10. Hukuk Dairesi 2014/19707 E. , 2014/20703 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Kozan 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 09.07.2014
No : 2011/313-2014/558
Dava, aksine kurum işleminin iptali ile 28.10.1993 tarihinden itibaren malullük aylığı tahsisi ve ödenmeyen maluliyet aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne; davacının mevcut hastalık ve arızalarına göre çalışma gücünün 2/3"ünü kaybetmesi nedeniyle malül sayılmasına ve maluliyet başlangıcının 06.06.1994 tarihi olduğuna, 506 sayılı yasanın 53, 54 maddeleri gereğince malulen emekli olmaya hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İlk kez, 30.05.1994 tarihinde maluliyet aylığı bağlanması için Kuruma başvuran davacı hakkında alınan Adana Devlet hastanesinin 06.06.1994 tarihli raporunda; 1982 yılında MS teşhisi konulduğu ve halihazırda %60 özürlü ve çalışamaz ibarelerinin bulunduğu, kurumca alınan 26.07.1994 tarihli ünite kararı ile de, davacının sigortalılığın başladığı 25.04.1988 tarihinde malûl sayılacak derecede hastalık veya arızası bulunduğu gerekçesi ile tahsis başvurusu reddedilen davacının, 16.11.2007 tarihinde, yeniden Kuruma başvurduğu, 21.02.2008 tarihli Kurum ünite kararı ile aynı nedenlerle başvurusunun reddi üzerine, eldeki davayı açtığı anlaşılmakta olup; mahkemece, prosedür kapsamında, Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmaksızın ve ayrıca aylığın başlangıcına dair herhangi bir hüküm kurulmaksızın verilen kararın, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 1. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı yasanın 53. ve devamı maddelerine göre, malûl sayılmayı gerektirecek hastalık veya arızanın bulunup bulunmadığının tespitinde izlenecek yol, 506 sayılı Yasanın 109. (5510 sayılı Yas 95.) maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre kurum sağlık tesislerince düzenlenen
raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak, diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, itiraz halinde, Adli Tıp Kurumundan alınacak rapora göre karar verilmeli; Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak raporla, bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 25.maddesi “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60"ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” Hükmünü içermekte olup, malul sayılma için 506 sayılı Yasada öngörülen çalışma gücünün en az 2/3’sini yitirmiş olma hali, 01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 25.maddesindeki yasal düzenlemede “çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetme” olarak öngörülmüştür.
Diğer taraftan, davacının sonraki tahsis talebinde bulunduğu 16.11.2007 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın “Zamanaşımı ve hakkın düşmesi” başlığını taşıyan 99’uncu maddesinin “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları, yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar.” Hükmünün dikkate alınmadığı anlaşılmakla, yazılı istek tarihi dikkate alınmak yerine,yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedendir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; 506 Sayılı Yasanın 109 ve 5510 sayılı Yasanın 95’inci maddeleri gereğince öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor aldırılmalı, çelişki vaki olursa usulünce giderilmeli, ayrıca, %60 maluliyet oranının varlığı halinde 506 Sayılı Yasanın 99’uncu maddesi hükümleri dikkate alınmak suretiyle aylık başlangıcı yazılı istek tarihine göre belirlenmeli, tahsis talep tarihinde sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ilişkin şartların varlığı da ayrıca irdelenmelidir.
2-Kabule göre de; davacının aylık başlangıç tarihini 28.10.1993 olarak talep ettiği, mahkemece, kabul edilen tarihin ise 06.06.1994 olduğu dikkate alındığında, talebin bir kısmının reddedildiği ve verilen kararın kısmen kabul olduğu dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.