22. Hukuk Dairesi 2017/27589 E. , 2020/3000 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT ...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 31/07/2003-12/08/2013 tarihleri arası en son bireysel satış yöneticisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesini fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi gerekçesi ile feshettiğini beyanla kıdem tazminatı, prim ve fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının istifa ederek kısa süre sonra başka bir işveren yanında çalışmaya başladığını, davacının fazla çalışmasının bulunmadığını ve prime hak kazanmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesine yazılı olan fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda 270 saatten fazla olamayacağı yönündedir. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Kanundaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünden kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz söz konusu hükümlerin yıllık 270 saat için geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması hâlinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta davacının, davalıya ait işyerinde 31/07/2003-12/08/2013 tarihleri arasında çalıştığı, fazla mesai ücretinin hükme esas kabul edilen hesap raporunda, tanık beyanlarına göre belirlendiği ve taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 9. maddesinde aylık ücrete fazla mesai ücretinin de dahil olduğu kabul edilerek davacının yıllık 270 saati geçen fazla çalışmalarının hesaplandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece itibar edilen 22/06/2015 tarihli raporda atıf yapılan 29/08/2003 tarihli iş sözleşmesinin 9. maddesi “Personel gerektiğinde Banka tarafından istenecek fazla çalışma yapmayı önceden kabul etmiştir.” şeklinde düzenlenmiş olup kabul edilenin aksine anılan sözleşmede “aylık ücrete fazla mesai ücretinin de dahil olduğu” yönünde bir hüküm bulunmadığı anlaşıldığından davacının fazla çalışmasının yanılgılı değerlendirme ile yalnızca yıllık 270 saati aşan kısmının hesaplanarak hüküm altına alınması isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı 2013 yılı Ocak-Haziran ayları arası dönemde kendisine ödenmesi gereken primin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiğini ve istifa hallerinde işçiye prim ödenmeyeceğinin düzenlendiğini beyanla davacının prime hak kazanamadığını savunmuştur. Mahkemece davacı tarafından ibraz edilen ve davalı tarafından itiraz edilmeyen prim tablolarına göre davacının prim alacağının kabulüne karar verilmesinde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik bulunmasa da söz konusu alacağın hesaplandığı 10/03/2016 tarihli ek raporda 2013 yılı Mayıs ayı prim hesabında dikkate alınan eksiltme kaysayısının prim tablolarına göre %75 olarak kabulü gerekirken %70 olarak kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 20/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.