1. Hukuk Dairesi 2020/2688 E. , 2021/3577 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasındaki görülen tapu iptali ve tescil-bedel-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Davacı, 1994 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 19/1000 payının satış bedeli mirasbırakanı ... tarafından ödenmesine rağmen , mirasbırakanın birlikte yaşadığı davalıların murisi ... adına tescil edildiğini, imar işlemi sonucu taşınmazın 9125 ada 10 parsel sayılı taşınmazda tam pay olarak... adına tescil edildiğini, taşınmazdaki bir kısım payların... tarafından üçüncü kişilere satıldığını,taşınmaz üzerine mirasbırakanı tarafından bina inşa edildiğini, işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde miras payı oranında bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, anneleri...’ın taşınmazı kendi birikimleri ile satın aldığını, davacının da bu durumu bildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece Mahkemesince,tapu iptal ve tescil talebi yönünden 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, tenkis isteği yönünden ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan ...’ün 28.01.2014 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak dava dışı eşi ... ile, müşterek çocukları davacı oğlu ...ve dava dışı çocukları ... ile birlikte yaşadığı...’dan olma çocukları davalı ... ve ...’i bıraktığı, dava konusu 1994 ada 2 parsel sayılı 13.700,00 m2 arsa vasıflı taşınmazın 19/1000 payının dava dışı İsmail, ... tarafından 23.07.1968 tarihinde satış suretiyle ...’na devredildiği, 11.11.1992 tarihli imar işlemi ile taşınmazın 9125 ada 10 parsel 182,00 m2 arsa vasfı ile tam pay olarak ... adına tescil edildiği,..., tarafından, 30.03.1994 tarihde dava dışı ... ve ...’a , 14.06.1995 tarihinde ... ...’e, 28.08.1995 tarihinde ...’a 1/12’şer payın satış yoluyla devredildiği, ... üzerinde kalan 7/12 payın...’ın ölümü üzerine 13.04.2016 tarihinde davalı oğulları... ve ...’e 7/24"er pay olarak intikal ettiği, 14.04.2016 tarihinde... ve ..."in 1/24 ‘er paylarını...’e satış yoluyla devrettikleri, davalılar... ve ...’in taşınmazda ¼ ‘er paylarının kaldığı, mirasbırakan tarafından davalıların murisi...’a yapılan bir temlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyadaki mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde gizli bağış iddiası ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunulduğu açıktır.
Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan tarafından davalıların murisi...’a yapılan bir temlik bulunmadığından dava konusu taşınmaz yönünden 01.04.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı saptanarak iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde ve Bölge Adliye Mahkemesince davacının bu yöne ilişkin istinaf isteğinin reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; 01.04.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması da bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Öte yandan; mirasbırakanın sağlığında, gerek 3. kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde, muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde bu kazandırmaların 4721 sayılı TMK"nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açıktır.
Somut olayda İlk Derece Mahkemesince tenkis isteği ile ilgili değerlendirme yapılarak, tenkis isteği yönünden davanın zamanaşımı nedeni ile, ayrıca iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; ne var ki Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacının tenkis isteğinde bulunmadığı belirtilerek istinaf isteğinin reddine karar verilmiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere davacının tenkis isteğinin de bulunduğu hususunda kuşku yoktur.
Hâl böyle olunca, İlk Derece Mahkemesinin tenkis isteği ile ilgili verdiği hüküm yönünden yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılarak buna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.