16. Hukuk Dairesi 2019/1117 E. , 2019/1873 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ....Köyü çalışma alanında bulunan 164 ada 35, 36, 37, 41, 42 parsel sayılı sırasıyla 999.76, 2.106.19, 114.07, 2.738,79 ve 2.739,64 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan tapu kaydı, taksim, ifraz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 164 ada 35 parsel ... adına, 164 ada 36 ve 42 parseller... adına, 136 ada 37 ve 41 parsel sayılı taşınmazlar ise ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespiti sırasında tespitten önce açılan derdest dava bulunması nedeniyle taşınmazların davalılar adına tespit edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, 164 ada 42 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişi Şenol Adanur’un dosya arasındaki 11.05.2015 havale tarihli raporuna ekli krokide (A) harfiyle ile kırmızı renkle taralı olarak gösterilen 59,07 metrekare yüzölçümündeki bölümün dava konusu taşınmazdan ifrazı ile "çalılık ve taşlık" vasfıyla, Hazine adına, geriye kalan ve krokide (B) harfiyle mavi renkle taralı olarak gösterilen 2.680,57 metrekare yüzölçümündeki bölüm ile çekişmeli 164 ada 35, 36, 37 ve 41 parsel sayılı taşınmazların ise tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazlar, Temmuz 1937 tarih ve 40 sıra numaralı tapu kaydından gelen 18.05.1982 tarih 13 sıra, 15.1.1992 tarih 2 sıra numaralı ve 17.10.2002 tarih ve 8 sıra numaralı tapu kayıtlarına dayalı olarak davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların kadastro tespiti sırasında ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1986/78 Esas, 1996/123 Karar sayılı dava dosyasında davalı olduğunu iddia etmiş olup sözü edilen dosyanın getirtilen örneğinin incelenmesinden; dosyanın, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitine esas alınan Temmuz 1937 tarih ve 40 sıra numaralı tapu kaydının yüzölçümünün düzeltilmesine ilişkin bir davayı içerdiği, 24.12.1996 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliği aşamasında kadastro tespiti yapılması üzerine 11.10.2006 tarihli ek karar ile Kadastro Mahkemesine yönelik olarak görevsizlik kararı verildiği, görevsizliğe ilişkin ek kararın kesinleştirilememiş olması nedeniyle dosyanın Kadastro Mahkemesine intikal ettirilemediği ve dosyanın halen Asliye Hukuk Mahkemesinde tebligatların tamamlanması için bekletildiği anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazların tespitine esas alınan tapu kaydının kadastro sırasında Asliye Hukuk Mahkemesinde yüzölçümü düzeltme davasına konu edilmiş olması ve bu dosyada, kadastro tespiti yapılması nedeniyle Kadastro Mahkemesine yönelik olarak görevsizlik kararı verilmiş olması karşısında, eldeki dosyada Asliye Hukuk Mahkemesinde bulunan söz konusu dava dosyasının Kadastro Mahkemesine intikalinin beklenmesi, Kadastro Mahkemesine intikal etmesi üzerine eldeki dava dosyası ile birleştirilmesi, tüm tarafların davaya katılımı sağlandıktan sonra ve çekişmeli parsellerin aktarılan davanın konusunu oluşturduğunun anlaşılması halinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve 3402 sayılı Kanun"un 30. maddesi gereğince re"sen araştırma yapılmak suretiyle taşınmazda gerçek hak sahibinin kim ya da kimler olduğunun belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Diğer taraftan davacı Hazine tarafından aynı iddia ileri sürülerek temyize konu olan parseller yanında 164 ada 38, 39 ve 40 parsel sayılı taşınmazlara da dava açıldığı ve temyize konu parseller ile 164 ada 38, 39 ve 40 parsel sayılı taşınmazlardan birisi hakkında verilecek kararın diğeri hakkındaki kararı da etkileyeceği muhakkak olduğu halde 164 ada 38, 39 ve 40 parsellerin eldeki dosyadan tefrik edilerek başka esas üzerinden yargılamaya devam edilmesi de isabetli değildir. Mahkemece, yukarıda sözü edilen hususlar gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.