Abaküs Yazılım
3. Daire
Esas No: 2018/7013
Karar No: 2021/5175
Karar Tarihi: 15.11.2021

Danıştay 3. Daire 2018/7013 Esas 2021/5175 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/7013
Karar No : 2021/5175

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin .. tarih ve E:…., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu …. İnşaat Turizm Temizlik Taşımacılık Gıda İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2009 ila 2014 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi, katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük cezası ve fer'ilerinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 12/10/2017 tarih ve 1 ila 4 takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının 12/12/2007 ila 18/12/2014 tarihlerinde kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlu şirketin, ödeme emirleri içeriği vergi ve cezaları, 24/10/2014 tarihinde 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun'dan yararlanmak suretiyle yeniden yapılandırılıp taksitlendirildiği ve kısmen ödediği, ardından 13/10/2016 tarihinde 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulduğu halde hiç ödeme yapmadığından başvurunun iptal edilmesi üzerine şirket adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirleri ile kamu alacağının tahsiline çalışılmasına karşın herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediği ve yapılan mal varlığı araştırmasında şirketin aktifine kayıtlı üzerinde haciz şerhi bulunan altı adet araç haricinde başka bir mal varlığına rastlanmadığı dolayısıyla alacağın tahsil imkanı kalmadığından ilgili dönemde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 6736 sayılı Yasa uyarınca yapılandırma sonucu asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup, yapılandırma sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutulmasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava konusu ödeme emirleri iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tarhiyat öncesi uzlaşma üzerine salınan cezalı vergiler ile 2009 yılı Ba-Bs formlarının süresinde verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarının 6552 ve 6736 sayılı Yasalardan faydalanılarak taksitle ödenmesi için başvuruda bulunulduğu halde ödeme şartı yerine getirilmediğinden iptal edildiği, yapılan mal varlığı araştırması neticesinde alacağın tahsil kabiliyeti bulunmadığının anlaşıldığı, kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilmesi için söz konusu borçların doğduğu tarihinin önemli olduğu dolayısıyla ilgili dönemlerde kanuni temsilci olan davacı adına alacağın tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmek suretiyle takibat yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 18/12/2014 tarihinde hisse devri yapılarak temsilcilikten ve şirket ortaklığından ayrıldığı, yapılandırma için başvurunun yapıldığı 13/10/2016 tarihinde kanuni temsilcilik görevinin bulunmadığından düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….'IN DÜŞÜNCESİ : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, kurala bağlanmış olup; bu düzenleme uyarınca, kamu alacağı borçlu şirketten tahsil edilemediği takdirde tahsili amacıyla, borcun ait olduğu dönemde kanuni ödevlerini yerine getirmeyen şirketin kanuni temsilcisi olan kişi ve kişiler adına, kanuni temsilcinin ölümü halinde ise, mirası reddetmemiş kanuni mirasçısı adına ödeme emri düzenleneceği tartışmasızdır.
6736 sayılı Kanun'un 10. maddesinde, süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, 2009 ila 2014 yıllarına ilişkin muhtelif vergi ve cezalardan oluşan dava konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacaklarının asıl borçlu şirket adına re'sen salınan ve uzlaşılan vergi ve cezalar ile beyana dayalı vergilerden oluştuğu, kesinleşen vergi ve cezaların 24/10/2014 tarihinde 6652 sayılı Yasa'dan faydalanılarak yapılandırıldığı ve bir kısım taksitlerin ödendiği, geri kalan taksitlerin ödenmemesi nedeniyle ödenmeyen dönemlere ilişkin vergi ve cezaların tekrardan canlandığı ve bunlara yönelikte 13/10/2016 tarihinde 6736 sayılı Yasa'dan faydalanılarak tekrardan yapılandırıldığı halde hiç ödeme yapılmadığından vergi ve cezaların ilk yapılandırmadan sonraki halini içerecek şekilde şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin posta yoluyla ve elektronik ortamda tebliğ edildiği, dava açılmayarak kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına yapılan mal varlığı araştırması neticesinde borcu karşılayacak yeterli mal varlığının bulunmadığının tespiti üzerine borcun döneminde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılmıştır.



Yukarıda yer verilen düzenlemeler ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, 6652 ve 6736 sayılı Yasalar kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu dönemdeki sorumlu olan açısından bir değişikliğe neden olmayacağı ve yapılandırmanın yapıldığı dönemde asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebileceği sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda, borcun doğduğu dönemden sonraki dönemlerde şirketi idare edenlerin herhangi bir tasarrufunun; borcun doğduğu dönemdeki kanuni temsilciye yasa ile yüklenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, yukarıda sözü edilen 6736 sayılı Yasa'nın 10. maddesinde, ikiden fazla taksidin ödenmemesi durumunda yasadan yararlanma hakkının kaybedileceğinin belirtildiği, şirket tarafından yapılandırılan borcun vadesinde ödenmemesi üzerine taksitlendirmenin iptal edildiği ve böylece kamu alacağının, yasal şartların oluşması halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilciden tahsilinin mümkün hale geldiğinden aksi gerekçeyle ödeme emirlerini iptal eden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 15/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, kurala bağlanmış olup; bu düzenleme uyarınca, kamu alacağı borçlu şirketten tahsil edilemediği takdirde tahsili amacıyla, borcun ait olduğu dönemde kanuni ödevlerini yerine getirmeyen şirketin kanuni temsilcisi olan kişi ve kişiler adına, kanuni temsilcinin ölümü halinde ise, mirası reddetmemiş kanuni mirasçısı adına ödeme emri düzenleneceği tartışmasızdır.

6736 sayılı Kanun'un 10. maddesinde, süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği kurala bağlanmıştır.

Davalı idarece, bir kısım borcun ait olduğu dönemde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılan olayda, 6736 sayılı Yasa kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu dönemdeki sorumlu olan açısından bir değişikliğe neden olmayacağı ve yapılandırmanın yapıldığı dönemde asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebileceği gibi ayrıca borcun yapılandırıldığı dönemdeki kanuni temsilcilerin sorumluluğuna da gidilebileceği açıktır.

Bu durumda, borcun doğduğu dönemden sonraki dönemlerde şirketi idare edenlerin herhangi bir tasarrufunun; borcun doğduğu dönemdeki kanuni temsilciye yasa ile yüklenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, yukarıda sözü edilen Yasa'nın 10. maddesinde, ikiden fazla taksidin ödenmemesi durumunda yasadan yararlanma hakkının kaybedileceğinin belirtildiği, şirket tarafından yapılandırılan borcun vadesinde ödenmemesi üzerine taksitlendirmenin iptal edildiği ve böylece kamu alacağının, yasal şartların oluşması halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilciden tahsilinin mümkün hale geldiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi