21. Hukuk Dairesi 2017/2610 E. , 2018/3050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Davacı, 13/01/2016 tarihli Kurum ile sözleşme başvuru talebinin kabulünün tespitine yönelik ve Kurum işleminin icrasının tedbiren durmasına karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince görevsizliğine karar verilmesi üzerine davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
A)Davacı İstemi :
.../... Cad. No:32 (Eski No:52) adresinde "... Optik" ünvanlı işyerinin müessese sahibi ve mesul müdürü olarak uzun yıllar.../Optikçilik işi yaptığını, 01/11/2016 tarih itibariyle davacı işyerinin adres değişikliği yaptığını, ...Mermerli Mah. ... Cad. No:1/C adresindeki yeni iş yerinde mesul müdür olarak çalıştığını, müvekkilin... faaliyetinin devamında 31/12/2015 tarihine kadar uzun yılar boyunca müvekkil ile davalı kurum SGK arasında birer yıl süreli, her yıl yenilen, davalı kurumun tek taraflı hazırladığı, SGK ile görmeye yardımcı Tıbbi Malz. Sözleşmesi imzalandığını, kurum tarafından sağlık güvencesi olan şahıslara gözlük satışı yapılarak bedeli davalı kurumdan tahsil edildiğini, müvekkil ile kurum arasında 31/12/2015 tarihine kadar imzalanan sözleşmede müvekkil Mesul Müdür ve sahibi olarak imzalandığını bu kez 2016 yılı için aynı şekilde sözleşme imzalanmak istendiğinde kurumun Adli Sicil Kaydını dikkate alarak Optik müessese ile sözleşme imzalanmasına hukuken imkan bulunmadığından bahisle sözleşmeyi imzalamaktan kaçındığını söz konusu Adli Sicile konu eylemin tarihinin 1994 yılı olduğunu 2000 yılında hükmün infazen yerine getirildiğinin üzerinden bu kadar uzun zaman geçtikten sonra sözleşmeye imzalamaktan bu sebeple kaçınma gerekçesinin yerinde olmadığını belirterek, görmeye yardımcı tıbbi malzeme sözleşmesi imzalanmasına ilişkin istemin reddine yönelik 08.03.2016 tarih, B.13.2 SGK 4.35.20.03 sayılı Kurum işleminin iptaliyle; "13.01.2016 tarihli, davacının davalı Kurumla sözleşme yapma sözleşme başvuru talebinin kabulü gerektiğinin tespiti." talep edilmiştir.
B)Davalı Cevabı :
davacının ... Optik unvanlı işyerinin müessese sahibi ve mesul müdürü olarak uzun yıllar.../optikçilik işi yaptığını, 01/01/2016 tarihinde adres değişikliği yaptığını, yeni işyerinin işletme sahibinin Oğlu ..., mesul müdürün ise kendisi olduğunu, 31/12/2015 tarihine kadar Kurum ile her yıl yenilenen...Malz. Tip sözleşmesi imzaladığını, 13/01/2016 tarihinde 2016 yılı için sözleşme imzalama talebinde bulunduğuna dair davacı ile Kurum arasında imzalanan önceki sözleşmenin yürürlükten kalkmış olması karşısında davacının 13/01/2016 tarihli yeni sözleşme imzalanması talebinin reddine ilişkin işlemin idari işlem mahiyetinde olduğunu, davanın öncelikle yargı yolu yanlışlığı nedeniyle, itirazın kabulü ve davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
Her ne kadar davacı tarafça davalı kuruma karşı kurum işlemi iptali ile, " ... Yardımcı Tıbbi Malz. Sözleşmesi" yapılması gerektiğini tespiti mahiyetli dava açılmış ise de söz konusu talep ve içeriğinin kurum tarafından İdari işlem mahiyetinde tesis edilen işleme yönelik olduğu, kurumun idari işlem mahiyetindeki bu tasarrufuna karşı yargı yerinin idari yargının görev alanına girdiği, İş Mahkemeleri görev kapsamında bulunmadığı dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, idari yargının alınan hususta görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Görevli mahkemenin İdari Yargı Mahkemesi olduğuna,
3- AAÜT uyarınca 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevli Mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına;
5- Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının HMK 333 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; davacı tarafından yapılan sözleşme yapma başvurusunun, 08.03.2016 tarihli yazı içeriğinde yer alan, ... Ağır Ceza Mahkemesi kararı içeriği gözetilerek, sözleşme imzalamak isteyen mesul müdürün adli sicil kaydı nedeniyle başvurunun reddedildiği ve eldeki davayla, Kurum red işleminin iptali yanında, sözleşme başvurusunun kabulü gereğine yönelik tespit hükmü kurulmasının istendiği belirlenmiştir.
Taraflar arasında kurulmuş bir sözleşme bulunmadığından; sözleşme kapsamındaki yükümlülükler ve sözleşmenin feshi halinde uygulanacak hükümler yönünden çözüm öneren emsal kararlardaki yaklaşımın eldeki davada uygulanma olanağının bulunmadığı; idarenin, sözleşme imzalamak için yapılan başvuruyu mevzuat kapsamında değerlendirdikten sonra oluşturduğu olumsuz işlemin iptaliyle, idarenin sözleşme yapmaya zorlanması konularındaki istemin 5510 sayılı Yasa hükümleri kapsamında çözümünün mümkün olmadığı; Kurum ile davacı arasında bağıtlanmış bir sözleşme bulunmadığı için, özel hukuk hükümleri uyarınca inceleme yapılmasına da olanak bulunmadığı anlaşılmakla; Kurum tarafından gerçekleştirilen idari işleme yönelik itirazın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-a maddesinde belirtilen, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden hukuksal denetiminin idari yargı yerinde gerçekleştirilmesi gerektiğinden; "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddi sonucunu doğuran mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; davacı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı; ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: 1-.... İş Mahkemesi"nin, 14/11/2016 tarihli, 2016/258 E, 2016/272 K. sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf Kanun yolu yargılama giderlerinin, istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
E)Temyiz :
Davacı vekili, davaya bakmaya iş mahkemesinin görevli olduğunu, 5510 sayılı Yasanın 73. maddesine dayalı istemin, aynı Yasanın 103. maddesine dayanılarak reddine ilişkin Kurum kararına yönelik davanın, 5510 sayılı Yasanın 101. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görev alanında kaldığını; 5502 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca, yasada hüküm bulunmayan durumlarda özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerektiğini; konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları gözetildiğinde 5510 sayılı yasadan kaynaklanan uyuşmazlıklarda uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanmış sözleşmeden kaynaklanması halinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri uyuşmazlığın 5510 sayılı kanunun 73. Maddesi ile SGK na verilen yetki çerçevesinde oluşan bir ihtilafa dayanması halinde ise görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğu şeklinde olduğunu, davaya bakmaya iş mahkemesinin görevli olduğunun tespiti ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosyadaki kayıt ve belgelerden ... Alsancak Sosyal Güvenlik Merkezinin 08.03.2016 tarihli yazısında ...C. Başsavcılığından alınan 18.12.2015 tarihli adli sicil kaydıyla ilgili ... Ağır Ceza Mahkemesinin 1995-364 e, 1996-217 numaralı kararının kurumumuz hukuk müşavirliğince değerlendirilmesinde özetle ...11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren anılan düzenleme ile kurumumuzun optisyenlik müessesesi ile 11.09.2014 tarihinden sonra hazırlayacağı-hazırladığı yeni SGK görmeye yardımcı tıbbi malzeme sözleşmesinin imzalanması sırasında 5237 sayılı kanunda belirtilen ve kurum zararına neden olan nitelikli dolandırıcılık suçunun işlendiği kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit görülmesi koşuluyla söz konusu fiillerin müessese sahibive-veya ortakları ve-veya mesul müdürleri tarafından işlendiği durumda aynı müessese ile veya bunların daha sonra yönetici ve-veya ortak ve-veya mesul müdür olduğu müessese ile hiçbir şekilde sözleşme yapılmayacağı hüküm altına alındığından ve kurumumuzla sözleşme imzalamak isteyen mesul müdürünün adli sicil kaydı dikkate alınarak anılan optik müessese ile sözleşme imzalanmasına hukuken imkan bulunmadığı görüşünün bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının görmeye yardımcı tıbbi malzeme sözleşmesi imzalanmasına ilişkin istemin reddine yönelik 08.03.2016 tarih, B.13.2 SGK 4.35.20.03 sayılı Kurum işleminin iptaliyle; "13.01.2016 tarihli, davacının davalı Kurumla sözleşme yapma sözleşme başvuru talebinin kabulü gerektiğinin tespiti talebi gözetildiğinde davacı taraf ile davalı Kurum arasında özel hukuk hükümlerine göre kurulacak sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlığın mevcut olduğu, yargı yolu ihtilafının bulunmadığı, genel mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmasına rağmen mahkemece ilamda yazılı şekilde yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASI gerekmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H..M.K.’nun 370/2. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
H)SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2017 tarih ve 2016/345 Esas, 2017/339 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, .... İş Mahkemesinin 14.11.2016 tarih ve 2016/258 E. -2016/272 K. sayılı hükmünün 2. Fıkrasındaki Görevli mahkemenin İdari Yargı Mahkemesi olduğuna,"", 3. fıkrasındaki AAÜT uyarınca 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,"" cümle ve sözcüklerinin silinerek hüküm fıkrasından çıkartılmasına bunların yerine 2. Fıkrasına, "Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 115/2 Maddesi uyarınca davanın usulden reddine,"" 3. Fıkrasına ""Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine"" cümle ve sözcüklerinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK"nun 370/2. maddeleri uyarınca (hükmün bu şekliyle ve değişik gerekçe ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA), temyiz harcının temyiz eden davacı üzerinde bırakılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 29.03.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.