20. Ceza Dairesi 2017/6482 E. , 2018/1179 K.
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın 19/09/2017 tarih ve 94660652-105-34-6161-2017 –Kyb sayılı yazısı ile, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından hükümlü ... hakkında Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 08/04/2014 tarihli 2013/1647 esas ve 2014/433 karar sayılı ve Bakırköy 36.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/03/2017 tarihli ve 2016/800 esas ve 2017/202 karar sayılı mahkûmiyet hükümlerinin kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02/10/2017 tarihli ve 2017/53808 sayılı ihbar yazısı ekinde dosyaların Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosyalar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-) Sanık hakkında, 22/10/2009 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” eylemi nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 01/03/2010 tarihli ve 2010/10010 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24/06/2010 tarihli 2010/532 esas ve 2010/811 sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla birlikte TCK’nın 191/2,191/3,191/4 maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 02/07/2010 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
Kararın infazı sırasında, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce sanığa çağrı yazısının tebliğ edildiği, hükümlünün uzman görüşmesine gelmeyerek yükümlülüğünü ihlal ettiği,bu nedenle uyarıldığı, uyarı yapılmasına karşın uyuşturucu kullanımının devam ettiği ve tedaviye uyumsuz olduğunun hastanece bildirilmesi üzerine evrakın kapatılarak C.savcılığına gönderildiği,
Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 16/05/2013 tarihli 2010/532 esas ve 2010/811 sayılı ek kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK’nın 231/5.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeden 14/06/2013 tarihinde kesinleştiği,
Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 10/11/2016 tarihli 2016/493 esas ve 2016/481 sayılı kararı ile 23/09/2015 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yargılanarak TCK 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/532 esas ve 2010/811 karar sayılı dosyasına ihbarda bulunulmasına karar verildiği, kararın 24/11/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
Kanun yararına bozmaya konu Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/03/2017 tarihli 2016/800 esas ve 2017/202 sayılı karar ile; Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 16/05/2013 tarihli 2010/532 esas ve 2010/811 sayılı ek kararı ile verilen hükmün açıklanarak sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf yoluna gidilmeden 07/04/2017 tarihinde kesinleştiği,
2-)Sanık hakkında, 03/11/2009 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” eylemi nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 05/02/2010 tarihli ve 2010/4966 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/03/2011 tarihli 2010/264 esas ve 2011/359 sayılı karar ile TCK’nın 191/2, 191/3, 191/4. maddeleri uyarınca sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına kararı verildiği, kararın 17/06/2011 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Kararın infazı sırasında, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce sanığın rehber görüşmesine katılmayarak yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu nedenle uyarıldığı, uyarı yapılmasına karşın vaka sorumlusu ile olan görüşmesine gelmeyerek yükümlülüğünü ikinci kez ihlal etmesi üzerine evrakın kapatılarak C.savcılığına gönderildiği,
Kanun yararına bozmaya konu Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 08/04/2014 tarihli 2013/1647 esas ve 2014/433 sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1, 62, 50/1-a ve 52/4.maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 16/04/2014 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında,
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek ve bulundurmak suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 08/04/2014 tarihli ve 2013/1647 esas, 2014/433 sayılı kararı ile sanığın yine kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek ve bulundurmak suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2016/800 esas, 2017/202 sayılı kararını kapsayan dosyalar incelendi.
Sanık hakkında, 03/11/2009 tarihli uyuşturucu madde kullanma eylemi nedeniyle hakkında 05/02/2010 tarihli iddianame ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dava açıldığı, 22/10/2009 tarihli eylemi nedeniyle de 01/03/2010 tarihli iddianame ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dava açıldığı, ikinci eylemini hukukî kesinti gerçekleşmeden işlediği, ancak sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 43. madde anlamında zincirleme olarak işlediği cihetle, atılı eylemlerden açılmış her iki davanın birleştirilerek, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi ile Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesi"nin belirtilen kararlarının kanun yararına bozulması istenmiştir.
Sanığın, kullanmak için bulundurduğu uyuşturucu madde 22/10/2009 tarihinde ele geçirilmiş, bu suç nedeniyle henüz dava açılmadan önce 03/11/2009 tarihinde sanıkta yine kullanmak için bulundurduğu uyuşturucu madde ele geçirilmiştir. İki suç arasında hukuki kesinti bulunmamaktadır. Sanık her iki suçu, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlemiştir. Başka bir anlatımla zincirleme suç oluşmuştur.
Zincirleme suç söz konusu olduğunda, TCK"nın 43. maddesi uyarınca, daha ağır sonuç doğuran suçtan hüküm kurulması ve diğer suç nedeniyle cezanın artırılması gerekir.
Somut olayda, zincirleme suç oluşturan aynı nitelikteki iki suç nedeniyle farklı mahkemelere iki ayrı dava açılması üzerine, ayrı ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır.
Açıklanan nedenlere göre;
Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında 22/10/2009 ve 03/11/2009 tarihlerinde iki kez "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçunu işlediği, eylemlerin "zincirleme suç oluşturduğu", birleştirme kararı verilerek, tek bir “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan mahkumiyet kararı verilip zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı ve kanun yararına bozma talebi yerinde olduğundan;
Bakırköy 8.Sulh Ceza Mahkemesi"nin 08/04/2014 tarihli 2013/1647 esas ve 2014/433 sayılı kararı ile Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 30/03/2017 tarihli 2016/800 esas ve 2017/202 sayılı kararının CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309.maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
28/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.