Esas No: 2020/9345
Karar No: 2021/12566
Karar Tarihi: 16.11.2021
Danıştay 6. Daire 2020/9345 Esas 2021/12566 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/9345
Karar No : 2021/12566
TEMYİZ EDENLER : I. (DAVALI) …Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
II. (DAVACILAR)
1- … 2- …3- … 4- …5- … 6- …
VEKİLLERİ : Av. …
III. (HASIM MEVKİİNDEN ÇIKARILAN) …Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- …Bakanlığı
2- …3- …
4- …
5- …6- …7- …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, kabule ilişkin kısmı ile hasım mevkiinden çıkarılan Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından hasım mevkiinden çıkarılması yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Bursa İli, Osmangazi İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel ile …ada, …parsel sayılı taşınmazların imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 255.588,19-TL'nin ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 09/11/2016 tarih ve E:2016/8718, K:2016/7170 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 30/10/2018 tarih ve E:2018/1115, K:2018/8587 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda her iki taşımaz için hesaplanan tazminat alacağının toplam 68.142,37-TL olarak hesaplandığı, davacılardan …, …, …'nun …ada, …sayılı parsel sayılı taşınmazda, davacılardan …, …, …, …'nun …ada …sayılı taşınmazda bulunan hisselerinin bu yargılama devam ederken üçüncü kişilere devredilmesi ve anılan davacıların uyuşmazlık konusu taşınmazla aralarında mülkiyet bağı kalmaması karşısında, anılan davacıların kişisel hakkı doğrudan ihlal edilen kişi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle …ada, …parsel için davacılardan …, …ve …'ya ilişkin olarak davanın ehliyet yönünden reddine, …ada, …parsel sayılı taşınmaz için ise davacılardan …, …, …ve …'ya ilişkin olarak davanın ehliyet yönünden reddine, davanın kısmen kabulüne, 10.000,00-TL'nin davanın açılış tarihinde faiz talep edilmemesi nedeniyle doğrudan, geri kalan 50.658,77-TL'nin ıslah tarihinden (17/03/2016) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından hak sahibi olan davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, söz konusu alanın 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi kapsamında kamu ortaklık payından karşılanmış alanlardan olmaması sebebiyle husumetin ilçe belediyesine yöneltilmesi gerektiği, iki parsele ilişkin davanın aynı dosyada görüldüğünden bozulması gerektiği, belirlenen bedelin yüksek olduğu ileri sürülmektedir.
2- Davacılar tarafından, bilirkişi raporunda belirlenen metrekare bedelinin düşük olduğu ve taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığı, taşınmazda davacıların hisselerinin eksik hesaplandığı, tazminat miktarının tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
3- Hasım mevkiinden çıkarılan Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından, kendileri bakımından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, Mahkeme kararının lehlerine olacak şekilde bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : 1- Davacılar tarafından, davalı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, hasım mevkiinden çıkarılan Osmangazi Belediye Başkanlığının temyiz istemi yönünden kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17/2. maddesi uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Bursa İli, Osmangazi İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel ile …ada, …parsel sayılı taşınmazların imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 255.588,19-TL'nin ödenmesine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Görevli olmayan yerlere başvurma" başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; "Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." hükmüne, Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Temyize konu İdare kararının kararının, Osmangazi Belediye Başkanlığının hasım mevkiinden çıkarılmasına ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Kararın; kabule ilişkin kısmına gelince;
İş bu dosya, …ada, …parselin diğer hissedarları tarafından taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle davalara ilişkin, Dairemizin Dairemizin E:2017/878 ve E:2019/15778 esasına kayıtlı dosyalar ile birlikte incelenmiştir. Davaya konu …ada, …parselin m² bedelinin; işbu dosyada 14/04/2014 tarihi itibarıyla 536 TL, Dairemizin E:2019/15778 sayılı dosyasında 28/03/2013 tarihi itibarıyla 379 TL; Dairemizin E:2017/878 sayılı dosyasında ise 03/02/2014 tarihi itibarıyla 532 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
2577 sayılı Kanunun 9. maddesi hükmü uyarınca adli yargıda açılan davanın görev yönünden reddi halinde, bu husustaki kararın kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciilerinde dava açılması durumunda görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, idari yargı merciilerine başvurma tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından adli yargıda 17/12/2013 tarihinde dava açıldığı, anılan davada verilen görev ret kararının kesinleşmesinden itibaren otuz günlük süre içerisinde 14/04/2014 tarihinde idari yargıda dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; davada adli yargı dava tarihi olan 17/12/2013 tarihinin idari yargı merciine başvurma tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, 17/12/2013 tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın değerinin hesaplanması suretiyle bedele hükmedilmesi gerekmekte iken, idari yargı dava tarihi esas alınarak belirlenen bedele hükmedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın adli yargıda açılan dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Taleple Bağlılık İlkesi" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında: "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir.
Usul hukukunun en temel ilkelerinden biri olan "taleple bağlılık" ilkesi uyarınca, idari yargı mercilerinde açılan davalarda; İdare Mahkemelerinin, davacının istemi ile bağlı olduğu, istemi genişletecek veya daraltacak biçimde karar verilemeyeceği açıktır.
Davacılar tarafından, …Asliye Hukuk Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında 7.800,00-TL'nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, anılan Mahkemece verilen görev ret kararı üzerine İdare Mahkemesinde açılan görülmekte olan davada dava dilekçesinde faiz talep edilmediği, 17/03/2016 tarihli miktar artırım dilekçesi ile dava dilekçesinde istenilen miktarın artırıldığı, miktar artırım dilekçesinde dava dilekçesindeki miktarı da kapsayacak şekilde faiz talep edildiği, İdare Mahkemesince 10.000,00-TL'nin davanın açılış tarihinde faiz talep edilmemesi nedeniyle doğrudan, geri kalan 50.658,77-TL'nin ıslah tarihinden (17/03/2016) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; davacılar tarafından, miktar artırım dilekçesiyle talep edilen yasal faiz talebi, "taleple bağlılık" kuralının istisnası olan miktar artırımı kapsamında olmadığından, İdare Mahkemesi kararının davacılar lehine hükmedilen tazminata yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmında da hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi kararının temyiz edilen kabule ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacılar ile davalı idarenin temyiz istemlerinin kabulüne, hasım mevkiinden çıkarılan …Belediye Başkanlığının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen ehliyet yönünden reddine ilişkin temyize konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:……sayılı kararının, …Belediye Başkanlığının hasım mevkiinden çıkarılmasına ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kararın, kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Anayasamızın 46. maddesinde "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
2942 sayılı Kanuna 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir." hükmü getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla "Maddenin ikinci fıkrası, idari yargıda açılacak davada taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının değerinin dava tarihine göre belirleneceğini, ancak taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya taşınmaza fiilen el konulduğu tarihteki niteliklerinin esas alınacağını öngörmektedir. Anayasa’nın 46. maddesine göre kamulaştırmanın anayasal ögelerinden biri gerçek karşılık olup, kamulaştırılan taşınmazın bedeline dair yasal düzenlemelerin Anayasa’da öngörülen gerçek karşılık ölçütüne uygun olması gerekmektedir. Kural ile taşınmazın değerinin tespitinde esas alınan hukuken tasarrufun kısıtlandığı veya taşınmaza fiilen el konulduğu tarihteki taşınmazın niteliklerinin maddede öngörülen beş yıllık süre geçtikten sonra dava açılabileceği de dikkate alınırsa dava tarihi itibarıyla değişmesi mümkündür. Böylece taşınmazın hâlihazır nitelikleri yerine hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya taşınmaza fiilen el konulduğu nitelikleri gözetilerek dava açma tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesi taşınmazın bedelinin gerçek karşılığa ulaşması bakımından elverişli değildir." gerekçesine yer verilmek suretiyle Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların da Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Anayasa’nın 46. maddesine göre özel mülkiyette bulunan taşınmazların gerçek karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi kaydıyla kamulaştırma yapılabileceği, 2942 sayılı Kanunun 11. maddesinin (g) bendi ile kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesinin amaçlandığı açıktır.
Bu durumda; Anayasa’nın 46. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın gerçek karşılığının ödenerek kamulaştırılması gerektiği, Anayasa Mahkemesinin istikrar kazanmış kararları doğrultusunda kamulaştırma bedelinin ödenen faize rağmen enflasyon karşısında değer kaybına uğratılmasının mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale olarak kabul edildiği, dolayısıyla taşınmazın gerçek değerinin halihazırdaki niteliklerine göre hesaplanacak güncel rayiç değeri olduğu ve taşınmazın değerinin mümkün olduğunca kamulaştırma tarihine yakın en son yapılan bedel tespit tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiği dikkate alındığında, İdare Mahkemesince taşınmazın değerinin, halihazırdaki değerinin tespiti için uygun olan sonraki tarih itibarıyla belirlenmesinin taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesini sağlayacağı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin idari yargı dava tarihi itibarıyla belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, temyize konu İdare Mahkemesi kararının kabulüne karar verilen 60.658,77-TL'ye ilişkin kısmının onanması gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararının anılan kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.