10. Hukuk Dairesi 2013/24147 E. , 2014/21343 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Konya 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 05.11.2013
No : 2013/593-2013/682
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı kurum, 08.02.2006 tarihli trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli aylıkların davalılardan rücuan tahsilini talep etmiştir.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanun"un 63. maddesi olup, anılan Kanun maddesinin 3396 sayılı Kanunla değiştirilen 2. fıkrasında yer alan “...araç maliklerine...” ibaresinin Anayasa Mahkemesi"nin 27.03.2000 tarihi ve 2000/343 Esas 2002/41 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi karşısında; araç malikinin Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan Yasanın öngördüğü “diğer sorumlular” kavramı kapsamında, 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde ifadesini bulan tanım çerçevesinde işleten sıfatını haiz bulunması, bir başka anlatımla; trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı, tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işleten olması halinde mümkündür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası"nın 3 ve 19. maddeleri hükümlerine göre trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, güçlü delil niteliğindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.03.2002 tarih., 2002/11-71 Esas, 2002/141 Karar sayılı kararında; “konunun sağlıklı çözümü için öncelikle “işleten” teriminin hukuki niteliğinin irdelenmesinde yarar vardır. 2918 sayılı Yasanın 3.maddesinde Araç sahibi; “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.” İşleten ise: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Somut olayda; kazaya karışan aracın kaza tarihi itibariyle maliki davalı P.. Gıda Nak. San. Tic. Ltd. Şti. olup, dosya kapsamına göre, aracın kısa süreli olarak rıza ile davalı Burhan’a verildiği anlaşılmakla, aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işleten ve araç üzerindeki fiili tasarrufu devam ettiği anlaşılan araç maliki davalı şirketin, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda aracın işleteni olduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, isabetsizdir.
Öte yandan, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması gerekmesi karşısında, Mahkemece, infazda tereddüt oluşturacak biçimde davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu bakiye poliçe teminat limitinin hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gereği gözetilmeksizin, yazılı şekilde açılacak ek davada gözetilmesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.