Esas No: 2018/2980
Karar No: 2021/12562
Karar Tarihi: 16.11.2021
Danıştay 6. Daire 2018/2980 Esas 2021/12562 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/2980
Karar No : 2021/12562
KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVACI) : … Ticaret ve Sanayi … ve … Kollektif Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 04/12/2017 tarih ve E:2016/1558, K:2017/10277 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sakarya İli, Erenler İlçesi, ... Mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınmazların, imar planında ''rekreasyon alanı'' olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle, taşınmazın değerine karşılık 1.228.522,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda özetle, parsellerin dava tarihi (22/07/2014) itibarıyla tümünün toplam değerinin 698.389,16 TL olmak, bina ile fabrika binası ve eklentilerine ilişkin yapı bedelinin ise 321.842,54 TL olmak üzere, toplam 1.020.231,70 TL olarak belirlendiği, davacının kamulaştırma talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı şirkete 1.020.231,70-TL'nin dava tarihinden itibaren (22/07/2014) işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.020.231,70-TL'nin ödenmesine, davanın 208.290,30-TL'ye ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalı idare tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve davacının her ne kadar mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de, öncelikle davacının uyuşmazlığa konu taşınmazı edindiği tarihten itibaren beş yıllık süre dolmadan zararın tazmini için idari yargıda dava açtığı, dava tarihi itibariyle taşınmaz için kısıtlılık durumunun ve taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halini bilerek mülkiyet sahibi olduğu, dolayısıyla kısıtlılıktan kaynaklanan tazminatı gerektirir mağduriyetinin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde sınırlandırılması durumunun gerçekleşmediği, bu nedenle davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, şirketin Aşkın ailesi mensuplarına ait kollektif şirket olduğu, davaya konu parsellerin 1980, 1983 ve 1985 yıllarında aşkın ailesi mensupları tarafından edinildiği, edinimlerin aile fertlerinin parselleri şirket bünyesinde toplamasından kaynaklandığı, edinimlerin hiçbirisinin Aşkın ailesi dışındaki kişilerden edinilmediği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Danıştay Altıncı Dairesinin 04/12/2017 tarih ve E:2016/1558, K:2017/10277 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Sakarya İli, Erenler İlçesi, … Mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınmazların, imar planında ''rekreasyon alanı'' olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle, taşınmazın değerine karşılık 1.228.522,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine istemiyle açılan davada, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda özetle, parsellerin dava tarihi (22/07/2014) itibarı ile tümünün toplam değerinin 698.389,16 TL olmak, bina ile fabrika binası ve eklentilerine ilişkin yapı bedelinin ise 321.842,54 TL olmak üzere, toplam 1.020.231,70 TL olarak belirlendiği, davacının kamulaştırma talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı şirkete 1.020.231,70-TL'nin dava tarihinden itibaren (22/07/2014) işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.020.231,70-TL'nin ödenmesine, davanın 208.290,30-TL'ye ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, bu kararın kabule ilişkin kısmı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar, Adapazarı Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan Erenler 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planında "park alanı" olarak planlanmıştır.
Dava konusu taşınmazlar, Sakarya Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan Erenler 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planında "rekreasyon alanı" olarak planlanmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 4.7.2019 tarihli 7181 sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik, "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği Ek-2 de yer alan 8 sayılı dipnotta: "Düzenleme Ortaklık Payından elde edilmemiş Özel Kreş + Anaokulu, Özel İlköğretim, Özel Ortaöğretim, Özel Sağlık Tesisi, Özel Kültürel Tesis, Özel Sosyal Tesis Alanları; imar planı kararıyla ayrılmak, kamu ve özel altyapı oranları ilgili yatırımcı Bakanlık veya kamu kuruluşunca belirlenmek kaydıyla, bu tabloda belirtilen kişi başına asgari standart değerinin içinde yer alır." hükmü düzenlenmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde: "Sosyal altyapı alanları: Birey ve toplumun kültürel, sosyal ve rekreatif ihtiyaçlarının karşılanması ve sağlıklı bir çevre ile yaşam kalitelerinin artırılmasına yönelik kamu veya özel sektör tarafından yapılan eğitim, sağlık, dini, kültürel ve idari tesisler, açık ve kapalı spor tesisleri ile park, çocuk bahçesi, oyun alanı, meydan, rekreasyon alanı gibi açık ve yeşil alanlara verilen genel isimdir."kuralına yer verilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin "Tanımlar" başılığını taşıyan 4. maddesinde "Yeşilalanlar: Toplumun yararlanması için ayrılan oyun bahçesi, çocuk bahçesi, dinlenme, gezinti, piknik, eğlence, rekreasyon ve rekreaktif alanları toplamını (Metropol ölçekteki fuar, botanik ve hayvan bahçeleri ile bölgesel parklar bu alanlar kapsamındadır.), 19 uncu maddede yer alan işlevleri ve yapılaşma koşullarını içeren yeşilalanlar;
1) Çocuk bahçeleri: Çocukların oyun ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılayan, bitki örtüsü ile çocukların oyun için gerekli araç gereçleri, toplamda 6 m2’yi geçmeyen büfe ile süs havuzu, pergola ve genel tuvalet dışında başka tesis yapılamayan alanları,
2) Parklar: Kentte yaşayanların yeşil bitki örtüsü ile dinlenme ihtiyaçları için ayrılan, 19 uncu maddedeki kullanımlara da yer verilebilen alanları,
3) Piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları: Kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarının karşılanabildiği, kent içinde ve çevresinde günübirlik kullanıma yönelik olarak imar planı ile belirlenmiş yerleri" şeklinde tanımlanmıştır.
İmar planında ticari rekreasyon alanı olarak ayrılan taşınmazla ilgili bireysel başvuruya ilişkin Anayasa Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli, Başvuru No:2017/31624 sayılı Selçuk İnce kararında,"Somut başvuruda da başvurucuya ait taşınmaz uygulama imar planında rekreasyon alanı olarak ayrılmıştır. Başvurucu bu taşınmazı 24/2/2015 tarihinde satış yoluyla edinmiştir. Fakat sonrasında imar planında değişikliğe gidilmiş ve taşınmazın vasfı ticari rekreasyon alanı olarak değiştirilmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin 11/5/2015 tarihli kararıyla da imar planı değişikliği onaylanmıştır.
İmar planlarında kamu hizmetine ayrılan taşınmazların belirli bir süre içerisinde kamulaştırılması gerektiği, kamulaştırma süresinin uzamasının mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanımı noktasında belirsizliğe yol açacağı kuşkusuzdur. Fakat somut başvuru mülkiyet hakkı üzerinde oluşan müdahalenin ölçülülüğü yönünden yukarıda anılan başvurudan farklılaşmaktadır. Buna göre başvurucu söz konusu taşınmazı 24/2/2015 tarihinde satış yoluyla edinmiştir. Başvurucunun taşınmazın maliki olduğu tarihten, imar planı değişikliğinin yapıldığı tarihe kadar geçen yaklaşık üç aylık sürenin de müdahalenin ölçüsüz hâle gelmesine yol açmadığı açıktır. Buna göre imar planı değişikliği sonucunda taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılması durumu sona ermiştir. Plan değişikliğiyle taşınmazın vasfı ticari rekreasyon alanı olarak belirlenmiştir.
...Diğer taraftan taşınmazın ticari rekreasyon alanı olarak belirlenmesinin kamu yararına olmadığını ve bu nedenle iptali gerektiğini ileri süren başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden söz konusu imar planı değişikliğinin iptali istemiyle idari yargı yerlerinde iptal davası açabilmesi de mümkündür. Bunun da mülkiyet hakkının korunması çerçevesinde imar planı değişikliğinin hukuki olup olmadığını denetlemeye imkânı tanıması nedeniyle önemli bir güvence olduğu söylenebilir.
. Sonuç olarak uyuşmazlığa konu taşınmazın rekreasyon alanı olarak belirlenen imar durumu sonradan ticari rekreasyon alanına dönüştürülmüş, böylece taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiştir. Taşınmazın imar durumunun bu şekilde belirlenmiş olması da bir müdahale teşkil etmekle birlikte söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediği ve mülkiyetin kamu yararına kullanımının düzenlenmesi çerçevesinde kamu makamlarının geniş takdir yetkilerinin olduğu dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alındığında müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu kanaatine varılmıştır." denilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davalı Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından verilen 09/06/2016 tarihli ek beyan dilekçesinde; … tarih ve … sayılı Sakarya Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylanan 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planlarında, Sakarya Nehrinin X:…, Y:… koordinatları arasında kalan kesimdeki rekreasyon alanlarının, "Tarım Alanı- Rekreasyon Alanı ve Taşkın Alanı"na dönüştürüldüğü ve kısıtlılığın ortadan kalktığı belirtilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmış taşınmazların kamulaştırılması, bunun için de dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planının bulunması gerekmektedir. Uygulama imar planının bulunmaması halinde taşınmazların kullanım kararı kesin olarak belirlenmediğinden taşınmazların kısıtlandığından söz edilemeyecektir.
Uyuşmazlıkta; taşınmazdaki kısıtlılık durumunun belirlenmesi için rekreasyon alanının nitelendirilmesinin yapılması uyuşmazlığın çözümü için önem arz etmektedir.
İdare Mahkemesince öncelikle; davaya konu parsellerin bulunduğu alana ilişkin olarak … tarih ve … sayılı Sakarya Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylanan 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planları doğrultusunda hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı bulunup bulunmadığının, bulunması halinde ise 1/1000 ölçekli uygulama imar planı plan notlarında yer alan, dava konusu taşınmazlara ilişkin yapılaşma koşullarının araştırılarak, dava konusu taşınmazlarda belli koşullarda yapılaşmaya izin verilip verilmediği, anılan taşınmazlara yapı ruhsatı verilip verilmeyeceğinin tespit edilmesi suretiyle dava konusu taşınmazlar üzerinde kısıtlıklık durumu bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması suretiyle yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Uygulama imar planı ve notlarına göre yapılaşma olabilecek taşınmazlar açısından ise hukuki el atma kapsamında mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen herhangi bir kısıtlılık hali söz konusu olmayacağı için bu tür durumlarda açılan davalarda, hukuki el atmanın şartları oluşmadığından bahisle taşınmaz bedeli istemlerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Yapılan tespit sonucu rekreasyon alanının özel kişilerin yapılaşmaya uygun tasarruf edemeyeceği bir alan olduğunun tespit edilmesi halinde ise taşınmaz malikine mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle tazminat ödeneceği tabidir.
Dosyanın incelenmesinden, bilirkişi raporunda bedeli tespit edilen yapıların yapı ruhsatlarına ilişkin bilgi veya belgenin bulunmadığı, bilirkişi raporunda da yapıların ruhsatının bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; bilirkişi raporunda bedeli tespit edilen yapıların yapı ruhsatlarına ilişkin dosyada bilgi veya belgenin bulunmadığı görüldüğünden, yapılacak araştırma sonucuna göre üzerinde kısıtlılık bulunduğu sonucuna varılan taşınmaz bulunması halinde, İdare Mahkemesince; üzerinde kısıtlılık bulunduğu sonucuna varılan taşınmaz üstünde bulunan yapıların yapı ruhsatlarının olup olmadığı hususunun araştırılması suretiyle, söz konusu yapıların ruhsatının bulunması halinde yapı bedelinin, ruhsatsız olması halinde ise yapının enkaz bedelinin ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; temyize konu İdare Mahkemesi kararının temyiz edilen kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyiz edilen kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 16/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.