Esas No: 2019/17169
Karar No: 2021/12685
Karar Tarihi: 17.11.2021
Danıştay 6. Daire 2019/17169 Esas 2021/12685 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/17169
Karar No : 2021/12685
DAVACI : ...Odaları Birliği
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ...Bakanlığı
VEKİLİ : ..., Hukuk Müşaviri (E-Tebligat)
DAVANIN KONUSU : 21 Haziran 2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; 1.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 3.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinin, 3.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5.maddesinin 1.,3.,4. ve 5. fıkralarında yer alan "riskli alan tespitinde Afet ve Acil Durum Başkanlığından görüş alınması" ibarelerinin kaldırılmasına ilişkin kısımlarının, 3.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinin, 4.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 6.maddesinin 4.fıkrasının (d) bendinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacı, dava konusu değişikliklerin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olmadığı, düzenlemenin, maddenin önceki halinin kaldırılmasına ilişkin değişikliğin iptali istemiyle açılan davada verilen iptal kararındaki gerekçeleri karşılamadığı, eksik düzenleme yapıldığı, riskli alan olarak tespit edilecek alana ilişkin risk unsurunun tespitinde, alanın idari bir işlem neticesinde afete maruz bölge olarak belirlenip belirlenmemesinin yeterli olmadığı, alanda daha evvel meydana gelen doğal afetlerin bilgilerinin de yer alması gerektiği; dava konusu değişiklik ile riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin taşımaları gereken şartları sağlayıp sağlamadıklarının hangi belgelerle ispatlanabileceğinin belirsiz hale geldiği, keyfi uygulamalara yol açacağı, bunun da eşitlik ve ayrımcılık yasağına aykırı olacağı; meslek mensuplarının ilgili meslek odasına üyeliklerinin devam edip etmediğinin ancak meslek odasından alınacak belge ile belirlenebileceği, dava konusu düzenleme ile davacı birliğin ve bağlı odaların yetki alanlarına müdahale edildiği, meslek odalarına üyeliğin işlevsiz hale getirilerek, biçimsel üyeliğe indirgeneceği, bunun Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına uygun olmadığı, hukuka aykırı davaya konu düzenlemelerin iptali ve yürütmesinin durdurulması gerektiği ileri sürmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davalı tarafından, Yönetmelikte yapılan değişikliğin Kanuna eklenen Ek-1. maddenin ve Yönetmeliğin 5. maddesinin bir gereği olduğu, riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerden istenilecek belgeler hususunda yeni bir düzenleme yapılmadığı, sadece yazım ve anlatım bakımından değişiklik yapıldığı, istenen belgelerin keyfi biçimde idarenin takdirine bırakılması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmelik ile değiştirilen Yönetmeliğin 5/1-(b) maddesinin iptaline, dava konusu edilen diğer maddeler yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...DÜŞÜNCESİ : Dava, 21/06/2019 günlü, 30808 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; 1., 3. ve 4. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 1.maddesinde; kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu belirtilmiş, 2.maddesinin (ç) bendinde; riskli alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alanı ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 1.maddesinde; Yönetmeliğin amacının; 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ve 6306 sayılı Kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usûl ve esasları belirlemek olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava konusu yönetmelik değişikliğinin 1. ve 3. maddeleri ile 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 3. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi ile 5. maddesinin 1., 3., 4. ve 5. fıkralarında yer alan, riskli alan tespitinde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan görüş alınması yönündeki ibareler kaldırılmıştır.
6306 sayılı Yasanın 2. maddesinin (ç) bendinde riskli alan, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya idare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının da görüşü alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanı ifade eder şeklinde düzenlenmişken, 02/07/2018 günlü, 700 sayılı KHK ile maddede yer alan "Bakanlık veya idare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının da görüşü alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca" ibaresi kaldırılarak "Cumhurbaşkanınca" şeklinde değiştirilmiş olup, dava konusu yönetmelik değişikliği ile bu doğrultuda yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi ile 5. maddesinin 1., 3., 4. ve 5. fıkralarında yer alan, riskli alan tespitinde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan görüş alınmasına ilişkin ibarelerin kaldırılmasında yasal düzenlemeye aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesi ile 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yapılan değişikliğe gelince;
Dosyanın incelenmesinden; 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ilk hali ''b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa bunlara dair bilgileri'' şeklinde iken, 28/07/2017 günlü, 30137 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile 5. maddenin (b) bendinin yürürlükten kaldırıldığı, söz konusu değişikliğin iptali istemi ile açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 12/06/2019 günlü, E:2019/2507, K:2019/5493 sayılı kararı ile anılan hükmün "... Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 6306 sayılı Kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu, bu amaç doğrultusunda yapılacak bütün uygulamalarda kişilerin can ve mal güvenliğinin öncelikle dikkate alınması gerektiği, anılan Yönetmeliğin amacının ise; 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ve 6306 sayılı Kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usûl ve esasları belirlemek olduğu, bu kapsamda yapılacak iş ve işlemlerde riskli alan olarak tespiti yapılacak alanda geçmişte meydana gelen küçük veya büyük çaplı afetlerin dönüşüm sonrasında yeniden yapılacak yapıların da aynı akıbete uğramaması yönünden büyük önem taşıdığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından istenilen görüş ekinde tespiti yapılacak riskli alanda geçmişte meydana gelen afetlere dair bilgilerin gönderileceğine ilişkin hukuki bir zorunluluğun bulunmadığı, ilga edilen düzenlemeye ilişkin davalı idare tarafından savunma dilekçesinde bildirilen "bürokrasiyi azaltmak, kamu hizmetini hızlandırmak" şeklindeki gerekçenin ise eksik veriyle riskli alan tespiti sonrasında meydana gelebilecek zararı telafi etmede yetersiz kalacağı anlaşılmıştır.
Bu itibarla; anılan düzenlemenin, kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisi uyarınca kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda yapılmadığı, 6306 sayılı Kanunun amaçları arasında belirtilen fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme yapma amacına, diğer bir ifadeyle dayanağı Kanun maddelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı..." gerekçesiyle iptal edildiği, davalı idare tarafından yapılan davaya konu düzenleme ile Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ''Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi'' şeklinde değiştirildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesinin anılan kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/01/2020 günlü, E:2019/2349, K:2020/122 sayılı kararıyla onanmıştır.
Yukarıda yer verilen karar ve 6306 sayılı Yasanın amacı gözönünde bulundurulduğunda, dava konusu değişiklikle yapılan düzenlemenin tespiti yapılacak riskli alanda geçmişte meydana gelen afetlere ilişkin tüm bilgi ve belgelerin elde edilmesine olanak tanımadığı, düzenlemenin yukarıda yer verilen iptal kararı gerekçelerini karşılamadığı sonucuna varıldığından, yönetmelik hükmünde yasaya ve hukuka uyarlık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi yönünden; maddenin (d) bendinde yer alan "d) Riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislere ilişkin; 1) İlgili meslek odasına üyeliklerinin devam ettiğine dair güncel tarihli oda kayıt belgesi,
2) Mesleklerinde fiilen en az beş yıl çalıştıklarına dair ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler,
3) Noter tasdikli imza beyanı,
4) İnşaat mühendislerinin Bakanlıkça düzenlenen eğitim programlarına katılarak aldıkları başarı belgesi,.."yolundaki düzenleme dava konusu yönetmelikle "d) Riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin ikinci fıkrada sayılan şartları sağladıklarına ilişkin belgeler ile elektronik imza edinmiş olduklarına dair yazılı beyanları, " şeklinde düzenlenerek, mühendislerin şartları taşıdıklarına yönelik belgelendirme esasları değiştirilmiştir.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca, mühendis ve mimarlar Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını yapabilmeleri için odaya kaydolmak ve bağlı oldukları odanın mevzuatına, kararlarına ve ilgili düzenlemelerde öngörülen kayıt, tescil ve diğer kurallara uymakla yükümlüdürler. Mühendis ve mimarların, üyelik niteliklerini de oda kaydı ile belgelemeleri gerektiği tartışmasız olup, sözkonusu düzenlemelerle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını koruma amacını gerçekleştirmek üzere üyeleri üzerinde bir kontrol sistemi öngörülmüş bulunmaktadır.
Bu durumda, anılan düzenlemelere uygun olarak, dava konusu Yönetmelik değişikliğinden önce yer alan riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin ilgili meslek odasına üyeliğinin devam ettiğine ilişkin oda kayıt belgesinin verilmesi koşulunun kaldırılmasında 6235 sayılı Yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Dava konusu değişiklikten önce riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin maddenin ikinci fıkrasında sayılan koşulları taşıdıklarını gösterir belgelerin neler olduğu tek tek ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde sayılmışken, dava konusu yönetmelikle sadece şartları sağladıklarına ilişkin belgeler şeklinde yapılan düzenlemenin uygulamada farklı yorumlara ve değerlendirmelere yol açabileceği açıktır.
Davalı idare tarafından, istenilen belgeler konusunda yeni bir düzenleme yapılmadığı, sadece yazım ve anlatım değişikliği yapıldığı, önceden olduğu gibi aynı belgelerin Bakanlığa sunulması gerektiği belirtilmişse de; yönetmelik hükmünün, açık, net ve anlaşılabilir olması, uygulamada farklı yorumlara neden olabilecek muğlak ifadeler taşımaması gerektiğinden, iddia yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesi ile 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklik ile 4. maddesi ile 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinde yapılan değişikliğin iptaline, yönetmeliğin iptali istenilen diğer hükümleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
21 Haziran 2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; 1.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 3.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinin, 3.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5.maddesinin 1.,3.,4. ve 5. fıkralarında yer alan "riskli alan tespitinde Afet ve Acil Durum Başkanlığından görüş alınması" ibarelerinin kaldırılmasına ilişkin kısımlarının, 3.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinin, 4.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 6.maddesinin 4.fıkrasının (d) bendinin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 1.maddesinde; "Bu Kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu" belirtilmiş, aynı Kanunun 2.maddesinin (ç) bendinde; "Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alanı ifade ettiği" hükmüne yer verilmiştir.
6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 1.maddesinde ise; Yönetmeliğin amacının; "16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ve 6306 sayılı Kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usûl ve esasları belirlemek olduğu" düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu 21 Haziran 2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yönünden yapılan incelemede;
Davacı tarafından; düzenlemenin, maddenin önceki halinin kaldırılmasına ilişkin değişikliğin iptali istemiyle açılan davada verilen iptal kararındaki gerekçeleri karşılamadığı, eksik düzenleme yapıldığı, riskli alan olarak tespit edilecek alana ilişkin risk unsurunun tespitinde, alanın idari bir işlem neticesinde afete maruz bölge olarak belirlenip belirlenmemesinin yeterli olmadığı, alanda daha evvel meydana gelen doğal afetlerin bilgilerinin de yer alması gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından; Yönetmelikte yapılan değişikliğin, Kanuna eklenen Ek-1. maddenin ve Yönetmeliğin 5. maddesinin gereği olduğu, dayanak Kanuna, diğer mevzuata ve kamu yararına aykırı bir yönünün olmadığı savunulmuştur.
Dosyanın incelenmesinden; 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ilk halinin ''b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa bunlara dair bilgileri'' şeklinde olduğu, 28.07.2017 gün ve 30137 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile 5. maddenin (b) bendinin yürürlükten kaldırıldığı, söz konusu değişikliğin iptali istemi ile açılan davada yapılan yargılama sonucunda Dairemizin 12.06.2019 tarihli ve E:2019/2507, K:2019/5493 sayılı kararı ile 28.07.2017 gün ve 30137 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin iptal edildiği ve kararın temyiz incelemesinden geçerek Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29.01.2020 tarih ve E:2019/2349, K:2020/122 sayılı kararıyla onandığı, davalı idare tarafından yapılan davaya konu düzenleme ile 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ''Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi'' şeklinde değiştirildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 6306 sayılı Kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olduğu, bu amaç doğrultusunda yapılacak bütün uygulamalarda kişilerin can ve mal güvenliğinin öncelikle dikkate alınması gerektiği, anılan Yönetmeliğin amacının ise; 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ve 6306 sayılı Kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usûl ve esasları belirlemek olduğu, bu kapsamda yapılacak iş ve işlemlerde riskli alan olarak tespiti yapılacak alanda geçmişte meydana gelen küçük veya büyük çaplı afetlerin dönüşüm sonrasında yeniden yapılacak yapıların da aynı akıbete uğramaması yönünden büyük önem taşıdığı açık olup yapılan düzenleme ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından istenilen görüş ekinde tespiti yapılacak riskli alanda geçmişte meydana gelen afetlere dair bilgilerin gönderileceğine ilişkin hukuki zorunluluğun kaldırıldığı, ilga edilen düzenlemeye ilişkin davalı idare tarafından savunma dilekçesinde bildirilen "bürokrasiyi azaltmak, kamu hizmetini hızlandırmak" şeklindeki gerekçenin ise eksik veriyle riskli alan tespiti sonrasında meydana gelebilecek zararı telafi etmede yetersiz kalacağı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; anılan düzenlemenin, kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisi uyarınca kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda yapılmadığı, 6306 sayılı Kanunun amaçları arasında belirtilen fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme yapma amacına, diğer bir ifadeyle dayanağı Kanun maddelerine aykırı olduğu, yukarıda belirtilen iptale konu Yönetmelik kuralında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 1.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 3.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi ve 3.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5.maddesinin 1.,3.,4. ve 5. fıkraları yönünden yapılan incelemede;
Dava konusu değişiklik öncesinde; Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde; "Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanı ifade eder" hükmüne,
Yönetmeliğin 5. maddesinin 1., 3., 4. ve 5. fıkralarında ise; "(1) Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa, bunlara dair bilgileri, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yer bilimsel etüd raporunu, f) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir ve teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur.
(3) TOKİ veya İdare, riskli alan belirlenmesine ilişkin bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunabilir. Bakanlıkça, uygun görülen talepler, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak, teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur.
(4) Riskli alan belirlenmesi için alanda taşınmaz maliki olan gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri, riskli alan belirlenmesine ilişkin bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosya ile birlikte Bakanlık veya İdareden riskli alan tespit talebinde bulunabilir. İdareye yapılacak talepler Bakanlığa iletilir. Bakanlıkça uygun görülen talepler, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak, teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur.
(5) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı riskli alana ilişkin görüşünü on beş gün içerisinde bildirir." kurallarına yer verilmiştir.
Dava konusu değişiklik sonrasında ise riskli alanın tanımına ve tespitine ilişkin kuralları düzenleyen bu maddelerden Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşünün alınması veya bildirilmesi yönündeki ibareler kaldırılmıştır.
Davacı tarafından; riskli alan tespitlerinde zemin yapısının çok önemli olduğu dikkate alındığında, yapılan değişikliğin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olmadığı ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından; riskli alan tespitinde sadece zemin yapısının değil üzerindeki yapılaşmanın da önem arz ettiği, buna ilişkin dayanak Kanuna Ek-1 maddesi eklendiği, afet tehlikesi nedeniyle riskli alan ilanlarında ise zaten görüş alınmadan riskli alan teklifi hazırlanamayacağı, yapılan değişikliğin dayanak Kanuna uygun olduğu savunulmuştur.
Riskli alan tespitinin; alanın zemin yapısı, üzerindeki yapılaşma veya genel hayata etkili afetler dolayısıyla yapılabileceği, zeminden kaynaklı veya genel hayata etkili bir afetten kaynaklı riskli alan tespitlerinde, Dairemizin yukarıda gerekçesine yer verilen iptal kararı neticesinde, dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca "alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa bunlara dair bilgilerin" Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından istenilebilmesini engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır.
Öte yandan; dava konusu Yönetmelik maddelerinin dayanağı Kanunda 02/07/2018 günlü, 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklik sonucunda; maddede yer alan "Bakanlık veya idare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının da görüşü alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca" ibaresi kaldırılarak "Cumhurbaşkanınca" ibaresi getirilmiş ve dava konusu Yönetmelik değişikliği de dayanak Kanun değişikliğine uygun olarak yapılmış olup, bu doğrultuda riskli alan tespitinde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan görüş alınmasına ilişkin ibarelerin kaldırılmasında yasal düzenlemeye aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 6. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi yönünden yapılan incelemede;
Davacı tarafından; dava konusu düzenleme ile riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin taşımaları gereken şartları sağlayıp sağlamadıklarının hangi belgelerle ispatlanabileceğinin belirsiz hale geldiği, keyfi uygulamalara yol açacağı, bunun da eşitliğe aykırı olacağı; meslek mensuplarının ilgili meslek odasına üyeliklerinin devam edip etmediğinin ancak meslek odasından alınacak belge ile belirlenebileceği, bu düzenlemeyle davacı birliğin ve bağlı odaların yetki alanlarına müdahale edildiği, meslek odalarına üyeliğin işlevsiz hale getirilerek biçimsel üyeliğe indirgeneceği, ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından; riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerden istenilecek belgeler hususunda yeni bir düzenleme yapılmadığı, sadece yazım ve anlatım bakımından değişiklik yapıldığı, istenen belgelerin keyfi biçimde idarenin takdirine bırakılması gibi bir durum söz konusu olmadığı, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 6.maddesinin 2. fıkrasında; (Değişik:RG-21/6/2019-30808) "Lisanslandırılan kurum ve kuruluşlarda riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin; ilgili meslek odalarına üyeliklerinin devam ediyor olması, mesleklerinde fiilen en az beş yıl çalışmış olmaları, Bakanlıkça veya Bakanlıkça uygun görülen kurum ve kuruluşlarca düzenlenecek eğitim programlarına katılmaları, eğitim sonunda yapılacak yazılı sınavda yüz üzerinden en az yetmiş puan alarak başarı belgesi almaya hak kazanmış olmaları gerekir. Lisanslandırma talebinde bulunan üniversite adına riskli yapı tespitinde görev alacak mühendislerin öğretim üyesi olması durumunda bu fıkrada belirtilen şartlar aranmaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu düzenlemenin, Yönetmeliğin yukarıda belirtilen maddesinin, davacının iddialarının ve davalının savunmalarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; yürürlükten kaldırıldığı iddia edilen ve riskli yapı tespitinde görev alan mühendislerin taşıması gereken şartların Yönetmeliğin 6.maddesinin 2.fıkrasında yeniden düzenlendiği, anılan şartların bir kısmının değişiklikten önceki haliyle aynı, bir kısmının ise benzer mahiyette olduğu, davacı tarafın yetki alanına müdahale eden ve oda kayıt belgesi verme yetkisini idare lehine sınırlayan bir düzenleme olmadığı, netice olarak dava konusu düzenlemenin, dayanağı Kanuna ve diğer ilgili mevzuata aykırı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin oyçokluğuyla İPTALİNE,
2. Dava konusu Yönetmeliğin 1.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 3.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi, 3.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5.maddesinin 1.,3.,4. ve 5. fıkraları ve 4. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 6. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi yönünden davanın oybirliğiyle REDDİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacı tarafından yapılan toplam ...TL yargılama giderinin haklılık oranında ...-TL'sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, ...-TL'sinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, ...-TL vekalet ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen (30) otuz gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/11/2021 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY (X):
Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ilk halinin ''b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa bunlara dair bilgileri'' şeklinde olduğu, 28.07.2017 gün ve 30137 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile 5. maddenin (b) bendinin yürürlükten kaldırıldığı, söz konusu değişikliğin iptali istemi ile açılan davada yapılan yargılama sonucunda Dairemizin 12.06.2019 tarihli ve E:2019/2507, K:2019/5493 sayılı kararı ile 28.07.2017 gün ve 30137 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin iptal edildiği ve kararın temyiz incelemesinden geçerek Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29.01.2020 tarih ve E:2019/2349, K: 2020/122 sayılı kararıyla onandığı anlaşılmıştır.
Davalı idare tarafından yapılan davaya konu düzenlemenin ise iptal kararının uygulanmasına ilişkin olduğu başka bir ifadeyle kararın gereğinin yerine getirilmesi mahiyetinde olduğu, bu nedenle, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ''Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi'' şeklinde değiştirildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu düzenleme üst normlara, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olarak yapıldığından bu madde yönünden de davanın reddi gerektiği kanaatiyle Dairemizce verilen düzenlemenin iptali yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.