 2019/1929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar, ...Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında davalı Hazine, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescil edilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın ve Hazinenin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve katılma yoluyla da davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadastro harici bırakılan taşınmaz olmadığı ve kısmen de imar planı içerisinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın niteliği konusunda varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Dairemizin geri çevirme kararı üzerine, Kadastro Müdürlüğünce dosyaya gönderilen yazı cevabına göre, çekişmeli taşınmazın, kadastro tespiti sırasında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek, 20.02.1981 tarihinde tapulama harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. Yine dosya arasındaki bilgi ve belgelerden taşınmazın bir bölümünün 16.02.1988 tarihinde imar planı kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu duruma göre davanın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Davanın açıklanan bu niteliğine göre mahkemece, öncelikle taşınmazın imar planı kapsamında olup olmadığı, imar planı kapsamında ise, imar planının onay ve kesinleşme tarihleri ilgili Belediye Başkanlığından sorularak saptanmalı, taşınmaz imar planı kapsamında ise, imar planının onay tarihinden, imar planı dışında ise dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı, ardından 3 ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti eşliğinde mahallinde yeniden yapılmalı ve bu keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş uydu fotoğrafları değerlendirilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazın önceki niteliğinin ne olduğu, zirai faaliyete konu olup olmadığı, taşınmazda hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı ve tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı bulunup bulunmadığı hususlarını bilimsel verilere dayalı olarak açıklayan rapor alınmalı; dava konusu taşınmazın dava tarihinden evvel imar planı kapsamına alınmış olması halinde, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten imar planının onaylandığı tarihe kadar, imar planı kapsamında olmaması halinde ise dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin davacı lehine aralıksız ve nizasız olarak geçmesi gerektiği ve kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanların yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması gerektiği de göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.