Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5710
Karar No: 2018/3067
Karar Tarihi: 29.03.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/5710 Esas 2018/3067 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/5710 E.  ,  2018/3067 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

    A)Davacı İstemi:
    Dava, sigorta başlangıç tarihinin 1981 yılı olduğu ve bu tarihte (1) gün çalıştığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı:
    Davalı ... vekili özetle; bildirgenin, sigortalı konumunda çalışmanın varlığını kabul için yeterli olmadığını, eylemli çalışma olgusunun Yargıtay içtihatlarında öngörülen yönteme uygun biçimde araştırılıp kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    ilk Derece Mahkemesince ; “Anılan işyerinden davacının 01.08.1981 tarihinde işe alındığına dair işe giriş bildirgesi 21.09.1981 tarihinde ... varide sayısı ile Kuruma verilmesine rağmen, 1981/3.dönem bordrosunun verilmemesi karşısında, Kurumca ne gibi bir işlem yürütüldüğü-muameleli işyeri dosyasının imha edilmiş olması nedeniyle- belli olmamaktadır. Bu durumda, olayda sair kanıtlar ve tanık sözlerine dayanılarak bir sonuca varılması gerekecektir. Mahkememizce bordro tanıklarının var olmaması nedeniyle komşu işyeri çalışanları veya komşu işyeri işverenleri soruşturulması yaptırılmışsa da; aradan 35 yıl geçmesi sonucu kamu tanığı dinlenmek olanağından yoksun kalınmıştır. ” gerekçesiyle “ Davanın kabulü ile; ... T.C. Kimlik ve ... ss numaralı davacı ...’nin işveren ... ’ye ait 142091.35 sicil sayılı iş yerinde 01/08/1981 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 1 gün fiilen çalıştığı, buna göre sigortalılık başlangıç tarihinin 506 Sayılı Yasanın 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 07/09/1982 olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitine, ” karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu;
    Davalı ... vekili; yetersiz tanık anlatımlarını esas alan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesince “Sonuç itibarıyla, 6100 sayılı Kanun"un 355. maddesinde yer alan, incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bunun kendiliğinden gözetileceği yönündeki düzenleme çerçevesinde yapılan incelemede, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçeleriyle “ .... İş Mahkemesi"nden verilen 29.03.2017 tarihli, 2016/255 Esas, 2017/99 Karar numaralı hükmüne yönelik davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, ” karar verilmiştir.
    E)Temyiz:
    Davalı Kurum vekili “ Ayrıntılı inceleme yapılmamıştır. Tanık davacının işvereni ve babasıdır. Babasının beyanına dayanılarak kabul kararı verilemez. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
    Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 07/06/1964 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 01.08.1981 tarihinde 17 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinin 21.9.1981 tarihinde 679771 varide sayısı ile Kuruma verildiği, ...sigorta sicil numarasının ... İl Müdürlüğü tarafından 1981 yılında verilen serilerden olduğu, Kurumda ... sicil numarasında işveren ...adına tescilli “... Salonu” ünvanlı, ...Cad. No:... Bornova/... adresinde kurulu “Tatlı İmali” işyerinin, 1.8.1981 - 20.11.1981 tarihleri arasında Yasa kapsamında olduğu, 1981/3.dönem bordrosunun Kuruma verilmediği, davacının hizmet cetvelinde 11.6.1996 – 7.7.2010 ve 1.8.2011 – 31.5.2016 tarihleri arasında muhtelif işyerlerinde geçen sigortalı çalışmalarının toplamının 4397 gün 4/a, 12.8.2010 – 7.6.2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4/b maddesi kapsamında 9 ay 27 gün zorunlu sigortalılığı olduğu, komşu işyeri çalışanları veya komşu işyeri işverenleri soruşturulması yaptırılmışsa da; bulunamadığı,tanık olarak dava dışı işveren Mehmet Derici’nin dinlendiği ve davacının babası olduğu, bir babanın kendi oğlunu sigortasız çalıştırması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan toplanan delillerin kabule yeterli olmadığı, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; fotokopisi bulunan işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek, imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek,bordro tanığı dinlenmesi mümkün olmadığından Kurumdan, Belediye"den ve Vergi Dairesinden sorulmak suretiyle, ayrıca zabıta marifetiyle sağlıklı bir araştırma yaptırılarak komşu işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtlarını SGK’dan getirtmek, tanık olarak bilgilerine başvurmak, her ne kadar 28/12/2016 tarihli duruşmada birlikte çalıştıkları belirtilen davacının abisi ...’nin Yunanistan’da çalıştığı beyan edilmişse de aradan geçen zaman nedeniyle, ...’nin yurda dönmüş olması halinde tanık olarak beyanına başvurmak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılarak, ilk derece makemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    G)Sonuç:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi