8. Ceza Dairesi Esas No: 2019/411 Karar No: 2019/12371 Karar Tarihi: 16.10.2019
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/411 Esas 2019/12371 Karar Sayılı İlamı
8. Ceza Dairesi 2019/411 E. , 2019/12371 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü: Başkasına ait banka hesabıyla ilişkilendirilerek sahte belgelerle sahte banka veya kredi kartı üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi eyleminin banka sayısınca TCK.nın 245/2. madde ve fıkrasında; sahte üretilen banka veya kredi kartını kullanarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlanması ise banka sayısınca anılan maddenin 3. fıkrasındaki suçları oluşturacağı, sahte kredi kartı üretilmesi ve bu kartı kullanmak suretiyle yarar sağlanması halinde suçtan zarar görenin ilgili banka olduğu, bu suçların birbirinden bağımsız ve ayrı ayrı suçları oluşturacağı şeklinde Dairemizin süreklilik arzeden kararları dikkate alınarak mahkemenin 08.05.2014 tarihli kararının her üç bankayı kapsayan resmi belgede sahtecilik ve şikayetçi Garanti Bankasına yönelik sahte üretilen banka kartının kullanılması suçları yönünden “a)sanığın katılan ... şikayetçi bankalara yönelik, mağdurun aslı ele geçirilemeyen ve aldatma yeteneği yönünden üzerinde inceleme yapılmaya elverişli olmayan kimlik fotokopilerinin belgelere eklendiği, bu kimlikle bankalara müracaat ederek sözleşmeleri imzalayıp sahte banka veya kredi kartları düzenleterek mağdur adına teslim alan sanığın eylemlerinin banka sayısınca TCK.nun 245/2. maddesine uygun bulunduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması, b)şikayetçi Garanti Bankası"ndan sahte kimlik fotokopisi ile ... adına üretilen banka kartı ile ilgili olarak hesap hareketlerini gösteren ekstrelerin istenmesi, sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,” şeklinde bozulmasına karar verildiği 30.11.2016 günlü ilamına uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmeden kurulan hükümde; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3, CMK.nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması dışında karar yerinde kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanıkların suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiillerin belirtilmesi ve bu fiillerin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle infazı kabil hükümler kurulması gerektiği de gözetilerek, CMK.nın 225/1. maddesi gereğince hükümlerin iddianamede unsurları gösterilen suçlara ilişkin fiiller ve failler hakkında kurulacağı, CMK.nın 230/1-c maddesi uyarınca da sanıkların suç oluşturduğu sabit görülen fiillerinin kararda açıklanacağına ilişkin hükümler karşısında; hükümde yukarıda belirtilen hususlar yer almadığı gibi hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında TCK.nın 245/2. maddesi kapsamında suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu belirtilmesine rağmen, gerekçeli kararın gerekçe bölümünde aynı yasa ve maddenin 3. fıkrasından hüküm kurulduğu belirtilerek çelişki yaratılması ve ayrıca aynı dava nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan da beraat kararı verilmesi suretiyle hükmün bölünmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.