14. Hukuk Dairesi 2017/1352 E. , 2020/8503 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.11.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı mirasçıları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı köy vekili; dava konusu ... ili, ... köyü 124 ada 2 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın yaklaşık yirmi beş yıl önce 2981 sayılı yasaya istinaden İl Özel İdaresi tarafından davalıya satıldığını, öncesinin 143 mera parseli olduğunu belirterek; dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile, müvekkili köy adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaz mera vasfında iken ... İl Özel İdaresi tarafından mera vasfından çıkartılıp arsa vasfına dönüştürülerek köylülere bedel karşılığında satıldığını, dava konusu taşınmazı ..."dan satın aldığını, davacı köy tüzel kişiliğinin husumet ehliyetinin olmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Yargılama sırasında taşınmazın bir kısmının ... tarafından kamulaştırıldığı anlaşılmakla ilgili kurum davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 373,270 m2"sinin iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına, kamulaştırılan 80,52 m2"sinin ise yol olarak terkinine karar verilmiştir
Hükmü, davalı ...mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
Davacı köy, hükmen mera olarak sınırlandırılan 143 parsel sayılı taşınmazın vasfının 2981 sayılı Yasa kapsamında vasfı değiştirilerek özel mülk olarak tescilinin yolsuz olduğunu belirterek iptal ve tescil istemektedir. Uyuşmazlığın çözümlenmesi için bu konuda yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekir. Şöyle ki;
2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi hükmü uyarınca, imar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbiriyle, yol fazlalarıyla veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapıları yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödemek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler re"sen yetkilidir. Belediye veya valilerin talebi halinde bu yetkiler kadastro müdürlüklerince de kullanılır. Aynı maddenin üçüncü bendi uyarınca da üzerinde yapılanma bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin valiliğin talebi üzerine, belediye veya özel idareler adına tescil edileceği hükmü öngörülmüştür. Meralar 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesinde açıklanan arsa ve araziler kapsamında olmadığından merada yapılan gecekonduların af yasasından yararlandırılması mümkün değildir. Yargıtay ve Danıştay içtihatları uyarınca da anılan kanundaki “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler” ibaresi ile ifade olunan taşınmazlar meraları kapsamaz. (Danıştay 6. Dairesi 16.12.1998 tarih 1997/6846 E. 1998/6558 K) 4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesi hükümlerine uygun olarak tahsis amacı değiştirilmedikçe meralar başka amaçla da kullanılamaz.
Yukarıda açıklandığı gibi, 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi uyarınca İl Özel İdaresi adına tescil edilemeyecek taşınmaz onun adına tescil edilmiş ise "Yolsuz tescil" olacağından bu tapu hukuken yokluk ifade eder. Bu tapu kaydı üzerinde iktisapta bulunan kişilerin de Türk Medeni Kanununun 712 ve 1023. maddelerinden yararlanmaları mümkün değildir. Hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki iktisaplar da geçersizdir. Bu özelliği gereği, taşınmazı kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci ya da üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından iyiniyet iddiası dinlenmez, TMK"nın 712. maddenin uygulanmasından da söz edilemez.
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir sorun da, 4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesi son fıkrasının olaya uygulanıp uygulanamayacağıdır. Anılan maddenin başlığı «tahsis amacının değiştirilmesi» şeklindedir. Yasanın daha önceki hükümlerine bakılırsa bu maddenin mera komisyonlarının çalışmaları sırasında ve ancak mera komisyonlarınca yapılan idari iş ve işlemlerde uygulanabileceği açıkça görülür. Başka bir deyişle yargı önüne getirilen bu gibi uyuşmazlıklarda mera vasfının yargı yerinde değiştirilebileceği düşünülemez.
Somut olaya gelince; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. 143 parselin Tapulama Mahkemesinin 1982/119 Esas 1985/150 sayılı kararı ile mera olarak sınırlandırılmıştır. İddiaya göre bu mera parselde İl İdare Kurulu tarafından 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan işlemler sonucu vasfı değiştirilmiş, ifraz edilerek oluşan 124 ada 2 parselin davacı adına tescil edildiği bildirilmiştir. 124 ada 2 parsel sayılı taşınmaz kaydında da 143 parselden 400m2 yer gecekondu hak sahibi ...adına tahsis edildiğine dair 18.8.1993 tarihli şerh bulunmaktadır. Ancak 143 mera parseli ile ilgili uygulama evrak ve kayıtları getirtilmemiş, iptali istenen 124 ada 2 parselin tesciline dayanak hukuki sebep açıklığa kavuşturulmamıştır. 143 ve 124 ada 2 parsel ve komşu parsel sayılı taşınmazların tedavüllü kayıt ve dayanaklar getirtilmeli, mahallinde yeniden keşif yapılarak gerekirse yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişilerden de faydalanılarak konusunda uzman olan harita mühendisi ve ziraatçi bilirkişi aracılığıyla uygulama yapılmalı, 143 mera parseli sınırları bilirkişilere sorularak arazi üzerinde tespit ettirilmeli, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığı duraksamasız belirlenmeli, saptanan sınırlar ve dava konusu taşınmazların konumu teknik bilirkişinin kadastro paftası ile varsa 2981 sayılı Yasa ile oluşan planları çakıştırılmak suretiyle çizeceği krokide işaret ettirilerek denetime elverişli bir rapor aldırılmalıdır. Toplanacak deliller çerçevesinde gerekirse Mera Kanunu geçici 3. maddesinin uygulama yeri bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Mahkemece bütün bu yönler düşünülmeden davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.