Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/11166
Karar No: 2021/12598
Karar Tarihi: 16.11.2021

Danıştay 6. Daire 2020/11166 Esas 2021/12598 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/11166
Karar No : 2021/12598


TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- (DAVACI) …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
2- (DAVALI) … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Samsun İli, Atakum İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmaz bedelinin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 30/12/2016 tarih ve E:2016/9628, K:2016/9888 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2018 tarih ve E:2018/4648, K:2018/8007 sayılı kararıyla tekrar bozulması üzerine bozma kararına uyularak davacının tazminat talebinin 53.934,36-TL'lik kısmının kabulüne, 6.625,51-TL'lik kısmının ise reddine, kabul edilen 53.934,36-TL tazminatın miktar arttırımı dilekçesi öncesi istenen 1.000,00-TL'lik kısmının … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasında davanın açıldığı 22/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 52.934,36 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 12/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİ İDDİALARI : 1- Davacı vekili tarafından, bedelin düşük hesaplandığı, 2016 yılında keşif tarihindeki bedelin hesaplanıp geriye gidilerek 2013 yılı dava tarihindeki bedelin bulunmasının varsayıma dayalı ve hatalı olduğu, nispi harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
1- Davalı idare vekili tarafından, idarenin kamulaştırma zorunluluğunun bulunmadığı, kısıtlılık halinin söz konusu olmadığı, bedelin yüksek olduğu, tescile ilişkin herhangi bir hüküm kurulması gerektiği ileri sürülmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ : 1- … Bakanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
2- Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Samsun İli, Atakum İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında "Anadolu Güzel Sanatlar Okulu" olarak belirlenerek uzun süre kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen (taşınmaz değeri) 1.000,00 TL (06/05/2016 havale tarihli miktar artırımı dilekçesiyle 59.559,87 TL artırılmak suretiyle toplam 60.559,87 TL) tazminatın … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasında davanın açıldığı 22/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın ve Dairemizin E:2021/4780, E:2021/6486 sayılı dosyalarının (uyuşmazlık konusu parsele komşu ve planda aynı fonksiyon ile ayrılmış … ada, … parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından açılan davalara ilişkin olarak) UYAP kayıtları ile birlikte incelenmesinden: Davacının hissedarı olduğu Samsun İli, Atakum İlçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel nolu taşınmaz ile buna komşu … ada, … parsel nolu taşınmazın Samsun Belediye Meclisi'nin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen imar planında "Lise alanı" olarak belirlendiği, sonrasında ilgili parsellerin de bulunduğu alanın "Anadolu Güzel Sanatlar Okulu" kullanımına dönüştürülmesine yönelik imar planı değişikliğinin Atakum Belediye Meclisi'nin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylandığı, davacının taşınmazdaki 57,00 m²lik hissesini … tarih ve …yevmiye numaralı imar işlemi ile edindiği, taşınmazın uygulama imar planında umumi hizmet (Anadolu Güzel Sanatlar Okulu) alanı olarak ayrılmasının üzerinden uzun bir süre geçmesine karşın kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın ödenmesi istemiyle … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasında 22/03/2013 tarihinde dava açıldığı, bu davanın görev yönünden reddi üzerine uğranıldığı ileri sürülen taşınmaz bedeli karşılığı zararın anılan ilk davanın açıldığı 22/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, Mahkemesince uyuşmazlığın çözümü amacıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; "dava konusu … ada, … parsel nolu taşınmazın yüzölçümünün 16.768,59 m² olduğu, davacının parseldeki hissesinin … ve hissesine düşen alanın ise 57,00 m² olduğu, dava konusu taşınmazın imar planında eğitim tesis alanı olarak ayrılan bir taşınmaz olduğu, taşınmazın çevresinin yapılaşmış ve kentsel teknik altyapı hizmetlerinden yararlanır durumda olduğu, taşınmazın arsa vasfında bulunduğu, geometrik olarak dikdörtgen şeklinde ve düz bir topoğrafyaya sahip olduğu, parsel üzerinde yapı bulunmadığı, taşınmazın değerinin tespitinde emsal karşılaştırma yönteminin uygulandığı, bu yöntemle emsal olarak alınan taşınmazın değerinden yararlanarak sahip oldukları özelliklerin karşılaştırmasını yapmak suretiyle taşınmazın değerinin belirleneceği, buna göre yapılan incelemede; keşif tarihi itibariyle güncel arsa piyasa rayiç değeri için m² birim fiyatı olarak 1.140,51 TL/m² takdir edildiği, keşif tarihi itibariyle … ada, … parselin toplam değerinin 1.140,51 TL/m2 x 16.768,59 m² =19.124.744,58 TL olduğu, davacının 1900/558953 hissesine karşılık gelen 57,00 m²'lik alanın değerinin ise 1.140,51 TL/m² x 57,00 m² = 65.009,07 TL olduğu, dava açma tarihi olan 20/03/2014 tarihine geriye fiyat taşıması yapıldığında ise; dava konusu taşınmazın 1.140,51 TL/m² olan birim fiyatı için 1.140,51 x (233,98/251,17)= 1.062,45 TL olarak hesaplandığı, bu durumda arsanın dava açma tarihindeki toplam değerinin; 1.062,45 TL/m² x 16.768,59 = 17.815.852,76 TL olarak hesaplandığı, davacının 1900/558953 hissesine karşılık gelen 57,00 m² alanın dava açma tarihindeki değerinin ise 1.062,45 TL/m² 57,00 m² = 60.559,87 TL olduğu" 15/06/2020 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren ek bilirkişi raporunda; "Davacının hissesine düşen değerin dava tarihi itibariyle (22/03/2013) değerinin; (22/03/2013) itibariyle TEFE oranı: (15.109,23-14.987,11) x 22/31 + 14.987,11 = 15.073,77 Dava tarihi (22/03/2013) itibariyle davacının hissesine düşen değer: 65.009,43 x 15.073,77 / 18.169,08 = 53.934,36 olarak hesaplandığı görüş ve tespitlerine yer verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, davanın önceki aşamalarında dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 20/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda, taşınmazın bedeli belirlenirken 2015 yılına ait satılık parsel ilanlarının emsal taşınmaz olarak esas alınması suretiyle dava konu taşınmazın değer tespitinin yapıldığı, daha sonra bulunan söz konusu değerin geriye doğru fiyat taşıması yoluyla 2014 yılına uyarlandığı, en son temyize konu kararda ise, İdare Mahkemesince, 2014 yılına ait belirlenen taşınmaz bedelinin 2013 yılına uyarlanması için ek bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği ve ek bilirkişi raporunda belirlenen bedel üzerinden tazminat istemi hakkında kısmen kabul, kısmen ret yolunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, uyuşmazlık konusu taşınmaz bedelinin tespiti için emsal taşınmaz belirlenirken öncelikle, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle değer tespitinin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla; bilirkişi raporunda henüz satışı gerçekleşmemiş taşınmazların, emsal taşınmaz olarak esas alınmak suretiyle dava konusu taşınmazın değer tespitinin yapıldığı anlaşılmış olup raporun bu nedenle hükme esas alınması mümkün olmadığından, İdare Mahkemesince, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, taşınmazın dava tarihindeki, cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer yandan, Mahkeme kararı faiz başlangıç tarihi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu hususlar hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞI OY (X):

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirttiğimiz gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi