11. Hukuk Dairesi 2018/4202 E. , 2019/5804 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/09/2017 tarih ve 2016/467 E- 2017/334 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 31/05/2018 tarih ve 2017/1746 E- 2018/641 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “FİT” ibareli 29, 30 ve 32. sınıf ürünleri içeren tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının "Fitkolata" ibareli, 30. sınıf ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itiraz edildiğini, itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kötüniyetli başvurunun tescilinin müvekkilinin FİT esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek 30.sınıf ürünler için YİDK kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının tespitinde işaret ve markanın görsel, sescil ve anlamsal unsurları itibariyle bütünsel olarak analiz edilmeleri gerektiğini, davacı markaları ile davalı başvurusunun konusu olan işaretin farklı olduğunu, bu nedenle ortalama tüketicileri iltibasa düşürmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının markalarının “FİT” esas unsurlu oldukları, başvurusunun kapsamında bulunan 30. sınıf ürünlerin davacının markalarının kapsamında yer alan ürünlerle aynı türden olduğu, “FİT” ibaresinin gıda sektöründe yer alan 29, 30 ve 32. mallar bakımından diyet amaçlı zindeliği koruyan ve yüksek kalori içermeyen ürünleri tanıtmak amaçlı kullanıldığı,davacının “FİT” ibareli markalarının 29, 30 ve 32.sınıftaki gıda ürünleri bakımından bu özelliği itibariyle zayıf bir marka olduğu, zayıf markaların ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmasının mümkün olmadığı, davacının “FİT” ibareli markalarıyla davalının "Fitkolata" ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, başvurunun kötüniyetli olduğunu gösterir bir emare olmadığı, tanınmış markaların da ancak iltibas yaratacak derecede benzerlerine karşı korunabileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka başvurusuna yapılan itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının “FİT” esas unsurlu seri markaları ile davalı başvurusuna konu “FİTKOLATA” ibareli marka arasında karıştırılma ihtimali olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bir markanın ayırt edicilik unsuru ve karıştırılma ihtimali değerlendirilirken markanın ilk başlangıç kısımlarının ortalama tüketici üzerinde daha etkili olacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Somut olayda davalı taraf marka başvurusunda “FİT” ibaresiyle çikolata sözcüğündeki “kolota” ibaresinin birleştirilmesiyle oluşturulduğu, bir başkası adına tescilli markaya bir takım tanımlayıcı ekler eklenerek markaların ayırt edici kılınmasının mümkün olmadığı, mahkemece alınan rapor ve ek raporda da ifade olunduğu üzere “FİT” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek derecede benzer olduğunun kabulü ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.