Esas No: 2021/4227
Karar No: 2021/5563
Karar Tarihi: 16.11.2021
Danıştay 10. Daire 2021/4227 Esas 2021/5563 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4227
Karar No : 2021/5563
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Komutanlığı
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
İSTEMLERİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DAVANIN KONUSU : Davacılar tarafından, oğulları ...'in Uşak Güre Jandarma Karakolunda jandarma er olarak askerlik vazifesini ifa etmekte iken, 09/10/2012 tarihinde devriye görevi esnasında araçtan kendini atmak suretiyle yaralanması ve kaldırıldığı hastanede beyin kanaması nedeniyle vefat etmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle müteveffanın annesi davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatı olarak 155.808,05 TL (miktar artırımı yapılmak suretiyle) maddi ve 50.000,00 TL manevi, babası davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatı olarak 90.042,00 TL (miktar artırımı yapılmak suretiyle) maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacılar tarafından, maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle İçişleri Bakanlığı'na karşı açılan davada; davanın süre yönünden reddi yolunda verilen ... İdare Mahkemesi ... Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararına karşı davacılar tarafından yapılan bireysel başvuru sonucunda, ... Mahkemesinin ... tarih ve Başvuru Numarası: ... sayılı kararıyla, yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğünün ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ve ayrıca bu kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yetkili idari yargı merciine gönderilmesine karar verildiği, bunun ardından ... İdare Mahkemesince yeniden yargılama yapılmak suretiyle verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine davacılardan ...'in 77.904,025 TL, ...'in ise 45.021,00 TL maddi tazminat istemlerinin kabulüne, toplamda 122.925,025 TL maddi tazminatın davalı idarece davacılara ödenmesine, anılan bedelin 10.000,00 TL'sinin (davacıların miktar artırım talebinden önceki maddi talepleri 10.000,00 TL olduğundan) 09/05/2014 tarihinden itibaren; 112.925,025 TL'sinin ise (davacıların miktar artırım talebinin davalı idereye tebliğ tarihi olan) 01/09/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, davacılara ayrı ayrı 15.000,00 TL, toplamda 30.000,00 TL manevi tazminatın 09/05/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat ve faiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesince; İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmına yönelik davalı istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun kısmen reddine, maddi tazminatın faiz başlangıcına ilişkin kısmı yönünden ise davacılar istinaf başvurusunun kabulüne, kararın, kabul edilen maddi tazminata kısmen miktar artırım dilekçesinin tebliğinden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin kısmının kaldırılmasına, kabul edilmiş 122.925,025 TL maddi tazminatın tamamının idari başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davalı idare tarafından; Davacıların yakınının kendi eylemi sonucu ölüm olayının meydana geldiği, bu sebeple olayda idarelerinin kusurlu ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı, ayrıca manevi tazminata faiz işletilemeyeceği, öte yandan idareleri aleyhine harca hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davacılar tarafından; Müteveffanın kusuru olduğu gerekçesiyle ortak kusurlu gözetilip tazminattan indirim yapılmasının hak ve adalete uygun olmadığı, maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken bu taleplerin kısmen reddine karar verildiği, bu kısmen ret kararı uyarınca da davalı idare vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği, söz konusu vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hak arama hürriyetini engellediği ileri sürülerek kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca, karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, kabulüne karar verilen 112.925,025 TL tutarındaki maddi tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi dışındaki kısımlar yönünden usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu yönlerden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz istemine konu kararın, kabulüne karar verilen 112.925,025 TL tutarındaki maddi tazminat tutarına idareye başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi yönünden incelenmesi;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay'ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesi, 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de 2577 sayılı Kanun'a Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." hükmü eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun'a göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde ise adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanun'da, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, bilirkişi raporu uyarınca, 27/07/2020 tarihinde ... İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçe ile maddi tazminat miktarı davacı ... için 85.042,00 TL, diğer davacı ... için 150.808,05 TL artırılmış, bu dilekçe davalı idareye 01/09/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla artırılan tazminat miktarının İdare Mahkemesince kabul edilen kısmı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 01/09/2020 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan "kabul edilmiş 122.925,025 TL maddi tazminatın tamamının, idari başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine," ibaresinin, "kabul edilmiş 122.925,025 TL maddi tazminatın 10.000,00-TL'sinin (davacıların miktar artırım talebinden önceki maddi talepleri 10.000,00-TL olduğundan) davalı idareye başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihinden itibaren; 112.925,025-TL'sinin ise, davacıların miktar artırım talebinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 01/09/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin, miktar artırım dilekçesi ile artırılan maddi tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi yönünden kabulüne, diğer temyiz istemleri ile davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının, hüküm fıkrasında yer alan "kabul edilmiş 122.925,025 TL maddi tazminatın tamamının, idari başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine," ibaresinin, "kabul edilmiş 122.925,025 TL maddi tazminatın 10.000,00 TL'sinin (davacıların miktar artırım talebinden önceki maddi talepleri 10.000,00 TL olduğundan) davalı idareye başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihinden itibaren; 112.925,025 TL'sinin ise, davacıların miktar artırım talebinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 01/09/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu düzeltilerek onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davalı idareye iadesine, 16/11/2021 tarihinde yasal faizin başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla, diğer temyiz istemleri yönünden oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, davalı idareye başvuru tarihi olan 09/05/2014 tarihi olduğu, dolayısıyla bölge idare mahkemesi kararında bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
(XX)-KARŞI OY :
Temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarı yönünden, miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, söz konusu kısımlar yönünden de idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında olmayan; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmı hukuka aykırı olduğundan, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.