22. Hukuk Dairesi 2019/4847 E. , 2019/12930 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin, davalıya ait işyerinde, hizmet alım sözleşmesi yüklenicisi olan dava dışı firmalar bünyesinde çalıştığını, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, müvekkilinin baştan itibaren davalının işçisi sayılmasını gerektiğini ileri sürerek, aylık ücret farkı ile ilave tediye alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, öncelikle zamanaşımı def’ini ileri sürerek, müvekkilinin, hizmet alım sözleşmesi ile yükleniciye verdiği işin yardımcı iş niteliğinde olduğunu, yardımcı işlerin alt işverene verilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığını, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığına ilişkin iddiaların ve buna bağlı taleplerin haksız olduğunu beyanla, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere dayanılarak, davacının çalışmasına dayanak hizmet alım sözleşmesine konu işin asıl iş niteliğinde olduğu ve ilişkinin muvazaaya dayandığı, buna bağlı olarak ilave tediye ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı alacaklarına hak kazanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ana Statüsü’nün 6. maddesi uyarınca, davalının asıl işin tamamını veya bir kısmını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene vermesinin mümkün olduğu, bu durumda sadece 4857 sayılı Kanun’un 2/7. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi) çerçevesinde muvazaa denetiminin yapılmasının mümkün olduğu, davalı ile dava dışı hizmet alım sözleşmesi yüklenicisi şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulduğu ve muvazaalı olmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulüyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizce 09.10.2018 tarihli kararla, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulmadığı ve davacının baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiği esas alınarak; dosya arasında bulunmayan toplu iş sözleşmelerinin dosyaya kazandırılması ve taraf sendikanın belirlenmesi; davacı işçinin taraf sendikaya üye olup olmadığı, üyeliğinin işverene bildirilip bildirilmediği (veya dayanışma aidatı kesilmesini talep edip etmediği) hususlarının araştırılması; ayrıca davacıya fiilen ödenen aylık ücret miktarının belirlenmesine elverişli bordro ve benzeri özlük evraklarının da dosya içeriğinde bulunmadığı gözetilerek bu belgeler de ilgiliden istenilerek incelenmesi ve davacının alacak taleplerinin buna göre yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince, ilgili dönem toplu iş sözleşmeleri celp edilmiş, davacının sendika üyesi olup olmadığı ilgili sendikadan sorulmuş ve hesap bilirkişisinden alınan ek rapor doğrultusunda davacının muvazaa sebebiyle ilave tediye ücreti talebinin kabulüne, emsal işçi olmadığından fark ücret talebinin reddine karar verildiği belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında fark ücret alacağı da hüküm altına alınmıştır.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açık olarak düzenlenmiştir.
Somut olayda; bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince, bozma doğrultusunda asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulmadığı ve davacının baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiği esas alınarak, davacının sendika üyeliğinin işverene bildirilmemiş olması ve davalı işyerinde sendikasız emsal işçi bulunmaması sebebi ile fark ücret alacağının reddi ile ilave tediye alacağının mevcut ücrete göre kabul edildiğinin belirtilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, kararın gerekçesinde davacının muvazaa sebebiyle ilave tediye ücreti talebinin kabulüne, emsal işçi olmadığından fark ücret talebinin reddine karar verildiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında davacının toplu iş sözleşmesinden faydalandığı ihtimaline göre yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulduğu ve fark ücret alacağının da hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki olduğu gibi, Bölge Adliye Mahkemesi kararı uyulan bozma ilamına da aykırı olmuştur. Belirtilen sebeple, davacının fark ücret alacağının reddi ile ilave tediye alacağının fiilen ödenen ücret üzerinden yapılan hesaplamaya uygun şekilde hüküm altına alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 13.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.