BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/584 Esas 2021/91 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2019/584
Karar No: 2021/91
Karar Tarihi: 16.02.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/584 Esas 2021/91 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/584 Esas
KARAR NO : 2021/91
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 31/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15/08/2016 tarihinde ... numaralı teklif ile anlaşma imzalandığını, anlaşma gereğince müvekkilinin davalı şirketten taksitler halinde ödeme yapmak üzere 10 adet araç satın aldığını, müvekkilinin yapılan anlaşmaya riayet ederek ödemelerini düzenli şekilde yaptığını, davalının müvekkiline karşı iki adet icra takibi başlattığını ve bu takiplerini bahane ederek müvekkilini zor duruma soktuğunu, borç tasfiye protokolü imzalaması konusunda zorlama yaptığını, aksi halde kefil ...... Şirketinden alacaklarını bildirdiklerini, davalının müvekkili zor durumda bırakarak imza attırmaları nedeniyle yağma suçu işlediklerini beyanla şimdilik 10.000 TL maddi alacağın işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan "Otomotiv ve Otomotiv Ürünleri Kredisi ve Rehin Sözleşmesi" imzalandığını, sözleşme gereğince davacı adına kayıtlı 10 adet araç üzerine müvekkili lehine 1. dereceden rehin şerhi işlendiğini, davacının basiretli tacir hükümlerine aykırı hareket ettiğini, protokolü bizzat imzaladıklarını, feragat, beyan ve kabulün hukuki sonuçlarının davacı tarafça bilindiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda bankacı ... ve hukukçu ... marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 04/11/2020 tarihli bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler anılı raporunda özetle;
"Taraflar arasında, 15.08.2016 tarihli ve ... sayılı ‘Otomotiv ve Otomotiv Ürünleri Kredisi İle Rehin Sözleşmesi’nin davalı tarafından sunulan fotokopisinin 13.sayfasında Kredi Borçlusu ... ...’ın 14. Sayfasında Müşterek Borçlu-Müteselsil Kefil ... ...’ın ve ... İnş.San.Tic.Ltd. Şti. nin imzaları bulunmaktadır. 10 adet KAMYON ... aracın finansmanı için açıldığı anlaşılan krediye ilişkin Müşteri ve kefillerin imzasını taşıyan 15.08.2016 tarihli ‘Kredi Geri Ödeme Planı’nda toplam 763.000,00-Euro kredinin 16.11.2016 tarihinden başlamak, üçer ayda ödenmek kaydıyla 48 ay vadeli olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmakta, dosyada bulunan ödeme planının 16.11.2016-17.08.2020 tarihleri arasını kapsayan 16 taksitten oluştuğu görülmektedir.
Sözleşme taksitlerine göre davacının ödemeleri:
Davacı dilekçesinin ekinde 17.03.2017/56.900,00-EURO tarih ve miktarlı ... ve 01.06.2017/55.760,00-EURO tarih ve miktarlı ... dekontlarını sunmuş ve geri kalan ödemelerine ilişkin hangi banka tarafından ödendiğinin tespit edildikten sonra bildirileceğini belirtmiştir. 17.07.2020 tarihli dilekçesi ile de davalının ... bayi olan ve ... San. Ve Tic. A.Ş.’nin ‘kamyon alımına ilişkin yapmış olduğu ödemeler e ait ayrıntılı hesap ekstresi’ ile bir kısım hesap numaraları bildirmiştir. Davacının bu dilekçesi ekinde yer alan ‘ekstre’nin, kredi açılışına ilişkin bayinin kendi bilgisayar kaydının fotokopisi olabileceği ve davacı tarafından yapılmış bir ödemeye ilişkin olamayacağı anlaşılmaktadır. Davacının bildirdiği banka hesapları ile ilgili bir müzekkere ve alınan bir cevaba ise rastlanmamıştır. Ancak, davalının takibe geçtiği tarihe kadar toplam 3 taksit ödemenin olduğu, 4.taksitin vadesi gelmeden hemen önce davalının takibe geçtiği dikkate alındığında, davacının takip öncesi ödemelerine ilişkin toplam 3 taksitten ikisine ilişkin dekont sunduğu, diğer taksite ilişkin ise herhangi bir ödeme bilgisinin olmadığı görülmektedir.
Davacının verdiği bilgiye göre müzekkere ile sorulması ile;
28.07.2020 tarihli cevabi yazısında, ... A.Ş., “... ... tarafından ... ...’ın kredisine 17.03.2017 tarihinde 56.900- EURO tutarlı işlemin dekontunu”;
11.09.2020 tarihli cevabi yazısında, ... T.A.Ş., “araştırmanın tamamlandığını” bildirerek yazı ekinde, ‘... ...’ imzalı ... nolu sözleşmeden ödeme olarak 01.06.2017 tarihli 55.760- EURO tutarlı işlemin dekontunu”; göndermiş ve böylece davacının iki taksit ödemesi kanıtlanmıştır.
Davacının kendi ödemelerine ilişkin, kendi hesapları konusunda Mahkeme’nin sormasına gerek kalmadan kendisinin ilgili bankadan istediği dekont ve belgeyi alabileceği dikkate alındığında, dilekçesinde bildirdiği iki taksit ödemesi dışında bir ödemenin varlığının kanıtlanamadığı Sn.Mahkemenin takdirindedir.
Davacının ödemeleri ilk taksitten itibaren aksamış, toplam iki taksitin ödenilmesi gereken tarihlerden sonra ödemesi nedeniyle ayrıca faiz ödemek durumunda kalmıştır.
Davalı şirket, davalının ilk iki taksiti geç ödemesi nedeniyle sözleşmenin 15.1. maddesine göre hesabı kat etme hakkına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Davalı 15.08.2017/... tarih ve yev. sayılı, hesabın kesilmesi ihtarında davacının taksitleri zamanında ödememesi ve rehinli araçlar üzerine 3.şahıslar tarafından yapılan takipler sonucunda çok sayıda takyidat getirilmesi gerekçesine dayandırmıştır.
15.08.2017 kat ihtar tarihi itibariyle, davacı tarafından 16.05.2017 tarihinde 55.336.31 EUR olarak ödenmesi gereken taksit borcu ödenmemiş olup, muaccel hale geldiği görülmektedir.
Sözleşmeye göre temerrüt hali :
Sözleşmenin 15.maddesi, ‘Sözleşmenin Feshi, Kredinin Kat Edilmesi, Borcun Muacceliyeti ve Temerrüt Faizi’ halini düzenlemiştir. Düzenlemeye göre, ‘madde de belirtilen haklı ve objektif hallerden herhangi birinin varlığı halinde ya da madde de belirtilmemiş olsa bile hesabın kat edilmesini ve borcun muaccel hale getirilmesini haklı ve (Müşteri ve kefillerden) kaynaklanan başkaca sebeplerin varlığı halinde, ...’nin (... A.Ş.) alacaklarının tamamının herhangi bir ihtar ya da ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden muaccel hale geleceğini ve bu hallerden birinin varlığı halinde ...’nin sözleşmeyi feshetmeye/kredi hesabını kat etmeye yetkili olduğu’ kabul edilmiştir. Sözleşmenin :
“15.1- MÜŞTERİ’nin, Geri Ödeme Planında belirlenen taksitlerden herhangi birini vadesinde ödememesi ya da eksik ödemesi;
MÜŞTERİ ve KEFİL(LER)in, gerek ...’ye gerekse 3.Kişilere keşide/tanzim ettiği bonoların protesto olması veya çeklerin karşılıksız çıkması, 3.şahıslara olan borçların kısmen de olsa vadesinde ödenmemesi, ödemelerini tatil etmesi, ödeme güçlüğü içerisine düşmesi, alacaklıları ile temdit anlaşmaları yapması, aleyhlerine 3. Şahıslarca icra/iflas takibi yapılması, ihtiyati haciz/tedbir talep edilmesi, haklarında iflas, konkordato ya da iflasın ertelenmesi talebinde bulunulması ya da iflas kararı verilmesi/konkordato ilan etmesi, borcunu ödemede acze düşmesi veya malvarlığını kısmen veya tamamen devretmesi,”
Sözleşmenin feshi ve hesabın kat edilmesi hali olarak kabul edilmiştir.
Hesabın kat edilmesi ihtarı:
Davalı tarafından 15.08.2017/... tarih ve yev. Sayılı, ....noterliğinden gönderilen ihtarname ile, ‘sözleşmenin imzalanmasından sonra şahsınız/şirketiniz aleyhine muhtelif icra müdürlükleri dosyaları ile üçüncü şahıslar tarafından yasal takiplerin başlatıldığı ve Şirketimize rehinli araçların kayıtlarına çok sayıda haciz şerhleri işlendiği tespit edildiği’ belirtilerek, sözleşme hükümlerine göre Kredi Alan’ın ödeme planına göre herhangi bir taksiti vadesinde ödememesi, Kredi Alan aleyhine 3.şahıslarca icra takibi yapılması gibi sözleşme hükümlerine aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin feshedilerek kredi ilişkisinin kesildiği, borçların tamamının muaccel hale geldiği’ belirtilerek, 15.08.2017 tarihi itibariyle (653.542,11 Euro asıl + 1.335,75 Euro faiz=) 654.877,86 Euro toplam alacağın defaten ödenmesi gerektiğini, aksi halde yasal yollara başvurulacağını’ ihtar etmiştir.
Davalı vekilinin Cevap Dilekçesi ekinde sunduğu ‘PTT_Kayıtlı Gönderi Takibi’ bilgilerine göre, ihtarname muhataplarına 17/18/21.08.2017 tarihlerinde muhataplarına tebliğ edilmiştir.
Davalı tarafından yapılan icra takipleri :
Davalı tarafından davacı aleyhine;
14.08.2017 tarihinde ... İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı dosyası ile (659.535,01 rehin alacağı+ 1.301,00 11/14.08.2017 arası faiz+ 65,05 BSMV=) 660.901,06-EURO tutarlı Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takip yapıldığı; Davacı borçlunun, vekili aracılığı ile 25/08/2017 tarihinde takibe ‘alacağın muaccel olmadığı’ gerekçesiyle itiraz ettiği; 26.10.2017 tarihinde itirazdan feragat ettiği, 27.10.2017 tarihinde ise 10 araca ilişkin yapılan kıymet takdirlerine itirazdan feragat ettiğini, araçların ivedi olarak icradan satışlarına muvafakatının bulunduğunu belirterek rehinli araçların ivedilikle satışlarına karar verilmesi talebinde bulunduğu, davalı vekilinin Cevap Dilekçesi ekinde sunduğu Takibe ilişkin evrak suretlerine göre çıkarılmıştır. Bu bilgilere göre, ‘rehinli takip’ hesabın katından bir gün önce başlatılmıştır. Yine;
Davalının, 12.10.2017 tarihinde ....İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı dosyası ile 15.08.2016 düzenlenme tarihli 16.08.2017 vadeli 55.336,31 EURO tutarlı bono ile davacı ve kefilleri hakkında ‘kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip’ başlattığı; ihtiyati hacizle başlanan takipte davalı ve kefillerinin malvarlığına yönelik hacizler uygulandığı; dosya alacaklısı davalı vekilinin, 02 Kasım 2017 havale tarihli dilekçesi ile müşterek borçlu-müteselsil kefil ... İnş. ve Tic.Ltd.Şti.’nin malvarlığına uygulanan hacizlerin, 29 Aralık 2017 tarihinde borçlular adına kayıtlı bulunan araçların kaydındaki yakalama şerhinin kaldırılması talebinde bulunduğu ve talebinin kabul edilerek işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Takibe ilişkin bilgiler dosya içindeki İcra dosyasından çıkarılmıştır.
Davacı aleyhine yapılan takip dosyalarındaki işlemler karşılaştırıldığında, davacı tarafın ‘rehinli takibe’ (2017/...-E.sy.) itirazlarını geri çekmesi ile davalı alacaklının, ‘kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte’ (2017/...-E.), önce kefilin malvarlığı üzerindeki takyidatların kaldırılması talebinde bulunduğu, devamında taraflar arasında 03.11.2017 tarihli protokolün yapıldığı anlaşılmaktadır.
Borç Tasfiye Protokolü :
03.11.2017 tarihinde Alacaklı : ... ile Kredi Alan : ... ... ve Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefiller ... ... ile ... İnş. San. ve Tic.Ltd.Şti. arasında, “... numaralı Otomotiv Ürünleri Kredisi ve Rehin Sözleşmesinden kaynaklanan muaccel ve İcra Takip dosyalarına konu olan borçların tasfiyesi” ile ilgili Borç Tasfiye Protokolü imzalanmıştır. Protokolde özetle;
Kredi alacağı ile ilgili borçlular hakkında ....İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı dosyası ile Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile ve ....İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı dosyası ile ‘kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip’ başlatmış; Kredi Alan tarafından ....İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı dosyasına önce itiraz edilmiş, sonra itirazdan feragat edilmiştir.
Kredi Alan ve kefiller, Kredi Sözleşmesinin teminatını oluşturan rehinli araçları en geç 12.11.2017 tarihine kadar satmayı ve satış bedellerini borçlarına mahsup edilmek üzere ...’e olan borçlarına mahsup edilmek üzere ödemeyi (md.1);
Her bir araç için tek tek 80.000,00-Euro ödenmesi halinde de araçların tek tek satımının yapılabileceğini (md.2);
En geç 12.11.2017 mesai bitim saatine kadar ödenmesi kaydıyla 702.500,00 Euro ...’e ödenmesi durumunda, takip giderleri hariç kredi sözleşmesi borcunun sona ereceğini (md.3);
Takip gider ve masraflarının borçlulara ait olduğunu (md.4);
Belirtilen ödemenin belirtilen tarihlerde yapılmaması halinde, protokolün kendiliğinden münfesih olacağını (md.5);
Herhangi bir nedenle işlem yapılamaması, satışın gerçekleşmemesi hallerinde ...’nin protokoldeki taahhütleri ile bağlı olmadığını (md.6);
Kredi Alan ve Kefillerin, krediye konu araçlar için 13-14/11/2017 tarihlerine icra satışları alındığını bildikleri,mutabık kalınan tarihte ödemenin yapılmaması halinde araçların icrai yoldan satışlarının gerçekleşeceğini ve protokole dayalı hiçbir talepte bulunamayacaklarını (md.7);
Yükümlülüklerin tam ve zamanında yerine getirilememesi halinde ...’nin borç tüm ferileri ile birlikte ödeninceye kadar, başta icrai satış işlemleri olmak üzere yasal işlemlere devam edeceği (md.8);
Doğacak uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu (md.10); kabul edilmiş ve taraflarca imzalanmıştır.
Davacı bu protokolün kendisine zorla imzalatıldığını ve ‘yağma suçu’ işlendiğini ifade etmektedir. İfadesinin dayanağı olarak zorlamayı gösteren ‘cebir’ eylemi göstermemekte, muhtemelen ‘yasal takip’ süreci (haciz, muhafaza vb) ile yaşadığı sıkıntıyı bu anlamda kullanmaktadır.
Davacının iradesi dışında Borç Tasfiye Protokolünü imzaladığı iddiası:
Davacı, davayı açmadan önce davalıya gönderdiği 05.03.2019 tarihli ‘ihtarname’ başlıklı yazıda özetle, ‘müvekkili ile davalı arasında ... sayısı ile imzalanan sözleşme ile ilgili borç tasfiye protokolü düzenlendiğini, ardından müvekkiline ait plakasını bildirdiği araçların satıldığını, satışın müvekkilinin rızası dışında olduğu gibi müvekkilinin tüm araçların kredilerini düzenli ödediğini, herhangi bir borçları bulunmamasına karşılık araçların neye dayanılarak satıldığı, araçların ne kadara satıldığı vb tüm evrakların nüshalarının gönderilmesini, aksi halde doğmuş, doğacak tüm zararlarının tazmini için yargı yoluna başvurulacağını’ bildirmiştir. Davacı bu yazısında, ‘satışın rızası dışında olduğunu’ ifade etmekte ancak bir zorlamadan söz etmemektedir.
Davalı tarafın bu ‘ihtara’, ‘Cevabi İhtarname’ başlıklı yazı ile özet olarak, ‘hesabın 15.08.2017 tarihinde sözleşmeye aykırılıktan dolayı kat edildiğini, borçların tamamının muaccel hale geldiğini; 03.11.2017 tarihinde borç tasfiye protokolü imzalandığını, protokol hükümlerinin yerine getirilmemesi üzerine de icrai işlemlere devam edildiği; araçların ... İc.Müd. 2017/...-E. sy. dosyasından paraya çevrildiği, belge ve evrakların bu dosyadan temin edilebileceği; iddia ve taleplerin kendilerinin yöneltilmesinin mümkün olmadığı’ yanıtını verdiği, davacının Dava Dilekçesi ekinde sunduğu davalı şirket yazısından anlaşılmaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde ise ‘iki icra dosyası bahane edilerek müvekkilinin riskli görüldüğünün ileri sürülerek 03.11.2017 tarihinde borç tasfiye protokolünü imzalamaları konusunda zorlandığını, müvekkilinin imzalamaması halinde kefilden alacaklarını dile getirerek müvekkilini zor durumda bıraktıklarını; davalının müvekkilini zor durumda bırakarak imza attırmasının yağma suçunu oluşturduğunu’ ifade ettiği görülmektedir.
Davacı, 03.11.2017 tarihli Borç Tasfiye Protokolünden önce, 26.10.2017 tarihinde ... İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı dosyası ile yapılmış olan Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takibe itirazdan feragat etmiş, 27.10.2017 tarihinde ise 10 araca ilişkin yapılan kıymet takdirlerine itirazdan feragat ederek araçların icradan ivedi olarak satışını talep etmiştir. 03.11.2017 tarihli protokolde öngörülen 12.11.2017 tarihi mesai saati sonuna kadar ödemenin gerçekleşmemesi ile icrai işlemlere devam edilerek satışın gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
İşlemlerin gelişimi davacının, yasal takip sürecine ilişkin yapılan işlemleri (rehinli takibe ilişkin itirazından vazgeçmesini ve araçların satışı talebinde bulunmasını), davalı tarafından yapılan takipte kefillerinin malvarlığı üzerine de haciz konulması nedeniyle yaptığını, kefillerinin malvarlığı üzerine haciz konulmamış olsaydı rehinli takibe itirazdan vazgeçmeyeceğini ve 03.11.2017 tarihli Borç Tasfiye Protokolünü de imzalamayacağını ifade ettiğini göstermektedir. ....İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takipte önce davacının takibe ve kıymet takdirine itirazdan vazgeçmesi, devamında davalının ... İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E. sayılı takip dosyasında, Müşterek Borçlu-Müteselsil Kefil ... İnş. ve Tic.Ltd.Şti.’nin malvarlığına uygulanan hacizlerin kaldırılması talebinde bulunulması ve bundan sonra (03.11.2017) Borç Tasfiye Protokolünün imzalanması bu iddianın delili olarak gösterilmektedir. Kambiyo takibine ilişkin İcra dosyasındaki ( ... .İcra Müdürlüğü’nün 2017/...-E.) bilgiler, davalının 29 Aralık 2017 tarihinde aynı dosyadan, davacı adına kayıtlı araçların kaydındaki ‘yakalama’ şerhinin kaldırılmasını istediğini göstermektedir. Tüm bu işlemlerin herhangi bir alacağın tahsiline ilişkin yasal takip sürecinde görülebilecek olağan işlemler olduğu Mahkemenin takdirindedir.
Ayrıca, “Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması halinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.” (TBK-md 38/2) “Bir hakkın kullanılacağı tehdidi ile düzenlenen borç belgesi, yalnız bu nedenle geçersiz sayılmaz. Belgenin geçersizliği için, borçlanılanın müzayakaya düşüp, elde edilen faydanın fahiş olması gerekir.” (Y.4.HD, 15.09.1964-tarihli, E.13173,K.4388 sy.karar) “Bir hakkın veya kanuni yetkinin kullanılacağı tehdidi, fahiş menfaatler elde edilmemiş ise, hukuka aykırı sayılmaz ve böyle bir ikrah, işlemi geçersiz hale getirmez” (Bkz.YHGK,1.10.1990 T. 2013/352-447 sy. Karar-Aynı doğrultuda Y.13.HD,19.12.1991 T. 1991/9099-11568 sy karar-T.UYGUR-Açıklamalı İçtihatlı Borçlar Kanunu,sh.1154) Dolayısıyla, yasal takip sürecinde ‘kefillerden tahsilat yapılmasını önleyebilmek için’ 03.11.2017 tarihli protokolü imzalamak zorunda kaldığını ifade eden davacı, bu protokolü imzalamakla, davalı tarafından kendisinden ‘aşırı menfaat elde edildiğini’ kanıtlaması halinde < korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmesi kaydıyla -TBK-md39/1>, tazminat davası açabilecektir; davacının ise davalının aşırı menfaat elde ettiğine ilişkin bir iddiası ve kanıtı görülemediği Mahkemenin takdirindedir.
Ayrıca, davacı, zararına ilişkin herhangi somut bir zarar kalemi de göstermemektedir. 03.11.2017 tarihli protokolün imzalanmasının başlı başına bir zarar kalemi olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı Mahkemenin takdirindedir.
Sonuç olarak;
Davacının taksit ödemelerini geri ödeme planında kararlaştırılan tarihlerde yapmadığı, - 15.08.2017 kat ihtarından önce, 16.05.2017 tarihli 55.336.31 EUR olarak ödenmesi gereken taksit borcu ödenmemiş olduğu, taksit borcunun muaccel hale gelmiş bulunduğu,
Olağan yasal takip işlemleri sürecinde imzalanan 03.11.2017 tarihli Borç Tasfiye Protokolünün ‘zorla imzalatıldığı’ iddiasına bağlı olarak, somut bir zarar kalemi ortaya konulmadan zarar hesaplaması yapılmasının mümkün bulunmadığı" şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; taraflar arasında akdedilen Borç Tasfiye Protokolü'nün davacıya zorla imzalatıldığı iddiası ile bu protokol nedeniyle davacının uğradığı maddi zararın tazmini talebinden ibarettir.
Mahkememizce usul hukuku yönünden yapılan incelemeye göre, 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi gereğince davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, davacı yanca dava açılırken arabuluculuk son tutanağı fotokopisinin dava dilekçesine eklendiği ancak 04/02/2020 tarihli celsede davacı vekilince arabuluculuk son tutanak aslının ibraz edildiği, davalı yanın bu hususa ilişkin itirazının eksikliğin tamamlanmasından sonra ileri sürülmesi nedeniyle mahkememizce dinlenemeyeceği ve bu nedenle HMK'nun 115/3. maddesi uyarınca davanın usulden reddedilemeyeceği anlaşıldığından yargılamanın esasına geçilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası yönünden, davacı vekili; taraflar arasındaki Otomotiv ve Otomotiv Ürünleri Kredisi ile Rehin Sözleşmesi gereğince ödemelerin düzenli olarak yapılmasına rağmen davalı yanca ... İcra Müdürlüğünün 2017/... ve .... İcra Müdürlüğünün 2017/... esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, daha sonra bu takiplerin risk teşkil ettiği gerekçe gösterilerek, kefil olan şirketin alacakları dile getirilerek müvekkilinin zor durumda bırakılarak TCK'daki yağma suçu işlenmek suretiyle zorla borç tasfiye protokolünün imzalatıldığını beyanla, bu protokol nedeniyle uğranılan zararın tazmini için eldeki davayı açmış olup, davalı vekili; davacı tarafça Otomotiv ve Otomotiv Ürünleri Kredisi ile Rehin Sözleşmesinin 15. Maddesine aykırı hareket edilmiş olması nedeniyle hesabın kat edilerek noter ihtarı ile davacı ve kefillere durumun bildirildiğini, davacı aleyhine 3. kişilerce takip başlatıldığını ve bunun sözleşmede sözleşmenin feshi ve hesabın kat edilmesi sebebi olarak kabul edildiğini, taraflarınca başlatılan takiplerde muhafaza altına alınan araçların satış tarihlerinin belirlenmesinden sonra davacı ve kefillerin müvekkiline başvurarak borcu kabul ettiklerini bildirmeleri üzerine borç tasfiye protokolünün imzalandığını, davacı yanın borç tasfiye protokolünün zorla imzalatıldığına ilişkin beyanlarının hukuken dinlenemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasındaki Otomotiv ve Otomotiv Ürünleri Kredisi ile Rehin Sözleşmesi geri ödeme planına göre davacının ödemesi gereken taksitlerden yalnızca ilk iki tanesini gecikmeli olarak ödediği, 16/02/2017 tarihinde yapılması gereken ikinci ödemenin 01/06/2017 tarihinde yapıldığı, 16/05/2017 tarihli taksidin ise ödenmediği, bunun üzerine davalı yanca 15/08/2017 tarihinde hesabın kesildiği, kredi sözleşmesinin 15/1. Maddesi uyarınca ilk iki taksidin geç ödenmesi nedeniyle davalı yanın hesabı kat etme hakkına sahip olduğu, davalı yanın ... Noterliği'nin 15/08/2017 tarihli ... yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesinde taksitlerin zamanında ödenmemesi ve rehinli araçlar üzerine 3. kişilerce yapılan takipler sonucunda haciz konulması gerekçesine dayandığı, 3. kişilerce yapılan takiplere emsal olarak gösterilebilecek hesabın kat edilmesinden önceki 04/07/2017 tarihinde ... İcra müdürlüğünün 2017/... esas sayılı dosyasında dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine icra takibine başlandığı, 21/07/2017 tarihinde .... İcra Müdürlüğünün 2017/... esas sayılı dosyasında dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine ihtiyatı haciz kararının uygulanması için takibe girişildiği ve 10/08/2017 tarihinde ... İcra Müdürlüğünün 2017/... esas sayılı dosyasında dava dışı kişi tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibinin başlatıldığının tespit edildiği, davalı yanca başlatılan rehinli takibe ilişkin ... İcra Müdürlüğünün 2017/... esas sayılı dosyasında davacı yanın 26/10/2017 tarihinde borca itirazından ve 27/10/2017 tarihinde kıymet takdirine itirazından feragat ettiği, akabinde araçların satışına muvafakat ettiğini bildirerek araçların satılmasını talep ettiği, yine davalı yanca başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibine ilişkin .... İcra Müdürlüğünün 2017/... esas sayılı dosyasında davalı vekilinin 02/11/2017 tarihinde dava dışı kefil aleyhine uygulanan hacizlerin ve 29/12/2017 tarihinde borçlular adına kayıtlı araçlar üzerindeki yakalama şerhlerinin kaldırılmasını talep ettiğinin görüldüğü, devamında taraflar arasında davaya konu 03/11/2017 tarihli borç tasfiye protokolünün imzalandığı, protokolde davalı yanca başlatılan takip dosyalarına konu borçların davacı ve kefil tarafından kabul edildiğini ve ödemek istediklerini, dosya borçlarından indirim yapılarak tasfiyesi hususunda tarafların anlaşmaya vardıkları hususunun belirtildiği, protokole göre; davacı ve kefillerin kredi sözleşmesinin teminatını teşkil eden araçları 12/11/2017 tarihine kadar satarak satış bedelini davalıya olan borçlarına mahsup edilmek üzere ödeyecekleri, en geç 12/11/2017 tarihine kadar 702.500,00 Euro ödenmesi halinde takip giderleri hariç kredi sözleşmesi borcunun sona ereceği, ödemenin belirtilen tarihlerde yapılmaması halinde protokolün kendiliğinden münfesih olacağı, mutabık kalınan tarihlerde ödemenin yapılmaması halinde araçların icrai yoldan satışlarının gerçekleşeceği ve borçlu ve kefillerin protokole dayalı olarak talepte bulunamayacakları, yükümlülüklerin tam ve zamanında yerine getirilmemesi halinde davalının borç tüm ferileri ile ödeninceye kadar başta icrai satış işlemleri olmak üzere yasal işlemlere devam edeceği hususlarının kabul edildiği görülmekle, sonuç olarak taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 15.1 (vadesinde borçların ödenmemesi) ve 15.5 (üçüncü kişilerce takip yapılması) maddelerinin davacı yanca ihlali nedeniyle davalı tarafın kredi hesabını haklı sebeple kat ettiği ve bunun üzerine borç tasfiye protokolünün imzalandığının anlaşıldığı, davacı yanın borç tasfiye protokolünün imzalanmasında cebrin etkisi altında olduğunu ispata elverişli bir delil sunamadığı, sözleşmenin zorla imzalatılması suretiyle yağma suçunun işlendiğinin beyan edilmesine rağmen dosya kapsamında herhangi bir soruşturma dosyası bilgisinin dahi bulunmadığı, nitekim borç tasfiye protokolünün imza tarihi 03/11/2017 olmakla irade fesadı nedeniyle 1 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı, davalı tarafça yapılan takip işlemlerin yasa ile tanınan hakların kullanılmasına ilişkin olduğu, bu hakların kullanılmasının davacı yanın protokolü imzalarken irade fesadına uğradığı anlamına gelmeyeceği, davalı yanca başlatılan takip dosyalarında davacının itirazlarını geri çekmesi ve davalının kefiller adına uygulanan hacizlerin ve araçlar üzerindeki yakalama şerhlerinin kaldırılması talebinde bulunması üzerine borç tasfiye protokolünün imzalandığı hususu ile birlikte protokol hükümlerinin içeriği nazara alındığında taraflarca yapılan iş ve işlemlerin protokolün imzalanması sürecine ve imzalandıktan sonra icrasına yönelik olduğu, protokolün davacıya zorla imzalatıldığından bahsedilemeyeceği, davacı iradesinin de protokolün imzalanmasına yönelik olduğu anlaşıldığından davacı yanın davasının dayanaksız ve haksız olduğu, davacı iddialarının ispatlanamadığı, aksi düşünülse dahi protokol içeriğinde davalının davacıdan aşırı bir menfaat elde ettiğine dair bir düzenleme bulunmadığından ve davacı yanın bu nedenle uğradığı zararı da kanıtlayamadığı anlaşıldığından açıklanan gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harçtan 59,30 TL'nin mahsubu ile arda kalan 111,48 TL'nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 4.080 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2021

Katip ...
e-imza

Hakim ...
e-imza

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.