11. Hukuk Dairesi 2019/3489 E. , 2019/5773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25/12/2017 tarih ve 2017/542-2017/471 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Pendik ... şubesi vasıtası ile 16.12.2014 tarihinde western union sistemi kullanılarak 1.055,00.-TL havale ücreti ödeyerek 26.500.-TL"yi havale ettiğini, dekontları ibraz ederek işlem bedellerinin hesabına iadesini talep ettiğinde İngiltere"den paraların çekildiği için ödemelerin yapılamayacağının bildirildiğini, paranın kimin tarafından ve nasıl çekildiğinin anlaşılamadığını, bu olayda davalı bankanın ağır kusuru ve hatalı yönlendirilmesi olduğunu, müvekkilinin mağduriyetinden bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 26.500.-TL havale bedelinin ve 1.055,00.- TL havale işlem ücretinin 18.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın western union acentası olup acenta aleyhine dava açılamayacağını, husumetin western union"a yöneltilmesi gerektiğini, yapılan işlemde bankanın kusuru olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 4/1-c bendi uyarınca, havaleden kaynaklanan uyuşmazlıklardan doğan hukuk davalarının mutlak ticari davalardan olup 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, bu davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde iki hafta içinde tarafların başvurması halinde dosyanın yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine, iki hafta içinde başvurulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 29.01.2019 tarihli ek karar ile; kararının 08.01.2018 tarihinde davacı vekilinin yanında daimi çalışanı olan ..."ye usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, tarafların iki haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmediği ve kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu ek kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce; mahkemenin 02.03.2019 tarihinde verdiği "davanın açılmamış sayılmasına" dair ek kararının taraflara tebliğinin sağlanması ve yasal temyiz süresinin beklenilmesinden sonra herhalükarda davacı vekilinin temyiz istemleri incelenmek üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi husunda geri çevirme kararı verilmiştir.
Dairemiz geri çervirme kararı doğrultusunda mahkemece, 02.03.2018 tarihli "davanın açılmamış sayılmasına" dair kararı taraflara tebliğ edilmiş olup, bu ek karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı banka aracılığıyla gönderilen paranın hak sahipleri dışında 3. kişiye ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece 25.12.2017 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, bu kararın 08.01.2018 tarihinde daimi çalışanına kaydıyla tebliğ edildiği, davalı vekiline ise 09.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, tarafların temyiz talebinde bulunmaması üzerine kararın 24.01.2018 tarihinde kesinleşmiş olduğu, karar kesinleştikten sonra iki haftalık süre içerisinde taraflarca dosyanın görevli ticaret mahkemesine gönderilmesi talep edilmediği gerekçesiyle mahkemece, 02.03.2018 tarihinde HMK md.20/1 uyarınca "davanın açılmamış sayılması"na dair ek karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ancak davacı vekili, temyiz itirazı olarak, görevsizlik kararının usulüne uygun olarak kendisine tebliğ edilmediğini, bu nedenle dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için gereken iki haftalık süresinin başlamadığını iddia etmektedir. Sözkonusu görevsizlik kararı, davacı vekiline 08.01.2018 tarihinde "Tebliğ evrakı, adreste muhatabın sekreter/çalışanı ... imzasına tebliğ edildi" şerhi ile tebliğ edilmiştir. Ancak 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi ile Tebligat Tüzüğünün 23/1. maddesi gereğince; belli bir yerde meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları taktirde, aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılacak tebligat, öncelikle muhatap aranarak bulunmaması halinde muhatabın bulunmama sebebi belirlenip tebligata derc edildikten sonra daimi çalışanına tebliğ edilebilir. Ancak davacı vekiline yapılan tebligat parçasında, vekilin bulunup bulunmadığı ve sebebi belirtilmemiştir. Bu durumda, görevsizlik kararının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve HMK 20. maddesinde belirtilen sürenin başladığından söz edilemeyeceğinden, mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına dair kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın, davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.