14. Hukuk Dairesi 2020/296 E. , 2020/8600 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.04.2015 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 24.10.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 182 (yeni 1482) ada, 20 parselde bulunan taşınmaza ilişkin olarak ... 11. Noterliği"nin 21.10.2004 tarih ve 44383 yevmiye numaralı Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ve ... 24. Noterliği"nin 27.06.2007 tarih ve 25983 yevmiye numaralı Ek Satış Vaadi Sözleşmesinin akdedildiğini, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tüm edimlerin eksiksiz yerine getirilmesine karşın, davalı bankanın mülkiyetin devrinden kaçınmakta olduğunu belirterek; davaya konu 182 ada, 20 parselde bulunan taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 26.04.2017 tarih, 2015/18346 Esas- 2015/3465 Karar sayılı ilamıyla".... satış vaadi sözleşmesi ve ek satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazın tapu kaydında arsa vasfında olmasına rağmen davalı banka tarafından şube lokali olarak kullanıldığı, 27.06.2007 tarihli ek satış vaadi sözleşmesinin ikinci bendinde satış vaadine konu taşınmazda sözleşme bitiminden sonra 32 ay boyunca davacı tarafından davalı bankaya kiralama hakkı verildiği, 32 aylık süreden sonraki 5 yıl içinde her 2 tarafın üzerinde anlaşacağı kira bedeli ile bankaya kiralama olanağı tanındığı görülmektedir. Taraflar arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin bankanın ticari ve mesleki faaliyeti kapsamında değerlendirelemeyeceği, davacı tarafın talebinin Tüketici Kanunundan kaynaklanmadığı anlaşılmakta olduğundan mahkemece işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; bu nedenle reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 6100 Sayılı HMK"nın "Taleple Bağlılık İlkesi" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir" hükmüne, 331. maddesinin 1. fıkrasında ise; "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olaya gelince; mahkemece, davacının 25.09.2018 tarihli dilekçesi uyarınca dava konusu taşınmazın davalı tarafından davacıya devredilmesi nedeni ile konusuz kaldığından davanın esası ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; davacının talebi doğrultusunda ve taleple bağlılık ilkesi de nazara alınarak, davanın esası ile ilgili uyuşmazlığın bu tarihte sona erdiği tespit edilerek, yargılamaya devam olunmadan mevcut durum itibari ile davacının dava açarken harçlandırdığı değer üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin davanın açılmasına sebebiyet veren davalıya yükletilmesi ile yetinilmesi gerekirken , uyuşmazlığı bitirmeden yargılamaya devam edilip keşif kararı verilerek taşınmazın değerinin tespit edildikten sonra, bu değer üzerinden harcın tamamlatılması ve belirlenen bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 17.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.