11. Ceza Dairesi 2019/1880 E. , 2019/3029 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.02.2019 tarihli ve 2019/642 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 25.02.2019 tarihli ve KYB-2019/17905 sayılı ihbarname ile;
Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2018 tarihli ve 2017/456 esas, 2018/3 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/02/2018 tarihli ve 2018/253 değişik iş sayılı kararının "Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları oluşmadığı halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği ve bozma kararının aleyhe sonuç doğuracağı nazara alınarak yapılan incelemede,
1)Dosya kapsamına göre, katılanın zararının giderilmediği anlaşılmakla şartları oluşmadığı halde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde,
2)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204/1. maddesindeki "Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmü uyarınca sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken 10 ay hapis cezasına hükmedilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Gereği Görüşüldü:
Kanun yararına bozma, "Yasa yolu istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen" hüküm ve kararlar aleyhine açık bir yasa yoludur. Kesin hükmün otoritesinin korunması ve olağan üstü bir kanun yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır. Yani her türlü hukuki aykırılığı incelemeye elverişli değildir. Ancak; maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklar, kanun yararına bozmanın konusunu oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, mahkûmiyet kararı olmadığı gibi, davayı esastan sonuçlandıran bir hüküm de değildir. Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 tarihli ve 346-25 sayılı kararında belirtildiği gibi, bu karar “koşullu bir düşme kararı” niteliğinde olup, CMK’nin 231. maddesinin 10 ve 11. fıkraları uyarınca, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, kamu davası aynı Yasanın 223. maddesi uyarınca düşürülecek, aksi halde ise açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibarıyla bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan, bu nedenle sonuç doğurmayan, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüdür. İkinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz vaki olduğunda, merciince ne şekilde inceleme yapılacağı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07.04.2009 tarihli ve 2009/64 Esas-2009/83 karar sayılı içtihadında açıklanmıştır. Buna göre; itiraz mercii, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesinin koşullarının (suça ve sanığa ilişkin) mevcut olup olmadığını, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında hukuka aykırılık (denetim süresinin doğru belirlenip belirlenmediği, denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmiş ise, belirlenen yükümlülüklerin yasada düzenlenen yükümlülüklere uygun olup olmadığı) bulunup bulunmadığı yönünden inceleme yapacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.01.2013 tarihli ve 2012/10-534 Esas ve 2013/15 Karar sayılı ilamında ise, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına itiraz vaki olduğunda merciince, CMK"nin 231. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının yanında suçun sübutuna ve vasıf değişikliğine ilişkin de inceleme yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz kanun yoluna tabi bulunması nedeniyle, gerek itiraz edilerek gerekse itiraz yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde, olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak, kanun yararına bozmada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, CMK‘nin 309. maddesinde aleyhe bozma yasağının sadece davanın esasını çözümleyen hükümlerle sınırlı olarak kabul edilmesi nedeniyle CMK"nin 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki koşullar kapsamında denetlenerek, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı, ceza miktarı, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet, zararın giderilip giderilmediği, suçun İnkılap Yasasında belirtilen suçlardan bulunup bulunmadığı, Askeri Ceza Yasası ile büyükler açısından 3713 sayılı Yasa kapsamındaki suçlardan olup olmadığı ve denetim süresinin doğru tayin edilip edilmediği gibi hususlara ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulabilecek, saptanan hukuka aykırılıkların yeni bir yargılamayı gerektirdiği ahvalde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilecek, yargılama gerekmeyen ahvalde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca giderilecektir. Burada unutulmaması gereken husus, bu yasa yolunda denetlenenin hüküm olmayıp hükmün üzerine inşa edilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olduğudur.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, incelenen dosya içeriğine göre;
(1) no‘lu kanun yararına bozma talebine yönelik olarak yapılan incelemede:
Kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki (1) no‘lu düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 16.01.2018 tarihli 2017/456 Esas ve 2018/3 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararına yönelik vaki itirazın reddine dair İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi‘nin 19.02.2018 tarihli ve 2018/253 Değişik İş sayılı kararının CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
(2) no‘lu kanun yararına bozma talebine yönelik olarak yapılan incelemede:
(1) nolu kanun yararına bozma gerekçesine göre, incelenmesinde fayda görülmeyen (2) nolu istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bozma nedenine göre dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.