Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4319
Karar No: 2019/5759
Karar Tarihi: 24.09.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4319 Esas 2019/5759 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/4319 E.  ,  2019/5759 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02/02/2017 tarih ve 2014/1073 E- 2017/64 K. sayılı kararın asıl davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 09/07/2018 tarih ve 2017/698 E- 2018/778 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi asıl davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin ve davalının Evendus Medikal Teknolojileri Ltd. Şti.’nde yarı yarıya ortak olduklarını, müvekkilinin ve davalının birbirinden haberli olmak üzere başka şirketlerde de ortaklıklarının bulunduğunu, şirketin kamu hastanelerinin açtığı kit karşılığı cihaz ihaleleri yolu ile satış yaptığını, müvekkilinin ve davalının 2013 yılı sonlarına doğru fikir birliği ile şifahi olarak sözleşmeleri devam edilen ihalelerin tamamlanmasını müteakip firmanın tasfiye edilmesi konusunda anlaştıklarını, bu konuda yazılı ortaklar kurulu kararı almadıklarını, 2014 yılında bu karar doğrultusunda firmanın ihalelere katılmadığını, firmanın aldığı ihalelerden dolayı 2014, 2015 ve 2016 yıllarında devam eden sözleşme ve yükümlülüklerinin bulunduğunu, 2014 Yılı Ocak ayında davalının taraflar arasında mutabakat sağlanmadan firmadaki işçilerin işlerine son verip firmaya ait tüm fatura, irsaliye, ithalat dosyaları ve ön muhasebe stok programlarının mevcut olduğu bilgisayarları, firmanın demirbaş eşyalarının yarısını alarak diğer firmasına götürdüğünü, firmanın güncel ve parasal işlerinin davalı tarafından kontrol edilir hale geldiğini, 03/03/2014 tarihinden sonra ise müvekkiline hiç bir konu ile ilgili uygun bilgilendirme yapılmadığını, firmanın kuruluş döneminde ek maliyet olmaması için davalının ortağı olduğu Len-Med Medikal Sağlık Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli “Vacoplus” markası ile ihalelere iştirak ettiğini, davalının firma adına devam eden ihalelerde Vacoplus markalı ürünlerle teslimat yapma yükümlülüğünü koz olarak kullanıp kendisine maddi çıkar sağlamak için Vacoplus markasının kendisine ait marka olduğu gerekçesi ile firmanın tüp ithalatını engelleyip sözleşmeden doğan firma sorumluluklarının yerine getirilmesine engel olmaya çalıştığını, 2014 yılı Mart ayı sonrasında firmanın teslimata yetecek malzemesinin kalmaması üzerine davalının tek başına hareket edip ithalatlar yaparak malzeme temin etmeye çalıştığını, müvekkilinin işlemlerin yapılmasından 30-40 gün sonra bu durumdan haberdar olduğunu, davalının firma adına 820.000 adet tüp ithalatı yapıp bunların 220.000 adedini teslim edip geriye kalan malzemeyi kendi firmalarının iç tedarikinde değerlendirdiğini, müvekkili tarafından fatura ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda firma tarafından ithalatı yapılan ürünlerin davalı tarafından kullanılıp tüketilmesi sonrasında gerekli malzemelerin piyasadan yüksek fiyatla alınıp firmanın zarara uğratıldığının belirlendiğini, yine davalının firmaya kredi kullandırarak kendi şahsi hesaplarına para aktardığının tespit edildiğini, firmanın ortakların firma kaşesi adı altında atacakları münferit imza ile yönetildiğini, müvekkilinin ortağı olduğu firma üzerinde hiçbir etkisinin kalmadığını ileri sürerek şirketin hesaplarının olduğu bankalarda bilirkişi incelemesi yapılarak şirketin ticari işlemlerinin usulüne uygun olup olmadığının, kişisel çıkar elde edilip edilmediğinin denetlenmesini, şirkete bu süreçte kayyım tayin edilmesini talep etmiş, birleştirilen dosyada da asıl dosyadaki gerekçelerle şirkete kayyım tayin edilmesini talep etmiştir.
    Asıl dosya davalısı ... vekili, kayyım atanması talepli davada husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini, şirkete kayyım değil yönetici atanmasının talep edilebileceğini, davacının şirketin ortağı olduğunu, şirketin tüm yasal organları bulunduğunu, davacının tek başına imza ile şirketi yönetme, denetleme, hesap sorma, her türlü resmi belgeyi inceleme şirket defterlerini inceleme yetkisinin bulunduğundan iddia ve talebinin mesnetsiz olduğunu, ortaklar arasındaki anlaşmazlıkların kayyım atanmasını gerektirmediğini, taraflar arasında devam eden sözleşmeden doğan yükümlülüklerin kura çekilmek suretiyle bölge belirlenerek paylaşıldığını, firmada çalışanlarının kendi talepleri belirlenerek davacı ile çalışmak isteyenler davacıda müvekkili ile çalışmak isteyenlerin ise müvekkilinde kalmak suretiyle firmadaki işçilerin iş akitlerinin tazminatları ödenerek sonlandırıldığını, davalının firmayı kendi başına yönetme isteği içinde olduğunu, firmanın adresine ayrıca ortağı bulunduğu bir başka firmayı önce fiilen sonrada resmen taşıdığını, bu adresteki anahtarları değiştirip müvekkilinin şirket genel merkezine girişini engellediğini, müvekkilinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirip firmayı yönettiğini, ihalelerden doğan hiç bir teminatı yakmadan işleri devam ettirmeye çalıştığını, firma tarafından ithal edilen ürünlerin başka firmaya kullandırıldığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, firmaya kredi kullandırılıp müvekkiline para aktarıldığı iddiasının doğru olduğunu, bunun karşılığında firmaya borç para verildiğini, ayrıca firma sahibinin firmasından borç almasının doğal olduğunu, davacının firmanın işleyişinin engellendiğine dair iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bilgisayardaki tüm bilgilerin kopyalanarak davacıya da verildiğini, ayrıca davacı ile güncel bilgi paylaşımı da yapıldığını, bilgilerin mali müşavirden de temin edilebildiğini, firmanın hali hazırda kar ettiğini, bu hali ile kayyım atanması talebinin yasal teamüllere aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen dosya davalısı davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, birleşik davalı ... ... Ltd. Şti."nin ortaklarının ... ve ... olduğu, her iki ortağında münferit temsil yetkisinin bulunduğu, davalı ..."nun kendisine ait dava dışı Rapida firmasına birleşik davalı şirkete ait malları düşük fiyattan sattığı, satılan malların adı geçen firmadan yüksek fiyatta tekrar alındığı, şirketin bu şekilde zarara uğratıldığı, şirket adına kullanılan kredilerin bir kısmının davalı ... hesabına aktarıldığı, davalı şirket müdürü ..."nun özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği, yönetim yetkisinin sınırlandırılmasını talep konusunda haklı sebeplerin bulunduğu, maddi ve hukuki olgular karşısında asıl davanın davalısı ile birleşik davanın davalı ve birleşik davalı arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulüne, Evantus Medikal Teknolojiler Ltd. Şti. müdürü ..."nun şirketi temsilen yapacağı tüm işlerin şirkete atanacak bir kayyım onayından sonra geçerliliğine, temsil yetkisinin bu şekilde sınırlandırılmasına, şirkete kayyım olarak Gültekin Çağrı Karapınar"ın atanmasına karar verilmiştir.
    Karara karşı, asıl dosya davalısı vekili istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, asıl dosya davalısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, asıl dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin olup, TMK 426. ve devamı maddelerinde hangi hallerde kayyım atanacağı belirlenmiştir. Yasa"nın 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.
    Somut olayda, davacı asıl dosya davalısı şirket müdürünün yönetim yetkisini kötüye kullandığını iddia ederek şirkete kayyım tayin edilmesini talep etmiş, ancak müdürün azlini istememiş ve davacı da kayyım tayini talebinin azli"de içerdiği yönünde kararı temyiz etmemiştir. Mahkemece, bu nedenle davalı müdürün yapacağı tüm işlemlerin kayyımın onayına tabi tutulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bu kararın dayanağı olarak TTK 630/2 ve 3. maddeleri gösterilmiş ise de, bu maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK"da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK"nın 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlerede uygulanması mümkün olan TTK"nın 371/3. maddesi gereğince, ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK"nın 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir. Bu durumda, mahkemece TTK 630/2 ve 3. maddelerine dayalı olarak müdürü azletmeden kayyım tayini ve müdürün yetkilerinin de kayyım denetimine tabi tutulması ve bu suretle sınırlandırıldığının kabul edilmesi doğru olmayıp, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl dosya davalısının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi