11. Hukuk Dairesi 2018/4181 E. , 2019/5767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/07/2017 tarih ve 2016/481 E. - 2017/275 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 31/05/2018 tarih ve 2017/1750 E. - 2018/636 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı TPMK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "ROUTE CONTROL" ibareli markasının, Madrid Protokolü hükümlerine göre Türkiye’de de tescili için yapmış olduğu 2016/19753 sayılı marka tescil başvurusunun, ayırt edici olmadığı ve vasıf bildirdiği gerekçesi ile Markalar Dairesi tarafından 556 sayılı KHK"nın 7 inci maddesinin a ve c bendi hükümleri uyarınca önce re"sen reddedildiğini, yapmış oldukları itirazın ise TPMK YİDK tarafından nihai olarak reddedildiği, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira başvuru konusu işaretin iki ayrı kelimeden oluştuğunu, başvuru kapsamında yer alan ürünler için doğrudan cins ve vasıf bildirmediğini, kaldı ki müvekkilinin uzun yıllardan bu yana işareti kullandığını ve kullanımla ayırt edicilik kazandığını, bu sebeple işaretin zaten tescil isteminin reddedilemeyeceğini ileri sürerek, TPMK YİDK"nın 03.11.2016 tarih ve 2016/M-10944 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunna, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı başvurusunun konusu olan ROUTE CONTROL ibaresinin Türkçede yol kontrolü anlamına geldiği, bir bütün olarak bakıldığında tüketicilerin davacının 12.sınıfta sunduğu ürünleri başkalarınınkinden ayırt edebileceği, işarette yer alan kelime unsurlarının münferit olarak ilgili sektöre ait olmasının ibarenin bütününde de bu sözcüklerle tanımlandığı sonucunu doğurmayacağı, başvuru konusu işaretin, çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen mahiyette bulunduğu, bu ibarenin, başvuru kapsamındaki ürünlerle ilgili sektörde genel kullanımının olduğundan yahut kullanılmasının zorunlu bulunduğundan söz edilemeyeceği, öte taraftan “ROUTE CONTROL” ibaresinden oluşan markanın, 12.sınıf ürünler için tüm Avrupa Birliği ülkelerini kapsar biçimde Avrupa Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) nezdinde bölgesel ve WIPO"da uluslararası tescillerinin bulunduğu, ilk defa davacı tarafından yaratılmış bu ibarenin 556 sayılı KHK’nın 7inci maddesinin c bendi anlamında bir nakise taşımadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile TPMK YİDK"nın 03.11.2016 tarih ve 2016/M-10944 sayılı kararının davacı itirazlarının reddi yönünden iptaline karar verilmiştir.
Karar, davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı TPMK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının "Route Control" ibareli marka tescil başvurusunun 556 sayılı KHK"nın 7/1-a ve c bendi hükümleri doğrultusunda reddedilmesi karşısında yapılan itirazın reddine dair TPMK YİDK 03.11.2016 tarih ve 2016/M-10944 sayılı kararının iptali istemine ilişkin olup mahkemece, "Route Control" ibareli marka başvurusunun, tescil kapsamında bulunan mallar yönünden ayırtedici olduğu, tanımlayıcı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu ibarenin ortalama tüketici kitlesinin bakış açısı da dikkate alınmak suretiyle tescil kapsamındaki mallar yönünden tanımlayıcı nitelikte olup olmadığı teknik inceleme ve değerlendirmeyi gerektirdiğinden, mahkemece bu hususta içinde bir sektör bilirkişisinin de bulunduğu heyetten rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı TPMK"ya iadesine, 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.