Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4296
Karar No: 2020/6698
Karar Tarihi: 14.12.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/4296 Esas 2020/6698 Karar Sayılı İlamı

Özet:


İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nin 2019/4296 E. ve 2020/6698 K. sayılı kararına göre, davacı kardeşlerden biri, diğer kardeşleriyle anlaşarak kendisine ait olan taşınmazın 1/4 payını davalı kardeşine devretmek için vekalet tayin etti. Vekil de aynı senette diğer kardeşlerin paylarını da davalıya devretti. Ancak davacı bedel almadığını ve vekaletin kötüye kullanıldığını iddia ederek tazminat ve tapu iptali-tescil davası açtı. Yerel mahkeme asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verdi. Ancak istinaf sonucu Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi, vekaletin satış amacıyla verilmediği, diğer paydaşlarla birlikte taşınmazın davalıya ait kısmı temliki amacıyla verildiği ve vekilin bu iradeye uygun hareket ettiği gerekçesiyle davacının taleplerini reddetti. Kararda, vekilin sadakat ve özen borcu, vekâletin kapsamının işin niteliğine göre belirlenmesi, vekilin vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etmesi gerektiği belirtilerek, vekilin kötü niyetli olduğunu bilen üçüncü kişilerin vekil edeni bağlamayacağı vurgulandı. Hüküm uyarınca, asıl ve birleştir
1. Hukuk Dairesi         2019/4296 E.  ,  2020/6698 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davada davacı ve asıl davada davalı ... vekillerinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, asıl davanın reddine ve birleştirilen davada ... yönünden sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine, ... yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar birleştirilen davada davalı ... ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hasren asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tazminat, birleştirilen dava ise vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Asıl davada davacı, 1141 ada 5 parsel sayılı taşınmazda yer alan 3 numaralı bağımsız bölümdeki 1/4 payının satılması için davalı kardeşi ... ’i vekil tayin ettiğini, ... ’in de taşınmazı kardeşleri ... ’a temlik ettiğini haricen öğrendiğini, kendisine bedel ödenmediğini, vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1/4 payın bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiş, birleştirilen davada ise asıl davada vekilin bedelsiz devir yaptığını ikrar ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Asıl ve birleştirilen davada davalılar, taşınmazın mirasbırakanlarından kendilerine intikal ettiğini, kardeşler arasında taşınmazın evi olmayan ...’a verilmesi konusunda anlaşıldığını, bu anlaşma uyarınca davacının ...’i vekil tayin ettiğini ve taşınmazın ...’a temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davada davacı ve asıl davada davalı ... vekillerinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, asıl davanın reddine ve birleştirilen davada ... yönünden sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine, ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nin 31.01.2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ..., ..., ... ve ...’ın kaldığı, dava konusu 5 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölüm ...’ye ait iken ölümü ile 22.04.2011 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği, davacı ...’in ... Noterliğinin 22.09.2014 tarih ve 3884 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile kardeşi davalı ...’i vekil tayin ettiği, ...’in de anılan vekaletname uyarınca 25.09.2014 tarihinde ...’in ¼ payını davalı ...’a temlik ettiği, aynı resmi senet ile ...’in ve ...’nin de kendi paylarını bizzat davalı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
    Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.Somut olaya gelince; vekaletin satış amacıyla verilmediği, diğer paydaşlarla birlikte taşınmazın davacıya ait ¼ payının davalı ...’a temliki amacıyla verildiği, vekilin bu iradeye uygun olarak taşınmazdaki davacı ...’in payını davalı ...’a temlik ettiği, aynı resmi senet ile diğer kardeşler ... ve vekil ...’in de kendi paylarını ...’a devrettikleri, nitekim tanık olarak dinlenilen tarafların kardeşi ...’nin de; “... ve ... in paylarını ...’a devretme konusunda anlaştıkları, kendisinin de bu durumu kabul ettiği, bunun üzerine ...’in ...’i vekil tayin ettiği, hiç kimsenin temlik nedeniyle bedel almadığı, ...’in vekaletnamenin bu amaç için verildiğini bildiği” yönünde beyanda bulunduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, vekalet görevinin kötüye kullanıldığından bahsedilemeyeceğinden taşınmaz bedelinin de istenemeyeceği gözetilerek asıl davanın ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Birleştirilen davada davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi