11. Ceza Dairesi 2016/12452 E. , 2019/3040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın, suç konusu faturaları düzenleyen şirketi...’den devraldığını, ancak şirketin işleri ile ilgilenmediği savunması nedeniyle, suçun unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
1- Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan sahte müstahsil makbuzlarının asıllarının getirtilip dosya içine konulması,
a) Müstahsil makbuzlarının sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını, ...’e ait olduğunu söylemesi halinde; ...’in CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi ve faturalar kendisine gösterilerek faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
b) ... de faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylediği takdirde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanığa veya ...’e ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2- Kabule göre;
a) Suça konu en son sahte müstahsil makbuzunun düzenlendiği tarih “11.11.2009” olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında “2012” şeklinde yanlış yazılması,
b) 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun"la değişik 213 sayılı VUK"nin 359/b maddesinde öngörülen cezanın alt sınırının 3 yıl hapis olduğu gözetilmeden, sanık hakkındaki temel hapis cezasının değişiklikten önceki 359/b-1. maddesi uyarınca 18 ay olduğu kabul edilip belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
c) Her takvim yılı içinde düzenlenen sahte müstahsil makbuzlarının ayrı suçları oluşturması, ancak aynı takvim yılına ait birden fazla fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK"nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
d) Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin bir karar mevcut olup, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 tarihli ve 346-25 esas ve karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm niteliğinde olmadığı, dolayısıyla suç tarihi itibarıyla sanığın kasten işlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı, 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinin 8. fıkrasına eklenen 2. cümle hükmünün suç tarihinden sonra 18.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilmeden; alt sınırdan ceza tayin edilen ve bir daha suç işlemeyeceği kanaati oluşması nedeniyle cezası ertelen sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasına karar verildiği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmemesi,
e) Kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunmaması,
f) Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 25.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.