17. Hukuk Dairesi 2019/3638 E. , 2020/6969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalılar ..., ...,... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacının yolcusu bulunduğu araç ile çarpışması sonucunda yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10,00 TL maddi tazminat ile 300.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının maddi tazminat talebi yönünden mahkememizce kurulan hükmün kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/07/2009 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile katılma yoluyla davalılar ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre katılma yoluyla davalılar ..., ...,... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 6098 sayılı B.K.’nın 56.maddesindeki (818 sayılı BK"nın 47. maddesi) özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, katılma yoluyla davalılar ..., ...,... vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; aşağıda dökümü yazılı 10,00 TL kalan harcının temyiz eden davalılardan alınmasına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 12/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.