11. Hukuk Dairesi 2018/2109 E. , 2019/5728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/06/2017 tarih ve 2015/553 E. - 2017/468 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/03/2018 tarih ve 2017/871 E- 2018/217 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının İtalya’da kurulu bir şirket olduğunu, davalıya İtalya-Türkiye arası uluslarası taşıma, depolama, inter modal taşıma ve İtalya içi taşıma hizmeti verdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun yıllara dayandığını, davalıya verilen hizmetlere karşılık fatura tanzim ettiğini, faturaların ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhinde Büyükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2015/4902 sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalı borçlu tarafından takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20"sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu talebin açık olmadığını, takibe konu fatura karşılığı hizmet almadığını, hizmet ilişkisinin ispata muhtaç olduğunu, davalı şirket kayıtlarında davacı şirket lehine alacak kaydı görünmediğini savunarak davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 2013 yılından itibaren devam eden açık hesap ile yürüyen taşıma, depolama, teslim ve aktarma hizmetlerine yönelik ticari ilişki bulunduğu, takibe dayanak gösterilen 41 adet faturadan 28/02/2015 tarihli 361,00 EURO bedelli fatura hariç 25.911,00 TL tutarındaki tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerine kaydedilen ödemelerin takibe dayanak faturalardan önceki faturalara ilişkin olduğu, davalı tarafından kendi ticari defterlerinde bulunan 795,00 EURO bedelli iki adet navlun faturası ile 23.276 EURO bedelli navlun iadesi faturasının davalıya tebliğ edildiklerine dair herhangi bir delil ibraz edilmediği, davacının münhasıran davalının ticari defter ve belgelerine dayandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın 74.727,32 TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla işlemiş faiz talebinin reddine, hüküm altına alınan 74.727,32 TL"nin %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kaspsamına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK 222/5 maddesi “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir, ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibraz eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” hükmünü taşımaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı delillerini, davalının ticari defterlerine hasretmiş, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde davalının ticari defterlerine göre kayıtlı ödemeler ve iade faturaları nedeniyle davalının, davacıya borçlu bulunmadığı ancak, davalının ödemelerini ispat edemediği mütalaa edilmiş, yargılama sonunda davalının ödemelerini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalı vekilinin istinaf başvurusu yazılı gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiştir.
Oysa dosya içeriğiyle sabit olduğu üzere, davacı, münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmış olup, davalının usulüne uygun düzenlenen ticari defterlerine göre yapılan ödemeler ve iade faturaları nedeniyle davalının borçlu olmadığının anlaşılması karşısında ticari defter kayıtlarının dayanaklarının sıhhatli olup olmadığının araştırılması ve bu konuda ispat külfetinin davalıya yükletilmesi mümkün değildir.
Bu halde davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden davanın reddine ilişkin hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.