3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/5862 Karar No: 2019/2881 Karar Tarihi: 03.04.2019
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/5862 Esas 2019/2881 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/5862 E. , 2019/2881 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı tarafından aleyhine İcra Müdürlüğü"nün 2010/1476 E. sayılı dosyası ile kira alacağının tahsili amacıyla takip başlattığını ancak kendisi tarafından kira bedellerinin süresinde ödendiğini, Ağustos 2006 ayına ait kira bedelinin ise iki kez ödendiğini ileri sürerek .... İcra Dairesinin 2010/1476 E. sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir. 1- Hukuk Muhakemeleri Kanunun 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Anılan Kanun"un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Diğer taraftan, HMK"nin 298/2. maddesinde de; gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, re"sen gözetilmesi yasa ile hakime yüklenmiş bir görevdir.
Somut olayda, kısa kararda; “1- Davacının davasının reddine, 2- Davalının kötü niyet tazminatının reddine,” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise yalnızca; davacının davasının reddine karar verilmiş, kötü niyet tazminatına ilişkin hüküm kurulmamıştır. Buna göre; mahkemece oluşturulan kısa karar ve gerekçeli karar kötüniyet tazminatı konusunda birbiriyle çelişki oluşturmaktadır. 10/04/1992 tarih ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup, HMK"nin 298/2. maddesi hükmüne uygun şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir. 2-)Bozma nedenine göre diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte yazılı nedenlerle hükmün HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA ikinci bentte yazılı nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.