5. Ceza Dairesi 2016/6066 E. , 2018/8077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet (üç kez), kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve ikna suretiyle irtikap (mağdur sayısınca)
HÜKÜM : Zincirleme basit zimmet, zincirleme ikna suretiyle irtikap, kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçlarından mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-Sanık hakkında kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin TCK"nın 53. maddesinde yer alan bir kısım ibarelerin iptaline ilişkin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün bulunmuştur.
Delillerle iddia ve savunma, yapılan yargılama göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanığın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında zimmet ve ikna suretiyle irtikap suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre zimmet suçu yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
... İlçe Emniyet Amirliği Trafik Tescil ve Denetleme Şubesinde görev yaptığı dönemde, sanığın, araçlarına ait ruhsat değişikliği için başvuran ilgililerden muayene süresi geçmiş olanların muayenelerini yaptırabileceğini söyleyerek muayene ücreti almasına rağmen bu eksikliği gidermediği gibi, muayene süresi geçmiş araçların tescil işlemlerini yapmaması gerektiği halde mevzuata aykırı olarak sahte belge tanzim etmek suretiyle yeni ruhsat düzenlemesi şeklinde gerçekleştiği iddia ve kabul olunan eylemlerinde; muayene işlemi yapmak gibi bir görevinin bulunmaması, araçlar olmadan evrak üzerinden muayene işlemlerinin yapılamayacağını bilecek durumda olan mağdurların sadece muayene ücreti ve araçlara ait evrakları bırakmak suretiyle sanığın işlemleri tamamlayacağını ummalarının hayatın olağan akışına aykırı olması, sanığın her türlü davranışının yasalara uygun olacağı, yetki ve olanaklarını yasaya uygun olarak kullanacağı inanç ve beklentisi içinde bulunmalarına rağmen, bu inanç ve güvenden yararlanarak mağdurların iradesini yanıltıp paranın ödenmesini temin ederek çıkar sağlamanın söz konusu olmaması karşısında ikna suretiyle irtikap suçunun unsurlarının oluşmadığı, ancak sanığın eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nın 257/1. maddesinde tanımlanan zincirleme biçimde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülmek suretiyle yazılı şekilde ikna suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Olay tarihinde trafik polisi olarak görev yapan sanığın, kesmiş olduğu üç adet toplam 237,75 TL tutarındaki trafik cezasını peşinen tahsil ettiği halde kayıtlara geçirmediği gibi, maliyeye de yatırmayarak zimmetinde tuttuğu şeklinde iddia ve kabul olunan eyleminde; 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel cezalar belirlenirken, söz konusu maddenin 1. fıkrasında 7 bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurularak ve somut gerekçeler tek tek belirtilmek suretiyle ilgili kanun maddelerindeki cezaların alt ve üst sınırları arasında takdir hakkının kullanılması gerektiği gözetilmeden, "suçun önemi, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman" şeklindeki maddede yazılı ibarelerin soyut tekrarıyla yetinilip dosya içeriğiyle bağdaşmayacak ve eylemler ile orantılı olmayacak şekilde temel cezanın ve TCK"nın 43/1. maddesine göre yapılan artırımın belirlenmesi sırasında alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
Sanığın uhdesine geçirdiği kabul edilen 237,75 TL zimmet miktarının suç tarihi itibarıyla günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alındığında hafif değerde kaldığı anlaşılmakla, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 249. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 24/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.