3. Hukuk Dairesi 2018/7534 E. , 2019/2815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kendisine ait aracın kendi oturduğu apartmanın otoparkında park halinde iken, davalıların kat maliki oldukları yandaki apartmanın istinat duvarının çökmesi sonucu pert olduğunu, gerekli tespitin yapıldığını, oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı olduğunu belirterek, 27.300.00.- TL ve ulaşım bedeli olan 300.00.- TL nin olay tarihinden yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; kendilerinin kat maliki olduğunu, binanın mimari projesinde anılan duvarın bulunmadığını, duvarın yüklenici tarafından yapıldığını, davalıların sorumlu olmadığını belirterek , davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın talep etmiş olduğu 27.000 .00.- TL miktarın, 16.06.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2016 / 4906 Esas - 2016 / 6483 Karar sayılı ve 25 / 04 /2016 tarihli kararı ile; " ... Davalılar, zararın meydana gelmesine neden olan binada 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Yasası kurallarına göre malik durumundadırlar. Anılan Yasanın 16. maddesinin düzenleniş biçimi ve mülkiyet hukuku gereğince her bir davalı arsa payı oranında taşınmazın sahibi durumundadır. Zarara, taşınmaza ait istinat duvarının yıkılması neden olmuştur. Binaya ait istinat duvarları ortak yerlerden olup, ortak yerler tüm bağımsız bölüm maliklerinin ortak mülkiyetinde ve sorumluluğunda olduğundan meydana gelen zarardan da arsa payı oranında sorumlu olmaları esastır. Bu durumda, davalıların sorumlulukları da arsa payı oranı gözetilerek belirlenmelidir. Diğer anlatım ile davalılar, dava konusu zararın meydana geldiği apartmanda bağımsız bölüm sahipleri olup; sorumlulukları da, arsa payları ile sınırlıdır... " gerekçesi ile bozulmuş , davalılar vekilinin kararın düzeltilmesine ilişkin talebi üzerine Dairemizin 2016 / 14915 Esas - 2017 / 9187 Karar sayılı ve 07/06/2017 tarihli kararı ile; " ... Davaya konu uyuşmazlık davalılara ait olduğu tespit edilen istinat duvarının, davacıya ait aracın üzerine yıkılarak aracın pert olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, tarafların kusur durumlarının tespitinin teknik bilgi gerektirdiği açıktır. Bu halde; yukarıdaki kanun hükmü gereğince taraflardan birinin talebi ile konusunda uzman bilirkişinin görüşü alınabileceği gibi mahkemece kendiliğinden de bilirkişi görüşüne başvurulabileceği açıktır. Ne var ki mahkemece; tarafların kusur durumlarının tespiti açısından bilirkişi görüşüne başvurulmadığı görülmektedir.
O halde mahkemece; uyuşmazlığın çözümünün hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği göz önünde bulundurularak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir... " ilave olarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçeler ile de bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Dosyaya sunulan inşaat mühendisi, mimar ve hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu, raporlarında anılan duvarın davalılara ait taşınmaz ile komşu taşınmaz arasında ortak olduğunu ,davalıların zararın yarısından sorumlu olduğunu belirterek her bir davalının arsa paylarına göre ödemeleri gereken bedelleri ayrı ayrı hesaplamış, kusur ve bölüşük kusura yönelik bir değerlendirme yapmamıştır . Mahkemece anılan bu rapor hükme dayanak alınmıştır.
Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın davalı ..."den talep etmiş olduğu 795 TL, davalı ..."ten talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ..."tan talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ..."tan talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ... - ..."dan talep etmiş olduğu 675 TL, davalı ..."dan talep etmiş olduğu 675 TL, davalı ..."dan talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ..."dan talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ..."ten talep etmiş olduğu 596 TL, davalı ..."dan talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ..."tan talep etmiş olduğu 675 TL, davalı ..."ten talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ... - ... ve ..."dan talep etmiş olduğu 794 TL, davalı ... - ... ve ..."den talep etmiş olduğu 794 TL + 794 TL + 794 TL miktarın, davalı ... - ..."tan talep etmiş olduğu 675 TL + 675 TL miktarın, 16.06.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak, davacı tarafa verilmesine karar verilmiş,hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir .
1 - Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilir.
Örneğin mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf bakımından kazanılmış hak doğar.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozma kararında gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.
Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme bu uyma kararı ile bağlıdır.Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olayda , yapı kontrol müdürlüğü yazısından yıkılan duvarın davalıların maliki olduğu apartmana ait olduğu anlaşıldığı gibi , davalıların temyiz ve karar düzeltme talepleri sonucu verilen bozma kararlarında da bu durum kabul edilmiştir . Diğer bir anlatım ile varsa davacının bölüşük kusur oranı dışındaki tüm zarardan davalılar sorumludur . Mahkemece kusur konusunda değerlendirme yapacak uzman bilirkişi raporu hazırlatılarak yukarıda anılan ilkelere göre bir karar verilmesi gerekirken davacı yönünden duvarın sahibinin davalılar olmasına ilişkin, davalılar yönünden bölüşük kusur araştırması yapılmasına ilişkin kazanılmış haklar ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.