Esas No: 2021/6486
Karar No: 2021/12595
Karar Tarihi: 16.11.2021
Danıştay 6. Daire 2021/6486 Esas 2021/12595 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/6486
Karar No : 2021/12595
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVALI) …Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVACILAR) 1- … 2- …3- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … 2- …
3- … 4- …Bakanlığı
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Samsun İli, Atakum İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı taşınmazın hissedarları olan davacılar tarafından, taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "Anadolu Güzel Sanatlar Okulu" olarak ayrılmasına rağmen uzun yıllar kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet haklarının kısıtlandığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00 TL tazminatın (ıslah sonucu 441.827,32 TL) dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…, sayılı kararda; tazminat isteminin kabulü ile davacıların hissedarı oldukları taşınmazın, 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında "eğitim tesisi alanı" olarak belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakları kısıtlanan davacıların her birinin hissesi karşılığı uğradıkları toplam 441.827,32 TL zararın, ıslah dilekçesi öncesi istenen 10.000,00.TL'lik kısmının dava tarihi olan 14.09.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, ıslah edilen 431.827,32 TL'lik kısmının ise ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 26/11/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından (hisseleri oranında) davacılara ödenmesine, öte yandan, davacılara ödenmesine hükmolunan tazminat tutarının, taşınmazda her bir davacının hissenin idare adına tapuda tescil edilmesi sırasında, kamulaştırma bedeli yerine geçecek miktar olarak kabul edilmesi ve buna göre işlem yapılması gerektiğine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; tazminat tutarı dava dilekçesinde düşük belirtilmiş ise de, davacıların tazminine karar verilmesi konusunda gerçek iradesini yansıtan miktarın, ıslah ile arttırılan gerçek zarar olduğu, bu gerçek zararın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi veya ıslah dilekçesinin verildiği tarihte değil, esasen mülkiyet hakkının kısıtlanması ile ortaya çıktığı, ancak, davacılar tarafından miktarı tam olarak bilinemediğinden ve tespit edilemediğinden dava açılırken talep edilemeyen bir zarar olduğu açık olup, bu doğrultuda ıslahla arttırılan dava değerinin tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olması karşısında, istinaf başvurusuna konu kararın, ıslah dilekçesi ile arttırılan 431.827,32-TL'nin miktar arttırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, kararın, ıslah dilekçesi ile arttırılan 431.827,32 TL'ye miktar arttırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal faiz yürütülmesine ilişkin kısmına karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, kararın bu kısmının kaldırılmasına, 431.827,32.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, davalı idare tarafından, davanın kabulüne ve yargılama giderlerine ilişkin kısmına karşı davacılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerine ilişkin kısmına karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare vekilince, bilirkişi kurulu tarafından emsal alınan taşınmazların resmi olarak yapılmış satışa konu olmayan, pazarlık payı düşülmemiş satışa çıkarılmış taşınmazlar olduğu, taşınmazın davacı adına tescilinin iptal edilerek Milli Eğitim Bakanlığı'na tahsisine ve Hazine adına tesciline karar verilmesi yönünde hüküm kurulması gerektiği, Harçlar Kanununun 13. md. uyarınca davalı kurumun harçtan muaf olduğundan yargılama giderlerinin buna göre belirlenmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davacı vekilince, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından, her bir davacı hissesinin ve tazminat isteminin birbirinden bağımsız olduğu ve buna göre istinaf ve temyiz parasal sınırlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi, ayrıca, harç ve vekalet ücretinin nispi olarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Samsun İli, Atakum İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel sayılı, davacıların hissedarı olduğu taşınmazın uygulama imar planında eğitim alanı olarak belirlenmesine karşın uzun süre kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı 10.000,00-TL (ıslah sonucu 441.827,32-TL) tazminatın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın ve Dairemizin E:2021/4780, E:2020/11166 sayılı dosyalarının (uyuşmazlık konusu taşınmaz ile bu taşınmaza komşu ve planda aynı fonksiyon ile ayrılmış …ada, …parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından açılan davalara ilişkin olarak) UYAP kayıtları ile birlikte incelenmesinden: Davacıların hissedarı olduğu Samsun İli, Atakum İlçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel nolu taşınmaz ile buna komşu …ada, …parsel nolu taşınmazın Samsun Belediye Meclisi'nin …tarih ve …sayılı kararı ile kabul edilen imar planında "Lise alanı" olarak belirlendiği, sonrasında ilgili parsellerin de bulunduğu alanın "Anadolu Güzel Sanatlar Okulu" kullanımına dönüştürülmesine yönelik imar planı değişikliğinin Atakum Belediye Meclisi'nin …tarih ve …sayılı kararı ile onaylandığı, dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda; taşınmazın halihazırda boş arsa niteliğinde olup, üzerinde herhangi bir yapı bulunmadığı, taşınmazın değerinin belirlenmesinde "Emsal Karşılaştırma Yönteminin" kullanıldığı, dava konusu taşınmazın arsa m2 birim değerinin de 2.350,00 TL olarak belirlendiği, taşınmazın dava tarihi olan 14.09.2018 tarihi itibariyle değerinin hesaplanması bakımından ise, dava tarihi İtibarıyle TEFE Oranının 30.226,00, olduğu göz önüne alındığında; …ada, …parsel parsel sayılı taşınmazın değerinin: 34.264.128,00 TLx30.226,00/32.719,23= 31.653.175,61 TL olduğu; her bir davacı hissesi yönünden değerin ise; …'a ait hisse payının değeri = 31.653.175,61 TL x 725/182256 = 125.913,84 TL, …’ın toplam hisse payının değeri=125.913,84 TL + 32.042,90 TL = 157.956,74 TL ve …’ın toplam hisse payının değeri=125.913,84 TL + 32.042,90 TL = 157.956,74 TL olduğu ve toplamda 441.827,32.-TL olduğu yönünde görüş ve tespitlerde bulunulduğu, Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda tazminat isteminin kabulü yolunda yukarıda özetlenen kararın verildiği, dava konusu …ada,…parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarı tarafından açılan başka bir davada ise, (…İdare Mahkemesinin …tarih, E:…, K:…sayılı kararı) dosya üzerinden alınan ek bilirkişi raporunda, Atakum Belediye Başkanlığının 29/01/2021 tarihli yazısındaki dava konusu parselin 1168 m²'sinin yola isabet ettiği, 374 m²'sinin ise yola ihdas edilmesi gerektiğinin belirtiği, buna göre yola ihdası gereken alanlar, parselin toplam alanından düşüldükten sonra, …ada, …parsel sayılı 14.580,48 m² yüzölçümlü arsa vasfındaki taşınmazın tapu alanından 1168 m² yola terk edilecek alan çıkarılıp, 374 m² yoldan ihdası gereken alan eklenmek suretiyle bulunan hesap alanı (14.580,48 m² - 1.168,00 m² + 374,00 m² = 13.786,48 m²) üzerinden hesaplama yapılarak bedelin belirlendiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, dosya kapsamında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda, davacıların hissedarı olduğu …ada, …parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün toplam 14.580,48 m² olarak değerlendirildiği, yola terk ve yoldan ihdasa ilişkin herhangi bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmediği, daha sonra, keşif tarihindeki 2019 yılına ait satılık parsel/emlakçı ilanlarının emsal taşınmaz olarak esas alınması suretiyle dava konu taşınmazın değer tespitinin yapıldığı ve bulunan söz konusu değerin geriye doğru fiyat taşıması yoluyla 2018 yılına uyarlanarak davacıların hisse bedelinin de bu değerlendirme sonucunda belirlendiği anlaşılmaktadır.
Olayda, dava konusu taşınmaz bedelinin tespiti için emsal taşınmaz belirlenirken öncelikle, öncelikle taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle değer tespitinin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla; İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda satışı gerçekleşmiş somut taşınmazların, emsal taşınmaz olarak esas alınmak suretiyle dava konusu taşınmazın değer tespitinin yapılmadığı anlaşılmış olup bu raporun hükme esas alınması mümkün olmadığından, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, taşınmazın dava tarihindeki, cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararı faiz başlangıç tarihi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu hususlar hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bu durumda, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 16/11/2021 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının yukarıda belirttiğimiz gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.