Esas No: 2022/1258
Karar No: 2022/1322
Karar Tarihi: 29.09.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1258 Esas 2022/1322 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin verdiği bir karar incelenmiştir. Asıl dava marka hükümsüzlüğüne ve tazminat istemine ilişkindir. Karşı dava markanın kullanılmaması sebebiyle iptaline yöneliktir. Mahkeme, davacı-karşı davalı tarafın adına kayıtlı markaların dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı vermiştir. Davacı-karşı davalı vekili, tedbirin teminatsız verilmesine itiraz etmiştir. İstinaf sonucunda, tedbir kararının kalkması talebi reddedilmiştir. İnceleme sonucunda, marka hükümsüzlüğüne yönelik davalar için marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi uygulamasının yerleşik olduğu belirtilmiştir. İhtiyati tedbirlerle ilgili Sınai Mülkiyet Kanunu'nda hüküm bulunmayan hususlarda HMK hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir. Mahkeme, tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını belirtmiştir. Kararın dayandığı kanun maddeleri Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 159. maddesi ve HMK'nun 352.,
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1258
KARAR NO: 2022/1322
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/07/2022
NUMARASI: 2021/126 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Kararın Dairemiz görev alanına girdiği, kararın istinafa tabii bir karar olduğu, kesin nitelikte bir karar olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içerisinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin istinaf dilekçesinde gösterildiği anlaşılmıştır. Yapılan inceleme sonucunda HMK'nun 352. maddesinde sayılan şartlar yerine getirildiği anlaşıldığından dosyanın incelemeye alınması hususunun takdiri Sayın Heyete ait olmak üzere sunulur. İlk Derece Mahkemesince 17.05.2022 tarihli ara karar ile, "Davacı-karşı davalı şirkete ait ..., ..., ..., ..., ... numaralı markaların, davacı-karşı davalı adına kayıtlı ise, dava sonuçlanıncaya kadar, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi hususunda markanın TPMK kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş olup, davacı-karşı davalı tarafından karara itiraz edilmesi üzerine, duruşmalı olarak yapılan incelemede, 19.07.2022 tarihli ara karar ile, itirazın reddine karar verilmiş, kararın gerekçesinde; ''hükümsüzlük ve iptal davalarında taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği olarak markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde tedbir konulması uygulamasının gerek Bölge Adliye Mahkemesi gerekse önceki Yargıtay kararları gereği yerleşik bir uygulama haline geldiği'' hususuna vurgu yapılmıştır. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tedbir konusu ''...'' markasını gerek ulusal ve gerekse uluslararası alanda uzun yıllardır ciddi anlamda kullandığını, nihayetinde tanınmış marka olarak tescil edildiğini, söz konusu markalar için ciddi yatırımlar yapıldığını, Davalı-karşı davacının marka hakkına tecavüz iddiası bulunmamasına rağmen SMK'nun 159.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep etmesinin çelişkili olduğunu, tüm savunmalarının iltibas bulunmadığına yönelik olduğunu, Davalı-karşı davacı iddialarının yaklaşık olarak ispatlanamadığını, somut olayda tedbir koşullarının gerçekleşmediğini, açıklanan sebeplerle tedbirin kaldırılması gerektiğini, aksi halde ters teminat tedbirine hükmedilmesini talep ettiklerini, HMK'nun 392/1.maddesi gereğince, tedbirde teminat alınmasının kural, alınmamasının ise istisna olduğunu, Mahkemece ihtiyati tedbir kararı teminatsız olarak verilmişse de, tedbirin hangi gerekçeyle teminatsız olarak verildiğinin açıkça gösterilmediğini beyan ederek, açıklanan sebeplerle tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava, marka hakkına tecavüz iddiasından kaynaklanan hükümsüzlük ve tazminat istemine ilişkin olup, karşı dava ise, markanın kullanılmaması sebebiyle iptaline yöneliktir. Mahkemece 17.05.2022 tarihli ara karar ile, karşı davada talep edilen tedbirin kabulüne, davacı-karşı davalı adına kayıtlı markaların dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine karar verildiği görülmektedir. Talep, Mahkemece teminatsız olarak verilen tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddine yönelik 19.07.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesinden ibarettir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 159. maddesinde, bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilere hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbir talep etme hakkı tanınmış, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı HMK hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 159. maddesi gereği, delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak yaklaşık ispat, tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Marka hükümsüzlüğüne yönelik davalarda dava konusu olan marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesi gerek Yargıtay kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline gelmiştir. Marka tescil belgesinin devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun yada zararın davacı-karşı davalı tarafça yaklaşık olarak dahi olsa ispatlanamadığı, 6100 sayılı HMK'nun 392.maddesi kapsamında durum ve koşullara göre Mahkemece takdiren teminat alınmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesinin tedbire itirazın reddine yönelik kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 19/07/2022 tarih ve 2021/126 E., sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı-karşı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı-karşı davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022