17. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/3903 Karar No: 2020/7029 Karar Tarihi: 12.11.2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3903 Esas 2020/7029 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, dava konusu olan tasarrufun iptali davasıyla ilgili olarak, davacının hakkında takip yapıldığını ve takibin kesinleştiğini belirtmiştir. Bu nedenle, mahkemece davanın esasına girilerek sonuca göre karar verilmesi gerektiğini söylemiştir. Ancak, mahkeme aciz vesikası ibraz edilmediği için davanın reddine karar vermiştir. Kararın bozulmasına karar verilmiş ve kamu alacaklarının tahsil usulü hakkındaki yasanın 24 ve devamı maddeleri ile 35. madde gereğince açılan bu tür davaların görülebilmesi için borçlu hakkında takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerektiği, ayrıca 28/2 maddesine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin bağış niteliği taşıdığı ve 30. madde gereğince kamu alacaklarının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların geçersiz olduğu belirtilmiştir.
17. Hukuk Dairesi 2019/3903 E. , 2020/7029 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden davalı asil ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dışı ... Mahtukatçılık Müteahhitlik Akaryakıt Gıda nın vergi borçları bulunduğunu, şirketin %95 hissedarının ..., %5 hissedarının ise ... olduğunu, ... tarafından dava dışı ... adına kayıtlı gayrımenkul kaydında yer alan Ziraat Bankası ipoteğinin ziraat bankasına borcun ödenmesi sebebi ile temlik edildiğini, ... daha sonra ipotek hakkını yanında çalışan ... a devrettiğini beyan ile tasarufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava dışı şirket borçlarından münferiden ve müteselsilen sorumlu davalı ..."den vergi borcunun tahsili amacıyla ...,... parseldeki taşınmaza 09/07/2008 tarihinde haciz konulmuş olup, taşınmaz üzerindeki 19/07/2004 tarih ve 5467 yevmiye kayıt numarası ile Ziraat Bankası A.Ş. Lehine önceden tesis edilen ipoteğin ... tarafından 01/07/2010 tarihinde daimi işçisi ..."a temlikinin ivazsız ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle tasarrufun iptali davası olup, dosya içerisine alınan Manisa Vergi Mahkemesi"nin 2010/669-892 E.K kesinleşen ilamıyla, ödeme emri tebliğ edilmeden ...Mahrukatçılık Müteahhitlik.....Ltd. Şti"nin vergi borçları nedeniyle konulan haciz işleminin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olup, İİK 277 md gereğince tasarrufun iptali davası açılabilmesi için davacı tarafın elinde muvakkat veya kati haciz vesikası bulunması gerekli olup, usulüne uygun yapılmış haciz işlemi bulunmadığı, yapılan haciz işleminin Vergi Mahkemesi kararıyla iptal olunduğu, bu nedenle aciz vesikasının varılığından bahsedilemeyeceği hususu dikkate alınarak şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve davalı asil ... tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri ile 35. md. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Yine aynı yasanın 30.maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olursa olsun geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olaya gelince, davacı idare tarafından 6183 sayılı yasa kapsamında yapılan takipte ödeme emrinin vergi borçlusu limited şirket ortağı davalı borçluya 21.06.2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ödeme emrinin tebliğinden sonra da mal beyanında bulunmadığı ve takibin kesinleştiği, anlaşılmış olup, mahkemece 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre davanın esasına girerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken aciz vesikasının ibraz edilmemesi gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin ve davalı asil ... ‘in sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı asil ...’in sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine, 12/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.