Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Taksirle öldürme
Hükümler :1-Sanık ... hakkında: CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat
2-Sanık ... hakkında: TCK’nın 85/1, 62,50/4, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanık ...’ün mahkumiyetine, sanık ...’nın beraatine ilişkin hükümler sanık ... müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin temyiz dilekçesi içeriğinden, sanık ...’nın mahkumiyetine ve vekalet ücretine hasren hükmün temyiz edildiği anlaşılmakla yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Katılanın kardeşi olan mağdurun 10.11.2006 tarihinde kusma, şiddetli baş ağrısı, halsizlik şikayetleri ile devlet hastanesi acil servisine başvurduğu, nöbetçi acil hekimi temyiz dışı sanık ... tarafından muayenesinin yapıldığı, kbb uzmanı sanık ... tarafından kbb konsültasyonu yapılarak sinüzit tanısı ile yatırıldığı, tomografi, watersgrafi istendiği, grafide sinüzit olduğu, cerebral BT? Odak nedenli serebral hemaroji olduğu, hastanın üniversite hastanesine gitmesinin önerildiği, taburcu edildikten sonra sanık ...’in özel muayenahanesine gittiği, şikayetlerinin devam etmesi üzerine kişi yakınlarının kendi imkanlarıyla temyiz dışı nöroloji uzmanı sanık ...’e gittikleri, menenjit tanısıyla intaniyeye yönlendirildiği, intaniye servisine yatırıldığı, durumunun kötüleşmesi üzerine önce ... Hastanesine oradan da ... Hastanesine götürüldüğü, BBT’de SAK ve anevrizma tespit edildiği, yatırıldığı ve 22.11.2006 tarihinde beyin damarının rüptürüne bağlı beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü olayda,
Dosya içerisinde bulunan 14.08.2014 tarihli Adli Tıp Genel Kurul raporu, 25.06.2014 tarihli Adli Tıp 1.İhtisas Kurul raporu ve 24-25 Haziran 2010 tarihli Yüksek Sağlık Şurası Kararında, özetle 10.11.2006 tarihinde devlet hastanesinde çekilen kranial BT’de tüm sisternleri dolduran yaygın SAK, baziller arter lokalizasyonunda anevrizmatik dilatasyon tespit edildiği, sanık ... tarafından serebral kanama tanısı aldığı da dikkate alındığında, hastanın beyin cerrahi konsültasyonu yapılarak ambulansla sevkinin yapılması gerektiği, bunun da yapılmamış olduğu sanığın acil sevk kurallarına uymadığı cihetle kusurlu olduğu belirtilmekle birlikte, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunun 06.04.2011 tarihli raporunda sanığın eyleminin tıp kurallarına uygun olduğunu belirtildikten sonra kişinin ölümüne neden olan baziller tepe anevrizma kanamasının mortalitesi yüksek bir hastalık olduğu, zamanında teşhis edilmesi halinde dahi kurtulmasının kesin olmadığının bildirildiği, ancak sanığın kusurlu olduğunun belirtildiği hükme esas alınan 14.08.2014 tarihli Adli Tıp Genel Kurul raporu ile 25.06.2014 ve 24-25 Haziran 2010 tarihli raporlarda ise sanığın kusurlu davranışı ile ölüm neticesi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının irdelenmediği ve bu konuda görüş bildirilmediği anlaşıldığından, sanığın uygulamaları ile hastanın ölümü arasında illiyet bağı kurulup kurulamayacağının Adli Tıp Üst Kurulundan sorulması, tıp kurallarına uygun olmayan eylem ile ölüm arasında uygun illiyet bağının kurulması halinde eylemin taksirle öldürme, illiyet bağının bulunmaması halinde ise TCK"nın 257/2. maddesi kapsamında değerlendirilebileceği de gözetilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.