18. Ceza Dairesi 2018/8263 E. , 2019/3598 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.740,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Alanya 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14/09/2018 tarihli ve 2017/243 esas, 2018/165 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın, katılana yönelik olarak bir elini yumruk yapıp, diğer elinin avuç içerisine alkış yapar gibi vurmak suretiyle hakaret suçunu işlediğinden bahisle, Mahkemesince "...sanığın yaptığı hareketi tanımlama biçiminin yalnızca farklılaştığı..." gerekçesi ile mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, sanığın tüm aşamalarda üzerine atılı bulunan suçlamayı kabul etmediği, ayrıca olay günü heyet raporu düzenlemekle görevli olan doktorların beyanlarında da bahse konu hareketin gerçekleşmediğini belirttikleri, yine tanık olarak beyanlarına başvurulan Jandarma görevlilerinin de bahse konu olayı katılan ile sanık arasında tartışma olduğu şeklinde yorumladıkları ve hakarete konu olabilecek herhangi bir olaydan bahsetmedikleri anlaşılmakla, Yargıtay 18. Ceza Dairesi"nin 22/10/2017 tarihli ve 2015/33019 esas, 2017/11822 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin dahi, mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığının belirtilmiş olması karşısında, dosya kapsamında sanığın üzerine atılı bulunan suçu işlediğine dair hiçbir delil olmamasına rağmen, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece, deliller değerlendirilerek sanığın, soruşturma aşamasındaki beyanında yaptığı hareketi tanımlama biçiminin yalnızca farklılaştığı ve tanık Zafer Şeret"in soruşturma aşamasındaki beyanında sanığın müştekiye el hareketiyle hakaret ettiğini beyan etmesi gerekçeleriyle sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit görülüp mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 20/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.