Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3182
Karar No: 2020/6712
Karar Tarihi: 14.12.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/3182 Esas 2020/6712 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı vasisi, kısıtlı kardeşi davacı ...’ın 2305 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, ancak ...’ın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu, davacının okuma-yazma bilmemesi, hasta ve konuşma özürlü olmasından yararlanan davalının hileli hareketlerle taşınmazın adına devrini sağladığını, dava dışı paydaşın dava konusu taşınmaz hakkında açtığı ihalenin feshi davası ile hilenin öğrenildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tescini istemiş; cevaba cevap dilekçesinde, dava dilekçesindeki iddialarına ek olarak, davalının taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat yapacağı kanısını uyandırıp davacıyı kandırarak taşınmazın adına tescilini sağladığını ileri sürmüş, davacının karar tarihinden sonra ölümü üzerine terekesine temsilci atanmıştır. Davalı, hak düşürücü sürenin geçtini, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar Dairece bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapı
1. Hukuk Dairesi         2020/3182 E.  ,  2020/6712 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı vasisi, kısıtlı kardeşi davacı ...’ın 2305 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, ancak ...’ın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu, davacının okuma-yazma bilmemesi, hasta ve konuşma özürlü olmasından yararlanan davalının hileli hareketlerle taşınmazın adına devrini sağladığını, dava dışı paydaşın dava konusu taşınmaz hakkında açtığı ihalenin feshi davası ile hilenin öğrenildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tescini istemiş; cevaba cevap dilekçesinde, dava dilekçesindeki iddialarına ek olarak, davalının taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat yapacağı kanısını uyandırıp davacıyı kandırarak taşınmazın adına tescilini sağladığını ileri sürmüş, davacının karar tarihinden sonra ölümü üzerine terekesine temsilci atanmıştır.Davalı, hak düşürücü sürenin geçtini, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, akit tarihinde davacının ehliyetli olduğunu, hilenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar Dairece; “…Hemen belirtilmelidir ki, davacının akit tarihi olan 27.01.2006 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporla belirlenmek ve benimsenmek suretiyle, ehliyetsizlik iddiası bakımından davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur...Ancak; davada, ehliyetsizlik yanında hile hukuksal nedenine de dayanıldığı halde, mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, hile iddiası yönünden yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece bu kez; “…Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın 27/01/2006 tarihli işlemle davalıya satış suretiyle temlik edildiği, eldeki davanın 18/11/2008 tarihinde açıldığı, davalı tarafından hakdüşürücü sürenin geçtiği savunmasında bulunulduğu görülmüştür...Hal böyle olunca; hile iddiası bakımından öncelikle davanın hakdüşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı yönünde tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, süresinde açıldığının anlaşılması halinde işin esasına girilerek taraf tanıklarının bozma ilamı doğrultusunda tekrar dinlenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde hile iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı kısıtlı ...’ın çekişme konusu 2305 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 2080/2400 payının tamamını 27.01.2006 tarihinde satış suretiyle davalı ...’a temlik ettiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.10.2008 tarih ve 2008/848 Esas 2008/954 Karar sayılı ilamı ile davacının akli dengesinin akıllıca yaşam sürmesi için yeterli olmadığından bahisle kısıtlandığı, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 08.12.2014 tarihli raporunda, davacının her ne kadar olayları kavrayıp, onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini azaltacak mahiyet ve derecede demansiyel sendrom başlangıcı tespit edilmiş ise de anılan hastalığın ilerleyici vasfı dikkate alındığında davacının akit tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun belirlendiği, ayrıca davacı ile davalının vekili dava dışı ... arasında imzalanan 12.10.2006 tarihli belgeden tarafların dava konusu taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat yapımı için adi yazılı sözleşme düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, hile(aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar ifadelerinde davacı ...’ın son 20-25 yıldır kendi işlerini göremeyen, parayı nitelik ve nicelik olarak ayırt edemeyen biri olduğunu ve dava konusu taşınmaz üzerine inşaat yapılacağı inancıyla davalıya bedelsiz olarak devrettiğini beyan ettikleri, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporunda da, davacının olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini azaltacak mahiyette rahatsızlığının bulunduğunun tespit edildiği, tüm bu somut olgular birlikte değerlendirildiğinde, davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesi adı altında adi nitelikte sözleşme yapmak suretiyle davacıyı hileye düşürdüğü anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, hile iddiasının kanıtlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Tereke temsilcisi vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi