
Esas No: 2020/8148
Karar No: 2021/12592
Karar Tarihi: 16.11.2021
Danıştay 6. Daire 2020/8148 Esas 2021/12592 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/8148
Karar No : 2021/12592
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACILAR) 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. … II- (DAVALILAR) 1- …Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. … 2- …Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- …Bakanlığı
2- …Valiliği
3- …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Samsun ili, Atakum ilçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı, davacıların hissedarı olduğu taşınmazın 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında "ilköğretim okul alanı" olarak belirlenerek uzun süre kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı 120.900,00-TL tazminatın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 01/11/2016 tarih ve E:2016/7457, K:2016/6577 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 30/10/2018 tarih ve E:2018/5982, K:2018/8562 sayılı kararıyla yeniden bozulması üzerine, bozma kararına uyularak tazminat isteminin kabulü ile toplam 120.900,00.TL tazminatın, davanın …Asliye Hukuk Mahkemesinde açılış tarihi olan 11.06.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından, davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davacılar vekili tarafından, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, asliye hukuk mahkemesindeki yargılama giderlerinin de hükümde dikkate alınması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı vekili tarafından, taşınmaza fiilen el atılmadığı, ortada mevcut bir zarar bulunmadığı, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği, tescile ilişkin hüküm kurulmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: 1- Davacılar vekili tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Samsun ili, Atakum ilçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı, davacıların hissedarı olduğu taşınmazın 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında "ilköğretim okul alanı" olarak belirlenerek uzun süre kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı 120.900,00-TL tazminatın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın ve Dairemizin E:2021/7257, E:2021/5347, K:2021/4354 sayılı dosyalarının (dava konusu taşınmazın diğer hissedarları tarafından açılan davalar ) UYAP kayıtları ile birlikte incelenmesinden: Samsun İli, Atakum İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı davacıların hissedarı olduğu taşınmazın, Atakum Belediye Meclisi'nin …tarih ve …sayılı kararı ile kabul edilen 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında "ilköğretim alanı" olarak belirlendiği, uyuşmazlık konusu taşınmazı kapsayan alanda Atakum Belediye Encümeni'nin …tarih ve …sayılı kararıyla yapılan imar uygulaması ile dava konusu …ada, …sayılı parselin oluştuğu, söz konusu taşınmazın 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında "ilköğretim okul alanı" olarak belirlenerek uzun süre kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı (taşınmaz değeri) 10.000,00-TL zararın tazmini istemiyle ilk olarak 11/06/2012 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, bu davanın görülmesi sırasında davacılar vekilince Mahkemesine verilen 19/02/2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarının 120.900,00 TL olarak ıslah ettikleri, daha sonra anılan davanın görev yönünden reddi üzerine süresi içerisinde 18/05/2015 havale tarihli dilekçe ile bakılan davanın açıldığı, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümü için …İdare Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında bozma öncesi aşamada daha önce mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığından dolayı yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmediği, anılan bilirkişi raporunda özetle; "dava konusu taşınmazın tapudaki niteliğinin arsa olduğu, toplam yüzölçümünün; 9.305,00 m² olduğu, dava konusu taşınmazın tapuda; …hissesi davacı …ve …hissesi davacı …adlarına kayıtlı olduğu, davacıların, mülkiyet haklarını, imar uygulaması sonucunda elde ettikleri ve 01.04.2004 tarihinde tapuya tescil edildiği, keşif incelemeleri esnasında; dava konusu taşınmazın boş arsa niteliğinde olduğu ve üzerinde keşif tarihi itibarıyla fiilen ilköğretim alanı yapılmamış olduğunun tespit edildiği, dava konusu taşınmazın değerinin hesaplanmasında karşılaştırma (emsal) yönteminin kullanıldığı, keşif tarihi itibarıyla (18/02/2016) arsa birim m² bedelinin 800 TL olarak takdir edildiği, daha sonra bu bedelin geriye fiyat taşıması yoluyla dava tarihine uyarlandığı, buna göre söz konusu parselin tapuda davacı …adına kayıtlı olan …hissesinin, …Asliye Hukuk Mahkemesinin dava tarihi (11.06.2012) itibarıyla hisse bedelinin; 108.603,32 TL, davacı …adına kayıtlı olan …hissesinin, …Asliye Hukuk Mahkemesinin dava tarihi (11.06.2012) itibarıyla hisse bedeli; 12.356,07 TL olarak hesaplandığı, …ve …adlarına kayıtlı olan hisselerin, …Asliye Hukuk Mahkemesinin dava tarihi (11.06.2012) itibarıyla toplam hisse bedelinin:108.603,32 TL + 12.356,07 TL = 120.959,39 TL olarak hesaplandığı, İdare Mahkemesince anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davacıların dava dilekçesinde talep ettikleri tazminat isteminin kabulü ile toplam 120.900,00-TL tazminatın, davanın …Asliye Hukuk Mahkemesinde açılış tarihi olan 11.06.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından, davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, bozma öncesi aşamada dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan ve İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla satılık parsel/emlakçı ilanlarının emsal taşınmaz olarak esas alınması suretiyle dava konu taşınmazın değer tespitinin yapıldığı, daha sonra bulunan söz konusu değerin geriye doğru fiyat taşıması yoluyla adli yargıda ilk açılan dava tarihine uyarlandığı, bilirkişi raporunda belirlenen bedel üzerinden tazminat isteminin kabulü yolunda karar verildiği, faiz başlangıç tarihi yönünden de; adli yargıda açılan davada dava dilekçesindeki 10.000,00 TL bedelin, davanın görülmesi sırasında ıslah dilekçesi ile artırılan 110.900,00 TL miktarı da dahil edilerek davacıların dava dilekçesindeki talep ettikleri toplam 120.900,00 TL'nin tamamı üzerinden adli yargıda açılan ilk dava tarihinden itibaren işletildiği görülmektedir.
Bu itibarla; uyuşmazlık konusu taşınmaz bedelinin tespiti için emsal taşınmaz belirlenirken öncelikle, ilk dava olan adli yargıda açılan dava tarihindeki değerinin hesaplatılması veya gerekiyorsa aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle değer tespitinin yapılması gerekmektedir.
Diğer yandan, İdare Mahkemesi kararı yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu hususlar hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle tazminat isteminin kabulüne ilişkin temyize konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
Anayasamızın 46. maddesinde "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
2942 sayılı Kanuna 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir." hükmü getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla "Maddenin ikinci fıkrası, idari yargıda açılacak davada taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının değerinin dava tarihine göre belirleneceğini, ancak taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya taşınmaza fiilen el konulduğu tarihteki niteliklerinin esas alınacağını öngörmektedir. Anayasa’nın 46. maddesine göre kamulaştırmanın anayasal ögelerinden biri gerçek karşılık olup, kamulaştırılan taşınmazın bedeline dair yasal düzenlemelerin Anayasa’da öngörülen gerçek karşılık ölçütüne uygun olması gerekmektedir. Kural ile taşınmazın değerinin tespitinde esas alınan hukuken tasarrufun kısıtlandığı veya taşınmaza fiilen el konulduğu tarihteki taşınmazın niteliklerinin maddede öngörülen beş yıllık süre geçtikten sonra dava açılabileceği de dikkate alınırsa dava tarihi itibarıyla değişmesi mümkündür. Böylece taşınmazın hâlihazır nitelikleri yerine hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya taşınmaza fiilen el konulduğu nitelikleri gözetilerek dava açma tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesi taşınmazın bedelinin gerçek karşılığa ulaşması bakımından elverişli değildir." gerekçesine yer verilmek suretiyle Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların da Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Anayasa’nın 46. maddesine göre özel mülkiyette bulunan taşınmazların gerçek karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi kaydıyla kamulaştırma yapılabileceği, 2942 sayılı Kanunun 11. maddesinin (g) bendi ile kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesinin amaçlandığı açıktır.
Bu durumda; Anayasa’nın 46. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın gerçek karşılığının ödenerek kamulaştırılması gerektiği, Anayasa Mahkemesinin istikrar kazanmış kararları doğrultusunda kamulaştırma bedelinin ödenen faize rağmen enflasyon karşısında değer kaybına uğratılmasının mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale olarak kabul edildiği, dolayısıyla taşınmazın gerçek değerinin halihazırdaki niteliklerine göre hesaplanacak güncel rayiç değeri olduğu ve taşınmazın değerinin mümkün olduğunca kamulaştırma tarihine yakın en son yapılan bedel tespit tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiği dikkate alındığında, İdare Mahkemesince taşınmazın değerinin, halihazırdaki değerinin tespiti için uygun olan sonraki tarih itibarıyla belirlenmesinin taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesini sağlayacağı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin idari yargı dava tarihi itibarıyla belirlenmesi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yöndeki çoğunluk kararının belirtilen kısmına katılmıyorum.