10. Hukuk Dairesi 2020/2228 E. , 2020/5668 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 01.07.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlere yönelik....İş Mahkemesi’nce verilen kararın kesinleştiği belirtilerek, kusura isabet eden bakiye alacağın 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca davalı işverenden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Borçlar Kanununun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 506 sayılı Kanunun 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde, zarara ve faile ıttıla tarihinden itibaren on yıldır.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, sorumluluklarının temelini haksız fiil teşkil ettiğinden, zamanaşımı süresinin Borçlar Kanununun 60.maddesine göre belirlenmesi yasa gereğidir. Söz konusu maddede, zamanaşımı süresi faile ve zarara ıttıla tarihinden itibaren 1 yıl ve her halûkârda olay tarihinden itibaren 10 yıl olarak öngörülmüştür.
506 sayılı Kanunda zamanaşımının (özel olarak) düzenlenmediği gözetildiğinde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten de Borçlar Kanunun 128 maddesinde: “Zaman aşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı, bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, masraflar için sarf ve ödeme, gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde zararın öğrenmiş olacağının kabulü gerekir.
Eldeki davada, davalı ... Çelik İmalat Montaj ve Tesisat A.Ş. tarafından süresi içinde sunulan cevap dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunulduğu, hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerin onay tarihinin 20.09.2001 olduğu anlaşılmakla, Mahkemece süresi içinde yapılan zaman aşımı itirazının dikkate alınmadan hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek yapılacak inceleme ve araştırma ile bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.