Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2757
Karar No: 2021/2485
Karar Tarihi: 17.11.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2757 Esas 2021/2485 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2757
Karar No : 2021/2485

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
3- ...
4- ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...
VEKİLİ : ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 12/03/2020 tarih ve E:2016/757, K:2020/1246 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 01/11/1983 tarih ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun Ek 2. maddesine dayanılarak hazırlanan "Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna Sunulmak Üzere İlgili Kurumlar ve Başbakanlıkça Hazırlanacak Yıllık Raporlar Hakkında Yönetmelik"in 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ve 4. maddesinin 5. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/03/2020 tarih ve E:2016/757, K:2020/1246 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiş,
Devlet istihbaratının istihsali ve kullanılması ile Milli İstihbarat Teşkilatının kuruluş, görev ve faaliyetlerine ait esas ve usulleri düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulan 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun dava konusu düzenleyici işlemin yürürlüğe konulduğu tarihte yürürlükte bulunan haliyle Ek 2. maddesinde, maddede belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun kurulduğu; MİT Müsteşarlığı tarafından yürütülen Devlet istihbarat hizmetleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından görevleri gereği yürütülen güvenlik faaliyetlerine ve istihbari nitelikteki faaliyetlere ilişkin olarak İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığınca hazırlanacak yıllık raporların Başbakanlığa gönderileceği; Başbakanlıkça bu raporlar üzerine hazırlanacak yıllık raporun mart ayı içinde Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulacağı; Komisyonun, incelemelerini ve görüşmelerini raporun kendisine intikalinden itibaren doksan gün içinde tamamlayacağı ve hazırlayacağı raporu bu süre içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunacağı; Komisyon tarafından hazırlanan raporları ve bunların eklerini taşıyan, çoğaltan, teslim alanlar da dâhil olmak üzere tüm görevlilerin, bu raporların ve eklerinin korunması için gereken dikkat ve özeni göstermek zorunda oldukları; ilgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporlarda, Komisyon raporlarında ve bunların ekleri ile Komisyon tutanaklarında, Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmeyeceği; Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin olarak maddede hüküm bulunmayan hâllerde Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hükümlerinin uygulanacağı; ilgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporların hazırlanmasına ve kapsamına ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirleneceği hükümlerine yer verilmiş olup, anılan hükümlere dayanılarak hazırlanan ve aynı Kanun'un 32. maddesine istinaden Resmi Gazete'de yayımlanmadan yürürlüğe giren Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna Sunulmak Üzere İlgili Kurumlar ve Başbakanlıkça Hazırlanacak Yıllık Raporlar Hakkında Yönetmelik ile, Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulmak üzere ilgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak yıllık raporların hazırlanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinin amaçlandığı;
Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 3. maddesinde, "bilgi"nin, kurum ve kuruluşların sahip oldukları kayıtlarda yer alan, anılan Kanun kapsamındaki her türlü veriyi; "belge"nin, kurum ve kuruluşların sahip oldukları, anılan Kanun kapsamındaki yazılı, basılı veya çoğaltılmış dosya, evrak, kitap, dergi, broşür, etüt, mektup, program, talimat, kroki, plân, film, fotoğraf, teyp ve video kaseti, harita, elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi, haber ve veri taşıyıcılarını ifade ettiği; 4. maddesinde, herkesin bilgi edinme hakkına sahip olduğu; 5. maddesinde, kurum ve kuruluşların, Kanun'da yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlü olduğu; 16. maddesinde ise; açıklanması halinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgelerin, bilgi edinme hakkı kapsamı dışında olduğunun kurala bağlandığı;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 47. maddesinin 1. fıkrasında, açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgilerin, "Devlet sırrı" sayılacağı, dava konusu Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde de "Devlet sırrı"nın, "açıklanması ve öğrenilmesi Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek, anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgi, belge ve kayıtları" ifade edeceğinin hükme bağlandığı;
Dava dosyası ve belirtilen mevzuatın incelenmesinden; her ne kadar davacılar tarafından, Devlet sırrının kapsamının Anayasa ve kanunlardaki tanımlamalardan daha geniş tutulmasının ve hazırlanacak raporlarda Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmemesinin, denetlenebilir ve hesap verebilir demokrasi anlayışına zıtlık oluşturduğu ileri sürülerek "Devlet sırrı" tanımı ile ilgili kuralın ve bağlantılı olarak Yönetmeliğin 4. maddesinin 5. fıkrasının iptali istenilmekte ise de, gerek 5271 sayılı Kanun'da, gerekse 2937 sayılı Kanun'da "Devlet sırrı"nın daha kapsamlı veya daraltıcı olarak tanımlanacağı konusunda bir kural getirilmediğinin görüldüğü;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulmak üzere ilgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak yıllık raporların hazırlanmasına yönelik usul ve esasları belirleyen Yönetmelik ile de 2937 sayılı Kanun'a ve uluslararası düzeyde uygulanan "Devlet sırrı" kavramına uygun tanımlama yapıldığı gibi, Yönetmeliğin 4. maddesinin 5. fıkrasında yer alan raporlarda Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmeyeceği yolundaki iptali istenen hükmün, 2937 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesinin 8. fıkrasında yer alan hükmün tekrarı niteliğinde olduğu;
Bu durumda, Yönetmeliğin dava konusu edilen hükümlerinde dayanağı Kanuna, üst hukuk normlarına, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde Anayasal ve yasal düzenlemelerden farklı olarak Devlet sırrı kavramının kapsamının daha geniş tutulduğu; açıklanması yanında öğrenilmesinin dahi suç kapsamına alınmasının ve TBMM'nin yetkili bir organının kim tarafından nitelendirileceği dahi belli olmayan, ancak devlet sırrı olarak nitelendirilebilecek bilgi ve belgeleri öğrenemeyecek konuma getirilmesinin hukukun genel ilkelerine, Anayasa'ya ve diğer mevzuata aykırı olduğu; 4. maddenin 5. fıkrasında raporların içeriğinin muğlak bir şekilde sınırlandırıldığı, yürütmeye, istediği bilgi ve belgeleri Devlet sırrı kapsamına alarak TBMM’nin bilgisi ve denetiminden kaçırma imkanının sağlandığı; Devlet Sırrı Kanunu Tasarısının hükümet teklifinde iptali istenen Yönetmelik'teki tanımlamanın aynısı bulunmasına rağmen Adalet Komisyonunda kabul edilen tanımlamanın oldukça farklı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Davacıların temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile davanın reddi yolundaki Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun dava konusu düzenleyici işlemin yürürlüğe konulduğu tarihte yürürlükte bulunan haliyle Ek 2. maddesinde;
"Bu maddede belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu kurulmuştur.
MİT Müsteşarlığı tarafından yürütülen Devlet istihbarat hizmetleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından görevleri gereği yürütülen güvenlik faaliyetlerine ve istihbari nitelikteki faaliyetlere ilişkin olarak İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığınca hazırlanacak yıllık raporlar Başbakanlığa gönderilir. Başbakanlıkça bu raporlar üzerine hazırlanacak yıllık rapor mart ayı içinde Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulur. Komisyon, incelemelerini ve görüşmelerini raporun kendisine intikalinden itibaren doksan gün içinde tamamlar ve hazırlayacağı raporu bu süre içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunar.
Komisyonun üye sayısı on yedidir. Üye dağılımı siyasi parti gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlarına göre yapılır.
Komisyonun görevleri şunlardır:
a) Millî güvenliğe ilişkin konularda görüş ve öneriler sunmak
b) Güvenlik ve istihbarat konularında uluslararası alanda kabul gören gelişmeleri izlemek
c) Kendi faaliyetlerine ilişkin rapor hazırlamak
d) Güvenlik ve istihbarat hizmetleri sırasında elde edilen kişisel verilerin güvenliğini ve bireyin hak ve özgürlüklerini koruyucu öneriler geliştirmek
Komisyon görüşmeleri kapalı oturumla yapılır. Kapalı oturumda Komisyon üyeleri, ilgili bakanlar, görevli hükümet temsilcileri ve Komisyonda görev yapan yasama uzmanları ile stenograflardan başkası bulunamaz.
Komisyon çalışmalarına ilişkin bilgi ve belgelerin saklanmasında ve korunmasında gizlilik esastır. Komisyon görüşmelerine katılanlar ile bu görüşmelere herhangi bir suretle vâkıf olanlar, Komisyon çalışmaları ve görüşülen konular hakkında hiçbir açıklama yapamaz ve bunları sır olarak saklamakla yükümlüdür.
Komisyon tarafından hazırlanan raporları ve bunların eklerini taşıyan, çoğaltan, teslim alanlar da dâhil olmak üzere tüm görevliler, bu raporların ve eklerinin korunması için gereken dikkat ve özeni göstermek zorundadır.
İlgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporlarda, Komisyon raporlarında ve bunların ekleri ile Komisyon tutanaklarında, Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmez.
Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin olarak bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hükümleri uygulanır.
İlgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporların hazırlanmasına ve kapsamına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir." hükmü yer almış,
Bu hükme dayanılarak hazırlanan ve aynı Kanun'un 32. maddesi uyarınca Resmi Gazete'de yayımlanmadan yürürlüğe giren Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna Sunulmak Üzere İlgili Kurumlar ve Başbakanlıkça Hazırlanacak Yıllık Raporlar Hakkında Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının iptali istenen (a) bendinde;
"Devlet sırrı: Açıklanması ve öğrenilmesi Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek, anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgi, belge ve kayıtları .... ifade eder." hükmü ile
"Genel Esaslar" başlıklı 4. maddesinin iptali istenen 5. fıkrasında;
"....
(5) Raporlarda Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmez." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Sözlük anlamı, "varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey" olarak tanımlanan sır kavramı, ilgili olmayanlarca bilinmeyen, bilinmemesi gereken ve sır sahibinin menfaati bakımından gizliliği korunması gereken bilgidir. Buradan yola çıkarak, devlet sırrının da Devletin güvenliği veya siyasal yararları gereği gizli tutulması gereken bilgi ve belgeler olduğu söylenebilir. Ayrıca ilgili bilginin, bu nitelikte gizliliği korunması gereken bilgilerden olduğunun ilgili Devlet organı tarafından tespiti de gerekir.
Uyuşmazlık konusu Yönetmelik ile 2937 sayılı Kanun ile kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulmak üzere ilgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak yıllık raporların hazırlanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amaçlanmış olup, Yönetmeliğin dayanağı Kanun'da da aynen yer alan, raporlarda Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmeyeceği yolundaki hükmünün uygulanabilmesi için, bu kapsamdaki bilgi ve belgelerin kapsamının belirlenmesine yani devlet sırrı tanımına ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Davacılar tarafından, devlet sırrının kapsamının Anayasa ve kanunlardaki tanımlamalardan daha geniş tutulmasının ve hazırlanacak raporlarda devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmemesinin, denetlenebilir ve hesap verebilir demokrasi anlayışına zıtlık oluşturduğu ileri sürülmekteyse de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 47. maddesinin 1. fıkrasında, açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgilerin, "Devlet sırrı" sayılacağı, belirtilmiştir. Dava konusu Yönetmelik'te yapılan tanımlamada ise açıklanması yanında öğrenilmesi ifadesi de kullanılmışsa da, açıklanmamanın sonucunun öğrenilmeme olduğu ve öğrenilmemesi gereken bilgilerin de açıklanamayacak nitelikte bilgiler olduğu dikkate alındığında yapılan tanımlamanın üst normda yer alan kuralı genişlettiğinden söz edilemez. Ayrıca Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgilerin öğrenilmesi ile kastedilenin yetkisiz kişilerce öğrenilmesi olduğu da açıktır.
Öte yandan davacılar tarafından, Yönetmelik'teki tanımlama ile devlet sırrının açıklanması yanında öğrenilmesinin dahi suç kapsamına alındığı iddia edilmişse de, dava konusu tanımlamanın herhangi bir suç tanımına ilişkin olmaması nedeniyle bu iddiaya itibar edilmemiştir.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik hükmündeki devlet sırrı tanımının Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasında yaşanabilecek tereddütleri gidermeye yönelik düzenleyici hüküm içermesi ve üst norm olan 5271 sayılı Kanun'daki düzenlemeye aykırı olmaması; iptali istenen Yönetmeliğin 4. maddesinin 5. fıkrasında yer alan "Raporlarda Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmez." şeklindeki hükmün ise, 2937 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesinin 8. fıkrasında yer alan hükmün tekrarı niteliğinde olması nedeniyle, dava konusu düzenlemelerde, üst hukuk normlarına, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 12/03/2020 tarih ve E:2016/757, K:2020/1246 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 17/11/2021 tarihinde, Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden oyçokluğu, 4. maddesinin 5. fıkrası yönünden oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Anayasa'nın dava konusu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yürürlükte olan 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkartabileceği hüküm altına alınmıştır.
Normlar hiyerarşisi olarak bilinen temel hukuk ilkesine göre; normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan almaktadır. Başka bir anlatımla normlar hiyerarşisi, her türlü normun hiyerarşik olarak bir sıra dahilinde sıralanması ve birbirine bağlı olması anlamına gelmekte olup; bunun doğal sonucu olarak, hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan normun, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler içeremeyeceği, bir başka deyişle alt norm niteliğindeki düzenleyici işlemlerin, bir hakkın kullanımını üst normda öngörülmeyen bir şekilde daraltamayacağı veya kısıtlayamayacağı; dolayısıyla, düzenleyici bir işlemin kendinden önce gelen kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı düzenlemeler getiremeyeceği kabul edilmektedir.
Uyuşmazlık konusu Yönetmelik, 2937 sayılı Kanun ile kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulmak üzere ilgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak yıllık raporların hazırlanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla çıkarılmış olup, iptali istenen 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, devlet sırrı; açıklanması ve öğrenilmesi Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek, anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgi, belge ve kayıtlar olarak tanımlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 2937 sayılı Kanun'da devlet sırrı tanımlamasına yer verilmemişse de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 47. maddesinin 1. fıkrasında, açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgilerin, "devlet sırrı" sayılacağı yolunda hüküm bulunmaktadır.
Bu durumda, Kanun'daki tanımlamada sadece açıklanmadan söz edilmesine rağmen öğrenilmenin de dahil edilmesi suretiyle yapılan tanımlamanın üst hukuk normunun kapsamını genişletici nitelikte olduğu ve bu haliyle tanımlamanın hukuka, normlar hiyerarşine aykırılık oluşturduğu gibi 2937 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesinde ve Yönetmelik'te yer alan, raporlarda devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmeyeceği yolundaki hüküm ile birlikte değerlendirildiğinde, devlet sırrının kapsamının üst normlarda yer alan tanımlamalardan daha geniş tutulmasının, denetlenebilir ve hesap verebilir demokrasi anlayışına da zıtlık oluşturduğu sonucuna varılmaktadır.
Her ne kadar davalı idarece, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerinde devlet sırrı kavramının ihlali kapsamında öğrenme (temin etme) fiilinin de bulunduğu ileri sürülmekteyse de, anılan düzenlemelerde "devlet sırrı" (açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgilerin) temin edilmesinden söz edildiğinden, "devlet sırrı"nın tanımlamasının yapıldığı Yönetmelik hükmüne dayanak teşkil edemeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolundaki Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi