Esas No: 2021/781
Karar No: 2021/12426
Karar Tarihi: 15.11.2021
Danıştay 6. Daire 2021/781 Esas 2021/12426 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/781
Karar No : 2021/12426
TEMYİZ EDENLER :I- (DAVACILAR)1- ... 2- ...
VEKİLİ : Av. ...
II-(DAVALILAR)1- ... Valiliği 2- - ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF : I-(DAVALILAR)1- ... Valiliği
2- ... Bakanlığı
3- ... Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
4-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
II- (DAVACILAR)1- ... 2- ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı istinaf talebinin reddine ilişkin kararının davacı tarafından tazminat bedelinin düşük belirlenmesi faiz yönünden istinaf talebinin reddine ilişkin kısmının, davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Valiliği tarafından tazminat isteminin kabulü yönünden istinaf talebnin reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul ili, Ataşehir ilçesi, ... Mahallesi ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın yürürlükteki imar planlarında "ilköğretim tesis alanı" olarak ayrılmak ve uzun yıllar kamulaştırılmamak suretiyle kamulaştırmasız (hukuki) el atıldığından bahisle 1.311.840,82-TL (ıslah yoluyla artırılmak suretiyle) tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu ... İdare Mahkemesi'nce verilen ... tarih ve E:... , K:.. sayılı kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacıların hisselerine karşılık gelen taşınmaz değeri olan 1.311.840,82-TL'nin, 30.000,00-TL' sinin ilk dava açılış tarihi olan 03/11/2015 tarihinden, geri kalan 1.281.840,82-TL'sinin ise ıslah tarihi olan 23/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan Milli Eğitim Bakanlığınca ödenmesi, diğer davalılar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Ataşehir Belediye Başkanlığı yönünden davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle kısmen tazminat isteminin kabulüne kısmen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davacı vekili tarafından, tazminat bedelinin düşük olarak belirlendiği, tazminat bedelinin tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletildiği bu hususlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de istinaf talebinin reddine karar verildiği idari dava dairesi kararının anılan kısım yönünden usul ve yasaya uygun olmadığı bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili tarafından, idare mahkemesi kararının tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı yönünden yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, idari dava dairesi kararının anılan kısım yönünden usul ve yasaya uygun olmadığı bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :
Davacı vekili tarafından, temyize konu kararda davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ileri sürülen nedenlerin bulunmadığı bu nedenlerle istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından, İdari Dava Dairesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Davacıların maliki olduğu İstanbul ili, Ataşehir ilçesi, ... Mahallesi ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında "ilköğretim tesis alanı" olarak ayrılmak ve uzun yıllar kamulaştırılmamak suretiyle anılan taşınmaza kamulaştırmasız (hukuki) el atıldığından bahisle ve mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle fazlaya dair haklar saklı tutularak şimdilik 30.000,00-TL (ıslah yoluyla artırılmak suretiyle 1.311.840,82-TL) tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 3.11.2005 tarihinde açılan davada ,... İdare Mahkemesinin ... tarih E:... K:... sayılı karar verilmesine yer olmadığı kararı istinaf ve temyiz incelemesinden geçtikten sonra kesinleşmesi üzerine davacı tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesinin 12/12/2018 tarih ve 2017/21556 başvuru sayılı yeniden yargılama yapılması kararı uyarınca, bakılan dava yeniden esasa kaydedilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun "Kararlar" başlıklı 50 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında "(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez. (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir." kuralı yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunuyla yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla anılan Kanunun 7. ve 8. maddeleriyle, belirli nüfus kriterini aşan belediye ve valiliklere imar planları hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir.
Aynı Kanunun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmek suretiyle, belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; programı uygulamaya koyma, ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete ait arsaları program süresi içinde kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun Ek 1. maddesinde; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin 12/12/2018 tarih ve 2017/21556 başvuru numaralı kararında" Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
27.Anayasa Mahkemesi ihlalin ve sonuçlarının nasıl giderileceğine hükmederken idarenin, yargısal makamların veya yasama organının yerine geçerek işlem tesis edemez. Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının nasıl giderileceğine hükmederek gerekli işlemlerin tesis edilmesi için kararı ilgili mercilere gönderir (Mehmet Doğan, § 56).
29.İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, § 58).
30.Buna göre; Anayasa Mahkemesince ihlalin tespit edildiği hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemeleri ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).
31.Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi, kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapmak durumundadır (Mehmet Doğan, § 60).
34.Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, ihlal sonucuna uygun olarak tazminata hükmedilmesinden ibarettir. Tazminat miktarının belirlenmesi hususu ise bu konuda uzmanlaşmış derece mahkemelerinin takdirindedir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir." hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararı ve yeniden yargılama ile ilgili ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiği hususunun sabit olduğu ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik ve bu sonuca uygun olarak tazminata hükmedilecek ise de;
Tazminat miktarı belirlenirken, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Mahkemece de hükmedildiği üzere, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden bilirkişiler tarafından dava tarihi olan 3.11.2005 tarihi esas alınarak bedel tespit edilmediği, Anayasa Mahkemesi kararı sonrası davanın yenileme tarihi olan 4.02.2019 tarihi esas alınarak bedelin belirlendiği ancak İdare Mahkemesince dava tarihi olan 3.11.2005 tarihinden itibaren faiz işletildiği görülmüştür.
Bu durumda İdare Mahkemesince bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle uyuşmazlık konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle ( 3.11.2005) değerinin tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla tazminat isteminin kısmen kabulü kısmen davanın reddi yolundaki karar karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ve davalının temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Tazminat isteminin kısmen kabulü , kısmen davanın reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 15/11/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.