11. Hukuk Dairesi 2018/4375 E. , 2019/5704 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/02/2017 tarih ve 2015/354 E- 2017/74 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 24/05/2018 tarih ve 2017/1709 E- 2018/590 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 29, 31, 33, 35, 43 ve 44. sınıflardaki mal ve hizmetler için yapılan 2012/76916 numaralı “DATÇA VİNEYARD & WİNERY+Şekil” ibareli marka başvurusunun Markalar Dairesi tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a-b-c maddesi uyarınca kısmen reddedildiğini, anılan karara yapılan itiraz üzerine YİDK’nın 2015-M-5688 sayılı kararıyla aynı KHK’nın 7/1-b maddesi yönünden itirazın kabul edildiğini, 7/1-c maddesi yönünden yapılan itirazın reddedildiğini ve 7/1-a maddesi uyarınca başvuru markasının tüm mallar yönünden resen reddedildiğini, kararda esas unsurun “DATÇA” ibaresi olduğunu, ayırt edici niteliği haiz olduğunu, coğrafi kaynak belirten bir adlandırma içermediğini, Yargıtay içtihatlarında şehir isimlerinin kullanılacağı mamül veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabileceğinin ve bunun sonucunda marka olarak tescilinin mümkün olabileceğinin belirtildiğini, bölge veya şehir adlarının marka olarak tescilinde bir engel bulunmadığını, Datça ilçesi ile şarap ürünlerinin ve tescil kapsamında bulunan sair emtianın bağlantılı olduğunu gösterir hiçbir delilin mevcut olmadığını ileri sürerek YİDK"nın 2015-M-5688 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; başvuru markasındaki ibarenin ayırt edici niteliğe haiz olmadığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; başvuru markasının soyut ayırt ediciliği haiz olduğu ve tescilinin 556 sayılı KHK’nın 7/1-a bendine aykırı olmadığı, ancak dava konusu kurum kararıyla reddedilen mal ve hizmetler bakımından coğrafi kaynak belirttiği, markanın tescilinin 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, kurum kararıyla davacı başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 7/1- a ve c bentleri uyarınca kısmen reddine, YİDK tarafından ise bu yöndeki karara itirazın reddiyle başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-a bendi uyarınca tamamen reddine karar verilmiş olup mahkemece davacı başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesine aykırı olmadığı kabul edildiğine göre kabul şekli itibariyle davanın tamamen reddine değil, kısmen reddine karar verilmesi gerektiği, başvuru markasındaki esas unsurun “DATÇA” ibaresi olduğu, Datça yöresinin coğrafi konumu nedeniyle şarapçılık sektöründe sahip olduğu potansiyelin, yarımadada yer alan antikkent Knidos ile şarap emtiasının birbiriyle özdeşleşmiş bulunduğunun, yörede bağcılık ve şarap üretiminin yakın gelecekte yüksek potansiyel ve rekabete açık bir ticari faaliyet olacağının aşikar olduğunun bilirkişi raporlarında ifade edildiği,bu durumun dahi 556 sayılı KHK."nın 7/1-c hükmündeki tescil engelinin varlığı ve kabulü için yeterli olduğu, üzüm, şarap ve bu ürünlerin mağazacılığı ve yayıncılığı hizmetleri dışında kalan emtia yönünden de anılan ibarenin mal ve hizmetin türü ve coğrafi kökeni konusunda yanıltıcı olduğu, başvurunun soyut ayırt edici nitelikte olmasının yanında somut ayırt edici niteliğinin de bulunması gerektiği,bu anlamda 556 sayılı KHK’nın 7/1-a bendi ile c bendi arasında yakın ilişkinin bulunduğu, davacının marka başvurusunun bağcılık ve şarapçılıkla ilgili mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 7/1-c bendi, şarap ve bağcılık ile ilgisi olmayan mal ve hizmetler yönüden ise 7/1-a ve f bendi uyarınca tescil edilemeyeceği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, marka başvurusunun 556 sayılı KHK"nın 7/1-a, c ve f maddesi uyarınca reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince KHK"nın 7/1-c maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince kabulüyle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yazılı gerekçeyle KHK"nın 7/1-a, c ve f davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince, TPMK YİDK tarafından başvurunun KHK"nın 7/1-a ve c maddesi uyarınca reddedilmesine rağmen sadece 7/1-c maddesi uyarınca başvurunun reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar sadece davacı tarafça istinaf edilmiş iken, oluşan usulü müktesap haklar gözetilmeksizin karar sanki davalı kurum tarafından gerekçe yönünden istinaf edilmişcesine, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, KHK"nın 7/1-c maddesi yanında, 7/1-a ve 7/1-f maddeleri uyarınca da davanın reddine karar verilmesi olmamış bu husus re"sen bozma sebebi yapılmıştır.
2- Kabule göre de, Dairemizin emsal 26.11.1999 tarih 5790/9590 sayılı kararında “.. tek başına ayırt ediciliği bulunmayan sözcüklerin yanına ayırt edici nitelikteki sözcüklerin eklenmesi ve genelde ya isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde ortaya çıkan ve yeni bir anlam ifade eden sözcükler grubunun marka olarak tescil edilmesinin yasanın düzenlenme amacına daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Tek başına marka olarak tescil imkanı bulunmayan İstanbul, Ankara gibi maruf ve meşhur yer isimlerinin, “İstanbul Şarabı”, “Ankara Pazarları”, “Restaurant İstanbul” gibi bir başka sözcüğün ilavesiyle meydana gelen sözcükler grubunun marka olarak tescil edilebileceği kabul edilmiştir”. Dairemizin bu kararında da açıklandığı üzere tanımlayıcı nitelikte olan ve tek başına marka olarak tescili mümkün olmayan maruf ve meşhur coğrafi yer adlarının o yerle özdeş olmayan mal veya hizmet adları gibi ilave sözcüklerle birlikte marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Bu anlamda yer itibariyle tanımlayıcılığın güncel olması da gerekir. Buna göre, coğrafi yer adlarının 556 sayılı KHK 7/1-c bendi veya 555 sayılı Cografi İşaretlerin Korunması Hakkında KHK hükümleri anlamında coğrafi işaret anlamını taşımamak ve o yöreyle özdeş olmamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescili mümkündür. Bu durumda, marka koruması, markanın asli ve tali unsurlarıyla bir bütün olarak sağlayacak olup, asli unsuru oluşturan coğrafi yer adı konusunda marka sahibine inhisari hak sağlayacak ve başvuru kötüniyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesi mümkün olacaktır.
Dosya kapsamına göre, somut olayda dosya içeriği delillere göre "DATÇA" ilçesinin şarap emtiası yönünden maruf ve meşhur bir bölge olmadığı belirlenmiş olup, antik dönemde bölgede şarapçılık faaliyetinde bulunulması ya da bölgenin ileride şarap üretimi için potansiyele sahip olması markanın, başvuru tarihi itibariyle tesciline engel bir durum olarak kabul edilemez. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince "DATÇA VİNEYARD & WINERY + ŞEKİL" unsurlu marka başvurusuna ilişkin davanın bağcılık ve şarap emtiası yönünden tanımlayıcı olduğu ve 556 sayılı KHK"nın 7/1-c bendi uyarınca reddi yerinde görülmemiş, hükmün bu nedenle temyiz eden davacı taraf lehine bozulması gerekmiştir.
3- Ayrıca kabule göre, Bölge Adliye Mahkemesince, bağcılık ve şarap emtiası dışında kalan mal ve hizmetler yönünden de başvuruya konu işaretin yanıltıcılık ve somut ayırt edicilik niteliğinin bulunmadığı gerekçesiyle ve 556 sayılı KHK"nın 7/1-a, 5. maddeleri uyarınca davanın reddine karar verilmişse de, başvuru konusu ibarenin marka algısı oluşturan soyut ve somut ayırt edicilik özelliği haiz olduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince davanın bu sebeple reddi doğru olmamış ve hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4- Yine kabule göre, 556 sayılı KHK"nın 7/1-f maddesinde mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markaların tescil edilemeyeceği düzenlenmiş olup, Dairemizin 2 nolu bentte bahsi geçen emsal içtihadında da ifade olunduğu üzere, somut başvuruda yer alan "DATÇA VİNEYARD&VİNERY+ Şekil" ibareli işaretin, kapsamındaki bağcılık ve şarap emtiası dışında kalan mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak bir işaret olarak kabulü de mümkün olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince davanın bu sebeple reddine karar verilmesi de doğru olmamış ve hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.