21. Hukuk Dairesi 2016/15311 E. , 2018/3123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 4-b statüsünde bağlanan aylığın 4-a statüsünde bağlanmasına, 01.09.2012 tarihinden itibaren alamadığı maaş farkları ile askerlik borçlanmasının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacıya Bağ-Kur kapsamındaki sigortalılığına göre bağlanan ölüm aylığının, 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığına göre bağlanmasına, 01.09.2012 tarihinden itibaren yoksun kaldığı maaş ve farklarının ve haksız olarak ödenen 5.636,74 Lira askerlik borçlanmasının 25.01.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile "Davacının 5510 sayılı Kanunun 4/b maddesi uyarınca almakta olduğu ölüm aylığının, müteveffa babasının 5510 sayılı Kanunun 4/b maddesi kapsamındaki hizmetleri katılmaksızın 01/09/2012 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca bağlanmasına,
2-Taleple bağlı kalınarak 01/09/2012-30/11/2014 tarihler arasında 5510 sayılı Kanunun 4/b ile 4/a maddelerinden kaynaklanan toplam 12.366,53 TL fark maaş alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacının askerlik borçlanması bedelinin iadesine yönelik talebinin reddine," karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisinin 14.10.1999 tarihinde başlayan 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığında 1242 gün prim gün sayısının olduğu, 26.06.2012-21.08.2012 tarihleri arasında 56 gün isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu, 16.10.2012 tarihli tahsis talebinde bulunulduğu, 25.01.2013 tarihinde 540 gün askerlik borçlanması ödemesi yapıldıktan sonra takip eden aybaşı olan 01.02.2013 tarihinden itibaren Bağ-Kur kapsamında ölüm aylığı tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemenin sigortalıların hizmet birleştirilmesine zorlanamayacağına dair gerekçesi uyarınca davacının salt 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresine göre ölüm aylığına hak kazanabileceğine yönelik tespiti yerindedir. Ancak aynı gerekçe ile davacının askerlik borçlanmasına zorlanamayacağının da kabulü gerekir. Dolayısıyla askerlik borçlanmasının iadesine yönelik talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra davacının, murisinin salt 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresine göre hak kazanabileceği ölüm aylıkları ile davalı Kurumun Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında tahsis edip ödediği ölüm aylıklarının farklarının tahsiline karar verilmesi yerindeyse de eksik araştırma ile 2014 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylıklarının davacıya ödenmediğinden bahisle mahsup edilmemesi, bu aylarda aradaki farkın değil de 506 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılabilecek aylıkların tamamının tahsiline karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının ödediği askerlik borçlanması tutarının iadesine karar vermek, 2014 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında davacıya ölüm aylığı ödemesi yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa miktarını davalı Kurumdan sormak, buna göre tahsili gereken aylık miktarını ve yasal faizini belirlemek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 02.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.