Esas No: 2021/3545
Karar No: 2021/12491
Karar Tarihi: 15.11.2021
Danıştay 6. Daire 2021/3545 Esas 2021/12491 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/3545
Karar No : 2021/12491
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Belediye Başkanlığı- …
VEKİLİ : Av. …
2- … Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü(…)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- …
…
64-…
VEKİLLERİ : Av. …
65-… 66-… 67-… 68-…
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında "Açık Spor Tesis Alanı ve Tahliye Kanalı" olarak ayrıldığı ve bugüne kadar kamulaştırılmayarak mağdur olunduğu, mülkiyet hakkının kısıtlandığı; Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesine göre yapılan başvurudan da bir sonuç alınamadığı belirtilerek, tasarruf hakkının bu şekilde engellenmesi suretiyle oluştuğu ileri sürülen 50.000,00-TL (ıslah sonrası 438.291,24-TL) zararın kamulaştırmasız el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davanın …, …, …, …, …, … (TC NO: …), …, …, …, … (TC NO: …), … yönünden ehliyet nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden kabulüne, davacıların hissesine düşen 50.000,00-TL'nin dava açma tarihi olan 12/12/2018 tarihinden itibaren, 388.291,24-TL'nin ıslah tarihi olan 08/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplamda 438.291,24-TL'nin hisseleri oranında davalı idarelerce yukarıda anılan davacılar dışındaki davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1-… Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından; davanın yargı yolu nedeniyle reddi gerektiği, dava konusu taşınmazda fiilen dere taşkın korumada kullanılan bir tahliye kanalı bulunduğu, davanın adli yargıda açılması gerektiği, idarelerinin yatırımcı kuruluş olmadığı, taşınmazın idarelerince kullanılmadığı, taşınmazda DSİ'nin yatırımcı kuruluş olduğu, tahliye kanallarının imar planlarına koyulmasını sağlayanın DSİ Bölge Müdürlüğü olduğu belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2-… Belediye Başkanlığı tarafından; Alanda parselasyon işlemi yapıldığı, kısıtlılıktan söz edilemeyeceği, plan notu uyarınca, maliklerin talebi doğrultusunda yapılaşma koşulları çerçevesinde yapı ruhsatı verileceği, davanın süresinde açılmadığı, taşınmazın tapusunun davacı adına kayıtlı olduğu, tescil kararı verilmediği, sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı, bedelin fahiş belirlendiği, kusurları olmadığı, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği, kamulaştırma yetkisinin Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda olduğu, tahliye kanallarının DSİ'nin yetki ve sorumluluğunda olduğu belirtilerek ve resen dikkate alınacak sebeplerle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Bilirkişi raporunda fiili el atma olmadığının tespit edildiği, davada idari yargı yerinin görevli olduğu, kamulaştırmanın yapılmadığının sabit olduğu belirtilerek ve resen gözetilecek sebeplerle davalıların temyiz istemlerinin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının temyize konu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların paylı mülkiyetindeki Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında "Açık Spor Tesis Alanı ve Tahliye Kanalı" olarak ayrıldığı ve bugüne kadar kamulaştırılmayarak mağdur olunduğu, mülkiyet hakkının kısıtlandığı, Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesine göre yapılan başvurudan da bir sonuç alınamadığı belirtilerek, tasarruf hakkının bu şekilde engellenmesi suretiyle oluştuğu ileri sürülen 50.000,00-TL (ıslah sonrası 438.291,24-TL) zararın kamulaştırmasız el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde ise; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kanuna 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.
Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 nci maddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle "Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar.
Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır.” hükmünü içeren Geçici 11. madde eklenmiştir.
… İdare Mahkemesinin E:… sayısına ve … İdare Mahkemesinin E:… sayısına kayıtlı dosyalarda, Geçici 11. maddenin; derdest olan davaların esası hakkında karar verilmesini engelleyici bir düzenleme olduğu, mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların daha uzun sürmesine yol açtığı, yargı yetkisinin kullanılmasında genel hukuk ilkelerine uygun olmayan sınırlamalar getirildiği, bu sebeple ilgili kuralın mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 9., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, bu başvurular üzerine Anayasa Mahkemesinin 28.03.2018 tarih ve E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 6745 sayılı Kanunun 34. maddesi ile eklenen Geçici 11. maddenin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla da Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların da Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” gerekçesine yer verilmiştir.
Bu durumda; İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, taşınmaz üzerinde herhangi bir yapı olmadığı belirtilmekle birlikte, davalı idarelerden ASAT Genel Müdürlüğü tarafından temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmaz üzerinde fiilen bir dere taşkın korumada kullanılan tahliye kanalı olduğu belirtildiği anlaşıldığından, davaya konu taşınmaz sınırları içerisinde, fiilen tahliye kanalı olup olmadığı araştırılarak, fiili el atmanın varlığının tespit edilmesi halinde, bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerektiğinden, fiili el atmadan doğan zararların tazminine yönelik davaların ise özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerine ait olduğundan, söz konusu husus araştırılmaksızın verilen temyize konu İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan; uyuşmazlıkta, davalı idarelerden Konyaaltı Belediye Başkanlığı'nın temyiz dilekçesinin incelenmesinden; davaya konu taşınmazın bulunduğu alanda parselasyon işlemi yapıldığının belirtildiği, … gün ve … sayılı Konyaaltı Belediye Meclisi kararı ile … gün ve …sayılı Antalya Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile onaylanan ''Konyaaltı Belediyesi sınırları Dahilindeki Alanlarda 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında Yapılaşma Koşulları Belirlenmeyen Donatı Alanlarına İlişkin Plan Notları'' düzenlemesi kapsamında 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında açık spor tesis alanı olarak ayrılan alanlarda maliklerin talebi doğrultusunda, belirlenen yapılaşma koşulları çerçevesinde yapı ruhsatı verilebileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, yeni yapılan parselasyon ve tahsisler dikkate alınarak, mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılıp kaldırılmadığı, ilgili belediye tarafından davaya konu alan içinde başvuru yapıldığında özel şahıslara ruhsat verilip verilemeyeceği hususları araştırılarak mülkiyet hakkının ne ölçüde kısıtlandığının tespit edilmesinden sonra yeniden bir inceleme ve değerlendirme yapılması suretiyle davacıların talebi hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan; davacıların davaya konu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığının tespiti halinde, mülkiyet hakkı engellenen davacılara mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenmesi gerekmekle birlikte; tazminat istemine konu taşınmazın rayiç değerinin belirlenmesi için emsal taşınmaz olarak, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durum özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, imar planında aynı kullanım kararına tahsis edilmiş ve satışa konu olmuş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi gerekmektedir.
Tazminat miktarı belirlenirken, bilirkişi tarafından taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazdan kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedelinden düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Olayda; Mahkeme tarafından yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; davaya konu taşınmazın çevresi konut alanı olduğu halde, emsal alınan taşınmazın ise ticaret alanında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; tahliye kanalına ilişkin yukarıda belirtilen araştırma ve taşınmazın bütününe ilişkin araştırmalar neticesinde yargılamaya idari yargıda devam edilmesi ve kısıtlılığın devam ettiğinin tespit edilmesi durumunda, dava konusu taşınmazla aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan taşınmaz emsal belirlenmek suretiyle ek rapor alınması veya gerekli görülmesi durumunda aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan hususların dikkate alınması suretiyle davaya konu taşınmaz bedelinin tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, davaya konu taşınmazda kısıtlılığın devam ettiğinin tespiti halinde, imar planında belirlenen kullanım şekillerine göre (olayda açık spor alanı ve tahliye kanalı) ayrı ayrı hangi idarelerin görev ve sorumluluğunda oldukları, yatırımcının hangi idareler olduğu, kamulaştırmanın ayrı ayrı hangi idarelerin yetkisinde olduğu araştırılarak ve husumetin araştırma sonucuna göre belirlenmesi ve davaya konu taşınmaza ilişkin davacıların güncel tapu mülkiyet durumu ile yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı, güncel bir plan değişikliği olup olmadığı da araştırılarak elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak davalı idareler tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararının, temyize konu kısmının BOZULMASINA, kullanılmayan yürütmenin durdurulması harçlarının istemleri halinde davalı idarelere iadesine,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 15/11/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.