Esas No: 2019/2837
Karar No: 2022/1396
Karar Tarihi: 05.10.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2837 Esas 2022/1396 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2837
KARAR NO : 2022/1396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.12.2018
NUMARASI : 2017/237 E. 2018/1536 K.
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 05.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.10.2022
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.12.2018 tarih 2017/237 E. 2018/1536 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete diğer yabancı ortak olan ... ile birlikte ortak olduğunu, söz konusu şirketin temsil ve idaresi davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısına kadar her iki ortağın birlikte imzası ile mümkün olduğunu, yapılan toplantıda karar nisabı ve ibraya dair sakatlık olduğunu, Olağanüstü genel kurul toplantısına bizzat katılan ve Türkçe dilini bilmediği halde Türkçe dilinde beyanda bulunan yabancı ortak tercüman aracılığı olmadan toplantıyı tamamladığını, geçici tescilin çözümü mahkeme kararına bağlı hususlarda kabul edilebileceğini, ancak yasanın emredici hükmüne aykırı hususların geçici tescil ile olsa dahi yürürlük kazanamayacağını, geçici tescilin iptali ile bir önceki genel kurul kararında yazılı olduğu şekilde şirketin 2 ortak tarafından birlikte temsil ve idaresinin devamını talep ettiğini, 18/01/2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda alınan kararların tümünün yok hükmünde olduğunu, olağan üstü genel kurul çağrısının müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin son anda tesadüfen öğrenerek toplantıda hazır bulunduğunu, diğer ortağın mahkemeye başvurup hakimin müdahalesini isteyeceği yerde asılsız ithamlar ile olağanüstü genel kurul yaparak şirketin tümüne el koymasının hukuksuz olduğunu, toplantının denetçi iştirakı olmaksızın icra edilmiş olması ve bu hususun hükümet komiserince re'sen nazara alınmamış olmasının da genel kurulun iptalini gerektiren husus olduğunu, ayrıca diğer ortağın yabancı olduğunu, Türkçe dilini bilmediğini ve tercüman bulunmadan toplantıya katıldığını, yabancı ortağın, sözleşme ile üstlendiği görevi yerine getirmediği gibi diğer ortak davacı müvekkili hakkında suç niteliğinde itham edici ve suçlayıcı bir üslup ile protokolün hüküm ve sonuçlarından kurtulmaya yönelik olağanüstü genel kurul çağrısı ve yapılan toplantı sonucu yok hükmündeki kararlar ile şirketi ile geçirmeye kalkışmasının hukuka uygun olmadığını, alınan tüm kararların ve işlemlerin batıl ve iptalle malul olduğunu, sonuç olarak, 2 ortaklı şirketin temsil ve idaresi geçerli iken, hukuka aykırı olarak düzenlenen olağanüstü genel kurul ile tek kişilik yönetim kurulu tesis edilerek şirketin sevk ve idaresi yabancı ortağa hukuka aykırı olarak bırakılmaya tevessül olduğunu ileri sürerek, öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile vaki geçici tescil talebinin iptalini, gerekli yargılamanın icrası ile yukarıda belirtilen hukuka aykırı genel kurul kararlarının da iptalini, bir önceki genel kurulda karar altına alındığı şekilde yönetim kurulunun üye ve temsil sayısı biçimi konusundaki mevcudiyetinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın haksız olduğunu, toplantı başkanı olarak Türk vatandaşı ...'nın oy birliğiyle seçildiğini, şirketin diğer ortağı olan ...'ın ise toplantı tutanağına yansımamış ise de, ...'ın katılımı ve tercümesi ile beyanda bulunduğunu, ayrıca başkan sıfatı olmayan ortağın Türkçe dilini bilmesi veya tercüman aracılığı ile toplantıya iştirak etmesi de gerekmediğini, genel kurulun çağrılı olarak icra edildiğini, tam payla genel kurul toplantısının yapıldığını, tüm kararların %70 oranındaki nisapla alındığını, ortaklar arasında imzalanan 11/12/2014 tarihli protokol ise müvekkili şirketi bağlayıcılığı olmayan yasal şekli olmayan geçersiz bir protokol olduğunu, ortaklar arasında adi olarak düzenlendiğini, davacının müvekkili şirketin işleyişinde ve temsilinde ciddi hatalar ve suistimallerde bulunduğunu, yönetim kurulu üyeliği ve şirketi temsil yetkisini kullanarak müvekkili şirketin hesaplarındaki parayı şahsi hesabına aktardığını ve kendi kredi borçlarını ödediğini, yine tahsil edilemeyen birçok alacak meyanda getirdiğini, tüm bu nedenlerle davacı ortak hakkında haklı gerekçelerle şirket ortaklığından çıkarılması için dava ikame edileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, iptali istenen genel kurulun yapılmasında ve alınan kararların geçerliliği noktasında genel kurulda toplantının %100 pay ile hükümet temsilcisinin gözetiminde, karar ve hesaplara uygun olarak gerçekleştirildiğinden genel kurulun ve alınan kararların yoklukla malul sayılacak bir duruma rastlanılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili arafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, genel kurul tutanağının resmi bir belge olup aksinin tanık beyanlarıyla ispatlanamayacağını, Türkçe bilmeyen yabancı ortağın tercümanı olmadan katıldığı genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu, toplantıya katılanların imzaları arasında tercümanın imzasının bulunmadığını, bu nedenle şekli eksiklik bulunduğunu, toplantıya katıldığı iddia edilen tercüman ...'ın ne tutanakta ne de hazır bulunanlar listesinde isim ve imzasının bulunmadığını, tercüman vasıtasıyla çeviri yapılıp yazılmış olsa dahi bu hususun tutanağa bağlanması, tutanakta imzası bulunan Başkan ve Bakanlık Temsilcisi'nin görev ve yetkisinde olduğundan kötü niyetli olduklarından bahsedilemeyeceğini, ...'ın toplantı günü sadece kendilerine çay getirdiğini, ...'nun kurucu olarak bulunduğu ... Şirketi'ne ...'ın müdür olarak seçildiğini, bu organik bağ düşünüldüğünde ...'ın ifadesine ve ...'nun beyanı itibar edilemeyeceğini, ...'ın Türkçe dilinin bilmediğini, toplantı çağrısının usulsüz olduğunu, her ne kadar iadeli taahhütlü tebligattan bahsedilmiş ise de, tebligatın içeriğinde ne olduğunun belirtilmediğini, gönderimin tebliğ edilemeyip iade edildiğini, davalı tarafça iki ortaklı bir şirkette bir ortağın diğerini suçlayıcı, tahkir edici ve kanıtlanamayan nedenlerle olağanüstü genel kurul çağrısının şirket ana sözleşmesine protokol ve Kanun hükümlerine aykırı olduğunu, iki ortaklı şirkette büyük ortağın küçük ortağı tahkir ve itham edici söylemleri yanında esasen şirketin ortakları arasında düzenlenen protokol gereği şirket ortağı olan davacıya olan borcundan kurtulmak için şirketi ele geçirerek pasifize ettiği, aynı faaliyet kolunda başka bir şirket kurarak ...'ı da şirket müdürü yaparak ticaretine devam ettiği ve bu sebeple davacıya olan borcundan kurtulmak istediği ortada olduğundan iyi niyet kuralları çerçevesinde davacının hukuki korumaya ihtiyacı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 18.01.2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İDM davalı şirketin 18.01.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları şirket ana sözleşmesi ve ekleri dosyaya kazandırılmış, davacı yanca 11.12.2014 tarihinde imzalanan protokolün dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 28.03.2017 tarihli ara kararın istinaf olunması nedeniyle Dairemizin 09.06.2017 tarihli kararı uyarınca davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olan ...'nin tercüman aracılığıyla beyanının alındığı, şirket ortak ve yetkilisi ...'nun davaya konu genel kurul kararlarının alındığı toplantının komiser huzurunda yapıldığını, toplantıda tercümanın da hazır olduğunu, tercüman vasıtasıyla hükümet komiserinin huzurunda kanuna uygun olarak işlemlerin gerçekleştirildiğini, avukatından da hukuki destek aldığını beyan ettiğinden bahisle Dairemizin 19.01.2018 tarih 2017/2464 esas 2018/53 karar sayılı ilamı ile ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin anonim şirket statüsünde olup iki ortağı bulunduğu, davacı ortağın %30, dava dışı ortak olan ...'nun %70 pay sahibi olduğu, 18.01.2017 tarihli olağanüstü genel kurula kadar her iki ortağın yönetim kurulu üyesi olduğu, her ne kadar davacı yanca 18.01.2017 tarihli genel kurulun usulüne uygun olarak kendilerine tebligat yapılmadığı, bu nedenle alınan kararların iptali gerektiği iddia olunmuş ise de, 18.01.2017 tarihli genel kurulda davacıyı temsilen Av. ...'nın hazır bulunduğu, genel kurul esnasında Rusça tercüme yapan ... yönünden toplantı tutanağına herhangi bir itirazını şerh düşürmediği, ...'nun dosyada tercüman vasıtasıyla alınan beyanlarında kendisinin tercümanı olan ...'ın toplantıda bulunduğunu, toplantının komiser huzurunda yapıldığını, toplantıda tercümanın da hazır olduğunu, tercüman vasıtasıyla hükümet komiserinin huzurunda kanuna uygun olarak işlemlerin gerçekleştirildiğini beyan ettiği, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında 18.01.2017 tarihli olağanüstü genel kurulda kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlak ve adaba veya yerine getirilmesi olanaksız kararların varlığına ilişkin bir hususa rastlanılmamış olmakla davacı tarafın istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL'den peşin alınan 44,40 TL'nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL'nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05.10.2022